Hani bir deyiş vardır.” Deveye boynun neden eğri?”Demişler. Deve de: “nerem doğru ki?”demiş.
             İşte böyle; değer verdiğimiz ve canımızı bile vermeye her an hazır olup. Paylaşamayacağımız, şehitlerimizin mübarek kanı ile sulanmış vatanımızın o kadar düşmanı var ki…Selam verdiğimiz herkes bir çıkarı olmadan selamımızı bile almıyor. Hani derler ya “Pilavdaki siyah taştan değil de beyaz taştan kork”. Kendi toplumumuza yaptığımız kötülüğü yabancılar bile yapamıyor. EY TÜRK TİTRE VEKENDİNE DÖN DEME ZAMANIDIR.
Nasıl olacak dersen:
8 / ENFAL 2 -İnnemel mu'minûnellezîne izâ zukirallâhu vecilet kulûbuhum ve izâ tuliyet aleyhim âyâtuhu zâdethum îmânen ve alâ rabbihim yetevekkelûn(yetevekkelûne).
      Gerçek mü’minler onlardır ki; Allah zikredildiği zaman kalpleri titrer (cezbelenir). Ve onlara Allah’ın âyetleri okunduğu zaman onların îmânlarını arttırır ve Rab’lerine tevekkül ederler.
Gerçek müminlerden olmamız lâzım. Taklidî iman değil,  tahkikî iman lâzım. Dille ben Müslüman’ım demek yetmiyor. Demek ki imanın kalbe girmesi lazım. Yani Müslüman (Allaha teslim) olan, amelin değil, salih amelin sahibi olmak lâzım.
            Bize ne oldu da sevgi yerine nefreti, toplum çıkarları yerine şahsî çıkarları daha önde tutuyoruz? Çanakkale şehitlerimizin ne çıkarları vardı ki ölmek için gittiler ve sadece bu aziz topraklarda yaşayacak olan neslimizin mutlu olması, güvende olması için hiç düşünmeden kendilerini bizler için feda ettiler? Tek çıkarları olan şeye kavuştular; ECİRLERİNİ ALLAHDAN ALDILAR. Şükran ile yâd ederiz.
            Şimdi devleti yönetecek bayanlarımız için ne Bacıyân-ı Rûm Okulu var, ne de devlet yönetiminde erkeklerimizi yetiştirmek için Enderun okulu. Bu okullarımızın eğitmenleri de farklı diye düşünüyorum. Bu okulların mürebbileri vatan için ölmesini ve gelecek neslin gurur duyacağı, şeref ile taşıyacağı isim bırakılmasını öğretmiş. Şimdiki durumumuza bakarsak” balık neden baştan kokuyor” anlaması zor değil,45 günlük muallimler ile kendini düşünen çıkarcı kişiler ile bu kadarına da şükür dedirtiyorlar. Ama biz kendimiz için aza kanaat getirebiliriz, fakat bu toplum fertleri için aza kanaat getirmemiz doğru olmaz. Vebal taşıyan kişi olmaktan her zaman korkmalıyız değil mi? Kanunî Sultan Süleyman veliyyullah Yahya efendiye sorar Osmanlı yıkılır mı? Yahya Efendi der ki “ZENGİN FAKİRİ, GÜÇLÜ GÜÇSÜZÜ KOLLAMAZSA, DAĞDAKİ KOYUNU KURT DEĞİL DE ÇOBAN YERSE YIKILIR”.Ne kadar haklıymış söylediği ile o güzel kişi?
 
Gerçek müminlerden olmamız lazım. Taklidi iman değil, tahkikî iman lazım. Dille ben “müslümanım” demek yetmiyor. Demek ki imanın kalbe girmesi lâzım. Yani Müslüman (Allaha teslim) olan, amel’in değil salih amelin sahibi olması lâzım. Yoksa biz, kendimize ve soyumuza en büyük kötülüğü işlemiş oluruz. Neremiz doğru ki?
Allaha emanet olun.