Programda bir süredir devam eden üçüncü ittifak tartışmaları, devrimci bir ittifak seçeneği, Biden-Erdoğan görüşmesinin sonuçları, yaklaşan seçimlerde AKP'nin durumu konuşuldu.

"Ülkenin geleceği sadece seçimle belirlenmeyecek"

Erdoğan'ın hâlâ stratejisini belirleyemediğini söyleyen Okuyan, 19 yıldır devam ettirdiği ittifak bozucu misyonunu da bu defa başaramadığını iddia etti. Okuyan, diğer taraftan Erdoğan'ın elinde hâlâ kartlarının olduğunu ve bu nedenle seçim sonuçları için konuşmanın erken olduğunu belirtti. Bununla birlikte Okuyan, tüm umutları seçime bağlamanın anlamsız olduğunu, ülkenin geleceğinin seçimlerle belirlenmeyeceğini ve seçimden önce bazı unsurların netleşme olasılığını da hesaba katmak gerektiğini ifade etti.

Aydın programın devamında TKP'nin siyasi ittifaklarla ilgili tavrını Genel Sekreter Kemal Okuyan'a sordu. Hâlihazırda var olan ittifakların tam karşısında olduklarını ifade eden Okuyan şöyle konuştu:

"AKP karşısında nerede durduğumuz belli zaten. Muhalefetse 'biz törpülenmiş, iyileştirilmiş bir AKP dönemine geçeceğiz' diyor. AKP'nin ilk dönemine vurgu yapan bir muhalefet var önümüzde. Biz bunu kabullenmek zorunda değiliz. Biz bu düzene, bunu devam ettiren partilere zaten karşıyız ama söylediğimiz şey bunun ötesinde. 19 yıldır bu iktidara karşı bir öfke birikmişken, yumuşatılmış bir AKP'yi niye kabullenelim?"

"Önce AKP gitsin beklentisi anlıyoruz ama bunu kabullenmiyoruz"

Toplumdaki "ne olursa olsun önce bir AKP gitsin" beklentisiyle ilgili düşüncelerini ise Okuyan şöyle ifade etti:

"Bu soruya iki açıdan yanıt vermek isterim. Bir tanesi şu: AKP o kadar yorgunluk yarattı ki bu toplumda ondan bir tık iyisine razı çok geniş bir kesim var. Siyasette bunu anlamakla kabullenmek arasında bir fark var. Biz bunu anlıyoruz. Bununla bir duygudaşlık içindeyiz. Ama bunu kabullenemeyiz. Bakın sadece o anı konuşmuyoruz, bir de yarınlar var. Biz 'bu kadarına' razı olursak ileride daha kötüsü olacak. İkincisi de şu: Toplumların olumsuzlukla karşılaştığında değişik ruh halleri ortaya çıkar: bir tanesi kabuğuna çekilme, yorgunluk, kaçma isteği... Bu hâl ile öfke patlaması arasında sanıldığı kadar büyük bir duvar yok. Bu yorgunluk ve kabullenme bir anda tam tersine dönebilir. Kişisel durumlardan bahsedemiyoruz, toplumdan bahsediyoruz. Bizim işimiz yorgun ruh halini kabullenmek değil, daha ötesine hazırlanmak. Bu ruh halini anlıyoruz ama daha fazlasına ihtiyacı var, biz onu göstermek zorundayız. Biz gerçek alternatifin somut bir olgu hâline gelmesi için çalışıyoruz. Etkimiz artıyor, örgütleniyoruz, Türkiye sathına yayılıyoruz ama bize yetmiyor. Samimi bir şey söyleyeyim. Demin konuştuğumuz ruh hâli bizde de var, bende de var, insan bir soluk almak istemez mi? Ama başka bir dünya yaratılabilir fikri her gün daha fazla alıcı buluyor... Hiç hayatında sosyalizmden, Marksizmden haberdar olmayan insanlarda da bu böyle. Ya da insanın insanı sömürmediği, faturaların olmadığı bir yaşam mümkün dendiğinde 'niye olmasın' diyenlerin sayısı artıyor. İkincisi, bir kesim var ki, bu düzenle, bu siyasetle tamamen bağını koparmış durumda. Bir de psikolojik olarak hiçbir şeyi dinlemeyen, gemileri yakmış yoksul bir kesim var. Biz onlara değiyoruz. Onlar da başka bir şey söylüyorlar: Yıkalım geçelim değil belki söyledikleri ama çok öfkeliler, hiçbir şeye inanmıyorlar, bugünkü siyaset onlar için çöp. Bu bizim için çok değerli. Ülke için çok değerli. 'Yalana karnımız tok' deyip sırtlarını dönüyorlar."

