Hak, Adalet, Vicdan, Hukuk; insanlığın aradığı, istediği, uğruna büyük mücadeleler vererek bedel ödediği kavramlardır. 

Ne yazık ki; geçmişte olduğu gibi bugün de bu kavramlar, her kesimce farklı algılanmakta, farklı yorumlanmaktadır. 

 

Kişiye, kişilere, gruplara, menfaat çevrelerine göre değişkenlik gösteren kavramlar; uygulamada, insanları isyan ettiriyor. 

Bu haksızlık, hukuksuzluk dünyanın pek çok yerinde olmasına karşın, özellikle İslam ülkeleri bu kavramlardan uzak, kaosun vahşetin yıkımın içindedir. 

 

İslam ülke önderleri, alimleri, gazetecileri; hırslarının, servetin, şehvetin esiri olarak halk kitlelerini dini vaatlerle sözlerle uyuşturarak, rahatlıkla her kavramı tersyüz edebiliyorlar. 

 

Türkiye’de Yargı; çağdaş ülkelerde görülmeyen bir tartışmanın içinde! Öylesine ki hemen her soruşturma, her dava, her karar, lehte veya aleyhte tartışma konusu ediliyor. 

Siyasetçiler gibi sokaktaki halk da; adalet var mı, yok mu diye tartışıyor. 

Bir kesim hırsız var diyor, diğer kesim komplo, tezgah, montaj, iftira diyor.  

 

Siyasetin, sermayenin emrinde yargı, felakettir. 

Yargı mensupları; öz eleştirisini cesaretle yapma erdemini göstermelidir. 

Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı örtüsü altında yargı’nın içine düşürüldüğü durumu kimsenin savunacak mecali yoktur. 

Yargı gücünü vesayete dönüştürerek, bunu yargı bağımsızlığıyla meşrulaştırmaya çalışmanın hukuk devletinde yeri olamaz. 

Yargı’nın konjonktürel dalgalanmalara, değişen ve seçilen kişilerin kimliğine bağlı olarak sürekli revize edilmesi endişeyle izlenmektedir. 

Siyasi entrikalar, yandaşlık, karşıtlık; toplumu ayrıştırmaya bölmeye devam ediyor. 

Yargı’nın siyasetin içine çekildiği kanaati yaygınlaşmaktadır. 

Yargı kararlarının vicdanları tatmin etmemesi; Türkiye’nin hukuk devleti imajını zedelemektedir.  

 

Ülkede; siyasetçi, gazeteci, polis, savcı, hakim ikiye bölünmüş durumda. 

Yürütülmekte olan soruşturmalar ve görülmekte olan davalarla ilgili yapılan yorumlar, bağımlı bir yargı algısının oluştuğunu göstermektedir. 

 

Yargı bağımsızlığı, hukuk devleti, tarafsızlık, yansızlık, tartışılıyor. 

Demokrasi tartışılıyor. 

Hukuk devleti tartışılıyor. 

İslam dininin ilkeleri, Müslüman kimlik tartışılıyor.

Adalet, hırsızlık, dürüstlük, yalancılık, sahtekarlık, ikiyüzlülük, düzenbazlık tartışılıyor. 

Kavramlar anlamını yitiriyor. Her kesime göre farklı anlam kazanıyor. 

Ülke yönetimi ve toplum bu durumdadır. 

Bu kutuplaşma nereye kadar böyle gidecek?  

Demokrasinin, özgürlüklerin teminatı olan hukukun üstünlüğüne olan inançla, yargı’yı her türlü siyasetten, dinlerden, ideolojilerden, keyfilikten, yandaşlıktan uzak tutmaya çalışmak gerekir. 

Unutulmamalıdır ki; adalet bir gün herkese lazım olur. 

 

Günün Sözü: Ders alınmış başarısızlık en büyük başarıdır.