Aralarında ki 2 puan fark ile 4 ve 5. sıraları paylaşan iki takım arasında oynanan maç; puan sıralaması ve play off a yükselecek takımın avantaj elde etmesi noktasında, hem Niğde Belediyespor hem de Hatayspor açısından, ciddi önem taşıyordu.
Kapalı bir havada tüm şartların futbol oynamaya elverişli olduğu bir zemin ve ortamda, hafta sonu olmaması nedeniyle yer yer boşlukların olduğu tribünlerde, rakip takım taraftarlarının da bulunduğu 5 Şubat stadında, hakemin başlama düdüğü çalıyordu.
Başlama düdüğüyle beraber Niğde Belediye daha 1.dakika ceza yayının dışından sert şut çıkarıyor ve top günün kahramanı Hatayspor kalecisi Akın da kalıyordu.
Futbolun bir oyun olmanın dışında; birçok etkeni içinde barındıran bir satranç, bir güç ve bir psikoloji olduğu bir kez daha, bu maçta ortaya çıkıyordu.
Hataysporlu futbolcuların bu maça ne kadar konsantre ve motive olduğu kadar üzerinde tartışılması gereken esas olgu, bir yedek kulübesinin hadi geçtim teknik heyeti, içindeki futbolcularla bu kadar maça ve zemine müdahale de bulundukları bir maç izlemedim desem, yalan olmaz herhalde.
İlk yarıda takımımıza sahanın her yerinde baskı uygulayan konuk takımın maçın en küçük pozisyonunda dahi Allah ne verdiyse; orta, yan ve 4. Hakeme bu kadar itiraz edebilecek toplu hareketi, ancak bir tiyatro oyununun sahnesinde görmek mümkündü.
Lehlerine veya aleyhlerine çoğu kararda sahayı karıştıran konuk takım 11 i demeyeyim ama 18 kişilik kadro ve devamında Hatay teknik heyeti; bir hakemin nasıl etki altına alınacağının, 4. hakemin itirazlarla nasıl zavallı hale getirileceğinin, sanatsal örneklerini veriyorlardı, takım ruhu halinde.
Şimdi bu kadar etken vardı da Hatay saha da halay mı çekiyordu derseniz de cevabım, Hataylı futbolcular saha da basmadık yer bırakmıyorlardı.
Kaderin cilvesi Konuk takımın golü de sahanın en efendi futbolcularından olan Caner Hüseyin’den geliyordu.
44.dakikada ah gol yemeden bari devreyi 0-0 kapatsaydık diye düşünürken golü ağlarımızda görüyor, akabinde yaptığımız atakta kazandığımız penaltı ise, bizi sevince boğup umutlandırıyordu.
İbrahim Alan gibi atletik, seri ve mücadeleci bir futbolcudan, öylesine yumuşak ve kaleciye yakın bir penaltı kullanması bizi hayal kırıklığına uğratırken, dönen topta Emin’in rakip futbolcuya yaptığı harekete hakemin başta sarı gösterirken, yine zemine çıkan 18 kişilik Hatayspor kadrosunun itirazlarıyla kırmızıya çevirmesi, ağlamayana mama yok sözünü, pratikte önümüze seriyordu.
Penaltının kaçması devreye eşitlikle girilecek bir golden ederken, aynı zamanda takım için önemli bir oyuncu olan Emin’in atılmasıyla 2. Yarıda 10 kişiyle mücadele edecek takımımızı, soyunma odasına moral olarak bozuk gönderiyordu.
2. yarı da ise Niğde Belediyespor 10 kişi ile mücadele edilerek ortaya konabilecek her varyasyonu deniyor, oyunu sahasında kabul eden Hatay karşısında, futbolun gereklerini, gol dışında yerine getiriyordu.
52. dakikada İbrahim’in kafa şutu direkte patlıyor, 75.te Hakan’ın nefis kafasını kaleci tam 90 dan çıkarıyor, 88 ve 89. Dakikalardaki şutlar kaleci ve rakip defanstan dönüyordu.
Yorulan Alaattin çıkıyor, yine ilerleyen dakikalarda değiştirilen ve sahanın en iyilerinden olan Uğur’un, değişikliği kısıtlı zamana rağmen yürüye yürüye yapması, pek anlamlandırılamıyordu.
Rakip kaleci Akın’ın güzel kurtarışları kadar, bazen sihirli bir söz olan “olmayınca gerçekten olmuyor” yine oluyor ve takımımız 10 kişiyle de olsa, hak ettiği puan ya da puanları alamıyordu.
Akılda kalan can alıcı sahne ise golü atan Hataysporlu Caner Hüseyin’in; Ülkemizin ve Niğde’nin milli gururu Ömer Halisdemir portresi karşısında ki asker selamı verişi oluyordu.
Eeeee…
Koca Şehidimizi bu ülkeye armağan eden Niğde, onun önünde golle selam duran Hatayspora…
3 puan hediye etmiş, çok mu?
Varsın O da…
Helal Olsun…