"Gerçek bir alternatif için aynı çizgide olduğumuz dostlarımızla görüşmelerimiz sürüyor"

Türkiye'de Erdoğan'ın kaybettiği bir seçimden sonra ortaya çıkacak bir heyecanın en gerçek taşıyıcılarından biri olacaklarını söyleyen Okuyan, sevinçlerinin kaynağının Türkiye kurtulduğu için olmayacağını ama tamamen insanî duygularla yaşanan bir heyecanın parçası olacaklarını söyledi. Türkiye'de AKP'yle ilişkisinde sicili temiz sadece komünistlerin olduğunu iddia eden Okuyan, AKP'nin gidişini de gönül rahatlığıyla kutlayacaklarını belirtti. Diğer taraftan gerçek bir alternatif yaratılmadığı sürece ülkenin kurtulmayacağının altını çizen Okuyan, bu alternatif için koydukları bazı çizgilerden bahsetti. Emek cephesinden bakış, emperyalizme karşı olma ve laiklikten asla ödün veremeyeceklerini söyleyen Okuyan, bu meselelerde aynı hassasiyeti taşıyan siyasi partilerle görüşmeleri sürdürdüklerini ifade etti.

Mevcut iki ittifakın birbirinden çok da ayrı olmadığını söyleyen Okuyan konuşmasına şöyle devam etti:

"İki ittifak birbirinden çok da ayrı değil. Aynı düzenin temsilcileri. Bir de 19 yıl önce kim AKP'nin önünü açtıysa, bugün Millet İttifakı'nın arkasında da aşağı yukarı aynı güçler var. Bu da bizim için yeterince uyarıcı bir şey. O rüzgar büyük ölçüde muhalefeti besliyor. Biz bunu söylemek zorundayız. AKP kendisini destekleyenleri aldatmadı, onlara hizmet etti. Bu kadar büyük bir ülkede sermayeyi, uluslarası tekelleri, dünyanın gerçek egemenlerini aldatacak bir siyasi parti ve 19 yıl iktidarda kalacak! Böyle bir şey olabilir mi? Dolayısıyla AKP'yi bu kadar uzun süre iktidarda tutanların hazırladığı muhalefete kuşkuyla bakma hakkımız var. AKP'nin ekmeğine yağ sürmüyoruz, tersine, bir başka etiketle ortaya çıkan 'AKP zihniyetinin' önüne geçmek için çabalıyoruz."

"AKP'nin gölgesinin artık siyasetin, toplumun üzerinden kalkması lazım"

Kılıçdaroğlu'nun "dostlarımızla iktidar olacağız" sözlerini hatırlatan Aydın, TKP'nin bu süreçte nasıl bir yol izleyeceğini sordu. TKP Genel Sekreteri'nin yanıtı şöyle oldu:

