Aday adaylarının toz dumanının dağılıp parti adayları dönemine geçtiğimiz bugünlerde, siyaset sahnesi daha da belirginleşip sis bulutları dağılıyor.
    Yok, şu aday olacak, yok bu aday olacak, bu aday olursa parti çökecek, şu aday gösterilmezse rakip partiye çalışacak, bu adam tek başına bir parti eder, şu gösterilirse tek başına bir partiyi yok eder muhabbetleri de biraz olsun durulacak.
   Artık adaylar belli, sıralamalar belli, günah çıkarma günü belli, ne nedir, neyin ne olacağının tarihi belli.
    Mecliste 3 milletvekili ile temsil edilecek olan Niğde’nin parti adaylarının belirlenme süreci kısa bir zaman dilimine sığdırılsa bile, herkesin ciddi emek döktüğü bir gerçek…
     Eski milletvekillerinin liste dışı kaldığı Ak Parti sıralaması büyük sürpriz olarak algılanıyordu. Liste kimlerin olacağı noktasından çıkılarak değil de sanki başvuran aday adaylarının özelliklerine bakılarak üstü çizilen aday adaylarından sonra, kalanların oluşturduğu bir sıralama olarak şakayla karışık dillendiriliyordu.
    İYİ Partiden 2. Sıra olarak konulan Sayın Naim Erem’in adaylıktan çekilmesinin MHP ye yaradığı ve Sayın Vedat Bayram’ın bu konuda zorlukla karşılaşacağı, fikir olarak seslendiriliyordu.
     CHP de Sayın Ömer Fethi Gürer’in adaylığı ve seçmenle kurduğu bağ konusunda bir sıkıntı yaşamayacağı 2. Sıra adayı Sayın Ahmet Oğuz Özmen’in kurt politikacı vasfı ve geçmiş siyasi yaşamıyla, bu parti için bir avantaj olacağı savunuluyordu.
     MHP adayı Sayın Alaattin Sonat’ın Niğde dışından gelen bir aday olmasına rağmen hemşerileriyle kurduğu yakınlık ile iletişim şekliyle başarılı bir profil çizme ihtimali üzerinde duruluyordu.
     İşin özü 24 haziran sonrası kentimizi mecliste temsil edecek 3 vekilimiz, politika etme ve siyaset eyleme sanatlarıyla sahne alacaklar…  
    Herkes siyaset yapıyor, politika yapıyor, her ikisini birden yapıyor, ne var ki ikisini birbirinden ayıramıyor.
     Nihayetinde politika ve siyaset kavramları karıştırılıyor.
    Siyaset devletin yönetilmesi olarak ortaya çıkarken içinde, yasama, yürütme, yargı erklerini de barındırıyor.
     Politika ise amaca ulaşmak için üretilen düşünsel yol ve yöntemler olarak tanımlanıyor.         Yani anlayacağınız demokrasi içerisinde herkes politika üretebiliyor, dolayısıyla herkes politikacı olabiliyor. Lakin herkes siyasetçi olamıyor. Çünkü siyasetçi hem politika üretmek zorunda hem de ürettiği veya üretilmiş politikaları yürütmek zorunluluğu taşıyor.
     Yani siyasetçi kuvvetler ayrılığı çerçevesinde mensubu olduğu erkler adına siyaset ediyor.
     Bu anlamda siyasetçi vasfı, politikacı vasfının önüne geçiyor.
     Peki, bizler adaylarımızdan en azından Niğde adına siyaset üretmelerini mi bekleyeceğiz yoksa politika mı?
     Niğde’nin ihtiyaçları ortadayken;
     Ciddi düzeyde siyaset yapacak ve üretilecek politikaları siyasi zeminde bu kent yararına kullanacak dinamik, yaşamdan bezmemiş, memleketinden kopmamış, halkına hadi hizmet demeyeyim, bari sorumluluk hisseden adayların iş başı yapması şart ve elzem.
     İnsan ya siyaset için yaşar…
     Ya da siyaset sayesinde yaşar…
     Siyaset için yaşayan kimse; siyaseti hayat tarzı haline getirir.
     Bir dava için yaşayan her samimi kişi, aynı zamanda bu dava sayesinde yaşar.
     Siyaseti sürekli bir geçim kaynağı olarak gören kişi siyaset sayesinde yaşar,
     Bunu yapmayan ise siyaset için yaşar…
    İşsizlikten turizme, tarımdan kentleşmeye kadar birçok konunun çözüm beklediği Niğde de politika üretecek vekillere ihtiyaç var.
     Lakin esas ihtiyaç, bu politikaları siyasi zeminde yer bulacak şekilde mecliste ortaya koyacak, halkın dirliği ve refahını dava olarak görmeyi içselleştirmiş, siyasetçilere ihtiyaç olduğu.
     Örneğin yakın geçmişte bir Akın Gönen örneği gibi…
     Önümüzdeki seçimlerde bu kimlikleriyle siyaset yapacak ve ilimizi ileriye taşıyacak siyasetçilerin, bizleri mecliste temsil etmesi ise esas temennim.
     Bir diğer temennim de…
    Tabii ki bu siyasetçi kimliğini sergileyebileceklere oy vereceklere…
    Akıl ve sağduyu…