"Ülkücülük; Allah'ın nizamını hakim kılmak için, kendine metot olarak, Allah ve Resulü 'nü ölçü alan bir iman hareketinin adıdır." Bugün Camiamızın ve Ülkücü Hareketin, her zamankinden daha fazla birliğe, bütünlüğe kardeşliğe ve dayanışmaya ihtiyacı vardır. Ülkücü, Ülkücü’nün kan bağı olmasa da ‘’Kardeşlik hukuku çerçevesinde’’ kardeşidir…

 

Ülkücülerin ve Türk milliyetçilerinin tek bir partisi vardır o da; Türk Dünyasının Ölümsüz Lideri Cennet Mekan Başbuğ’umuz Alparslan TÜRKEŞ’in bizlere emanet ettiği Milliyetçi Hareket Partisi’dir. Onun maziden gelen şanlı adını yıpratıp lekelemeye kimsenin ama hiç kimsenin hakkı yoktur.

 

Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, Ülkücü hareket; varlığıyla, birliğiyle Partisiyle Türk milletinin gizli, açık tüm düşmanlarının ‘Devlet-i Ebed-i Müddet’ Vatan toprakları üzerine kurduğu en güçlü teşkilatı ve sivil toplum kuruluşudur.

 

Milliyetçi Hareket Partisi’ni ve ülkücü hareketi bölmek, parçalamak ve dağıtmak için her zaman hazır bekleyen, şer şebekeleri ve Türk düşmanlarının fitne çeteleriyle taşeronları her seçim dönemindeki gibi yine hortlamış ve hortlatılmıştır.

 

Bu şer şebekeleri yıllardır yazdıkları senaryonun aktörlerini değişerek aynı filmi tekrar vizyona koydular. .Dün Cennet Mekan Başbuğumuz üzerinden davamıza ve partimize saldıranlar ( O zaman Rahmetliye neler dendiğini yaşayanlar bilir) bugün Genel Merkezi hedef alarak kirli oyunlarını oynamaktadır. Bunlara alet olanların da şapkalarını önüne koyup geçmişi tekrar düşünmeleri gerekir. Kimlerin değirmenine su taşıdıklarına da tekrar baksınlar…

Senaryo aynı.. Sadece aktörler farklı… Figüranlar da içimizdeki koltuk ve ikbal peşinde koşan aklıevveller. Bu senaryonun asıl yazarları çok iyi biliyorlar ki Ülkücü Hareket ve Onun partisi Milliyetçi Hareket ve Ülkücüler; Bu vatanın, dün olduğu gibi bugün de ,yılmaz bekçi ve savunucularıdır. Hedeflerine ulaşmak için önce onları etkisizleştirmeden parçalayıp bölüp yutamayacaklarını bildiklerinden oyunları bu minval üzerine kurulmuştur.

 

 Onun için ‘’MHP’siz bir Türkiye,, hayaliyle, ‘’Ülkücüsüz bir MHP,, yaratma peşine düşmüşlerdir. Bu oyunda da tüm hünerlerini ortaya koyarak 1 Kasım seçimlerinde Milliyetçi Hareketin ve Ülkücülerin önünü tıkamışlardır. Seçimler arefesinde aday olamayanları,  Genel Merkez’e, İlçe Başkanlarını; İl Başkanına , Parti Üyelerini de, Tüm teşkilatlara hasım haline getirme projesini uygulayarak seçmenin kafasını karıştırmayı başarmışlardır. Bu çalışma sonucu da çok konuşan bir küskün zümresi yaratmışlardır. Seçimlerde çalışır gibi görünüp çalışmayanlar da, şimdi rolleri gereği çok konuşmaya başladılar.

 

Milletimizde bu gelişmeleri ibretle ve hayretle seyrediyor. Bölücü çetelerin tertiplediği bu toplum mühendisliği de, Ülkücü Hareketi yok etmek için her metodu deniyor. Ülkücüler arasında bu algı operasyonuna bilerek çanak tutanlar,  ya gaflet içindeler ya ikbal ve makam peşindeler yada ihanet derecesinde gafildirler.

 

Bilmeden çanak tutanlar ise dikkatli olmak zorundalar, Çünkü verdikleri zarar hareketimizedir. Zaman zaman görünen sıkıntılarda, hemen yöneticileri değiştirme fikir ve faaliyeti, Ülkücü Hareketin gelenek ve göreneğine, yani Töre ye uygun olmalıdır. Kol kırılsa da yen içinde kalmalıdır. Herkesin ve her kurumun bir mahremi vardır. Hepimiz de beşer olan insanız sonuç da hata yapabiliriz. Ancak sebepler, sonuçlar ne olursa olsun; Yılgınlık, yorgunluk, karamsarlık umutsuzluk içinde olmaması gerekmektedir.

 

Kullanılan üslup, söz, metot ve hareketler seviyeli, Ülkücüye yakışır olmalıdır. Ülkücülerin bugünkü sıkıntılarda çok fazla sorumlu olup olmaması önemli değildir. Çünkü Ülkücü kardeşlik hukukunu tanıyan herkesin seçimlerde üzerine düşeni yaptığından kimsenin şüphesi olmasın. Herkes elini taşın altına koyarak davasına ve partisine canla başla çalışmıştır.

 

Samimi dava adamları ve teşkilat, bu üzücü tablodan nasıl kurtulup, düzlüğe çıkılabileceğini güçlü bir şekilde geleceğe nasıl hazırlanılacağının hesabını kitabını yaparken. O malum senaryoyu yazanlar ve onların yeni aktörleri, bugüne kadar Milliyetçi Harekete oy vermeyenlerle her seçim bir başka partide boy gösterenlerle, Ülkücüleri yok etmek için her türlü kirli oyunları sergileyip iftira atanlarla bir olup ; Ülkücüye akıl verir, neyi, nasıl yapacaklarını anlatır oldular.

 

Yazılı ve görsel medya da hele hele sanal alemde, Ülkücülük için ahkâm kesmeye devam etmektedirler. Bazı dava arkadaşlarımız da bu kişilerin dümen suyuna girip, acımasız iç eleştirilere düşüyorlar.

 

 Halbuki; Türk olmayanın Türk’e kefen biçemeyeceği gibi, Ülkücü olmayanlar  da Ülkücülere elbise dikemez, yön veremez ve Genel Başkan seçemez.

 

Unutmasınlar ki; Ülkücüler kardeşlik hukukuyla birbirine bağlı ve basiret sahibidir. Ülkücü iktidar mücadelesi yaptığını söyleyenler de “Ülkücüye Yakışmayan” seviye ve üslubu bırakmalıdırlar. Ülkücü, onuru gururu ve şahsiyetiyle  töresine bağlıdır. Töre ise hepimizi bağlar.

 

Ülkücü; adalet içinde, davasına sadakatle bakar. Ülkücünün Davası; İlah-i Kelimetullah davasıdır. Nizam-ı Alem davasıdır. Ükücünün hedefi; Vatanına, milletine, davasına en iyi şekilde hizmet etmektir. Bugün hırsına mağlup olanlar, yarın aynı insanların yüzüne nasıl bakacaktır?

 

Ülkücü Hareket; kendini yönetecekleri kendi içinden çıkarabilecek akıl ve izana sahiptir ve buna muktedirdir. Koltuk kavgasına hiç gerek yoktur. Çünkü Ülkücü Harekette koltuklar dava hizmeti içindir. Şan şöhret ve İktidar makamı değildir.

 

Her Ülkücü bir değerdir ve kendini hazır ettiğinde o makama Ülkücü İrade tarafından oturtulur. Şu anda Milliyetçi Hareketin Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ’dir. 21 Mart 2015 de Ülkücü irade tarafından seçilmiştir. Bir sonraki kurultay tarihide ilan edilmiştir. Kendini o kutsal makama hazır hisseden her samimi Ülkücü dava adamının 4 Kasım 2012 de olduğu gibi, bırakın yüzlerce imzayı sadece 40 imza ile aday olması en demokratik hakkıdır.

 

Bugün, vatan yangın yeri gibidir. Dört bir yandan şer şebekeleri tarafından kuşatılmıştır. İçerdeki yerli işbirlikçileri de bunlara çanak tutmaktadır. Onun için gün birlik günüdür .Türk Milletinin geleceğinin teminatı Ülkücü İradenin üstünde oyun oynayanların asıl hedefi Türkiye Cumhuriyeti’dir…

Ülkücünün değerini ve kıymetini bilmeyeni tarih affetmez. Ülkücüler dün olduğu gibi bugün de; Vatanının, Milletinin, Davasının ve Teşkilatının emrindedir. Töresi ne gerektiriyorsa da onu yapar. Ülkücünün, Ülkücüden başka da gerçek dostu yoktur. Cennet  mekan Başbuğumuzun dediği gibi; “Ülkücüler, insanlık âlemi içinde ne uşak olmayı, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen, şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır. Türk Milletine Bizans dan geçme bir hastalık vardır. Gevşeklik, lâubalilik, dedikodu, fitne, fesat, terbiyesizlik, birbirini beğenmemek, sır saklayamamak, rastgele lâf söylemek... Bu hastalık sizde de var. Bu hastalığı tedavi etmeniz lâzımdır. Bu hastalığı tedavi etmezseniz, kendinize yol seçiniz. Milliyetçi Harekette bir saniye daha fazla kalmayınız. Benimle dava arkadaşlığı edecekseniz, her şeyden önce vasıflı  Türk olmaya mecbursunuz. Türk Milletini batıran, Bizans’ı batıran, Osmanlı İmparatorluğu’nu batıran hastalık budur”

 

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…..

 Selam ve Dua ile….ALLAH (CC) Yar ve Yardımcımız olsun..

 

Editör: TE Bilişim