"Seçimler her şey değil ama seçimleri kapsamayan bir ittifakı kimse ciddiye almaz. Önümüzde toplumun çok önem verdiği bir seçim var. Bu seçimin çok farklı işlevleri olmalı. Bir yandan bu ülkenin bu düzene mahkum olmadığını göstermek lazım, öte taraftan AKP'nin gitmesi lazım. Çünkü AKP'nin gölgesinin artık siyasetin, toplumun üzerinden kalkması lazım, çünkü artık tartışamaz hâle geldik. 'Haklısınız ama şu gitsin'... Bir nesil Erdoğan'la büyüdü, bu çekilir bir şey değil. Bu nedenle çok görevli bir dönem bekliyor bizi, biz de sorumluluklarımızı biliyoruz, yerine getireceğiz. Seçimleri içermeyen bir siyasi proje olmaz, onu söyleyeyim, o kadar da değil. Ama TKP Millet İttifakı'nın yanında dahi olamaz. AKP'den bıkan kitleler, hatta AKP'li olup yoksullukla boğuşanlar dostumuz, kardeşimiz. CHP'de çok sayıda dostumuz var. Bunlar ayrı. Millet İttifakı bir sermaye projesi. Biz TKP'yiz. Onlarla yanyana gelemeyiz. Kavga ederiz demiyorum ama birlikte Türkiye'ye bir şey sunmak mümkün değil. AKP'ye karşı olmak bu anlamda bize yetmiyor. Hele hele AKP'de siyaset yapmış kadrolarla... Millet İttifakı'na bir bakın, ağırlık noktası Milli Görüş, Saadet, Deva partisi. Akşener de sütten çıkmış ak kaşık değil. Net söylüyorum: TKP Millet İttifakı ile dolaylı ya da dolaysız yan yana olamaz. Bunu 'AKP'nin ekmeğine yağ sürmek' olarak tanımlayacaklara da söyleyecek çok ağır sözlerimiz var. 19 yıldır AKP'nin ekmeğine ne zaman, kimin yağ sürdüğünü yüzlerine çarparız."

"Erdoğan karşısında bir muhalefet hazırlandığını görünce daha kullanışlı hâle geliyor"

Biden-Erdoğan görüşmesini de değerlendiren Okuyan, görüşmenin tek anlamının 'biz Biden'la görüştük' diyebilmek olduğunu, Erdoğan'ın sadece bunu aldığını belirtti. Görüşmenin toplumdaki karşılığını değerlendiren Okuyan sözlerine şöyle devam etti:

"Bizim toplumumuzun batılı ülkelerle ilişkileri biraz değişik. Türkiye'de ABD sevilmez. Ama ABD ile ilişkilerin gerilmesi bir noktadan sonra 'eyvah işler yine karışacak, olan bize olacak' kaygısı yaratıyor. Topluma sorsak bir yandan küfür ederler ama 'iyi geçinelimcilik' daha fazladır. O yüzden Erdoğan ABD'ye bağırıp çağırdığında bir kesimi tatmin eder, diğer türlü başka kesimi tatmin eder. Ama ABD-Türkiye ilişkileri Erdoğan ve Biden'a bağlı değil. Çok daha köklü. ABD Erdoğan'dan ne aldı? Erdoğan'ın uluslarası alanlarda işbirliğine açık olduğunu hissettirdi. Zaten öyle bir hale geldi ki: ABD'yle aslında en sorunlu başlıklarda işbirliği mesajı verdi, Suriye, Libya... İçeride üstüme fazla gelme, biraz da ekonomik olarak rahatlat, dışarıda istediklerini vereyim... Erdoğan'ın mesajı bu görünüyor. F35, S400 gibi somut başlıklar durmaya devam ediyor. Biden'ın da eli orada rahat değil ülkesinde. Erdoğan bir muhalefetin hazırlandığını gördükçe giderek daha kullanışlı hâle geliyor, taviz verme durumu artıyor çünkü. Bu açıdan faydalı olmaya devam ediyor. Ama önümüzdeki dönem Erdoğan siyasi ömrünü uzatmak için bazı hamleler yapacak: Bunlar ekonomik olabilir, siyasi olabilir. Buralarda ne olacağını bilmiyoruz ama esas olan şu: Uluslararası ve yerli sermaye AKP dönemindeki kazanımlarını koruyacak, dengeli, problem yaratmayacak bir iktidar arıyor. Burada partilerden çok figürleri konuşurlar. O figürler üzerinden partileri yönetmek isterler. CHP'yi istedikleri çizgiye getirdiler. Bir Akşener figürü yaratıldı, Babacan elde tutuluyor. Sermayenin hoşuna gidecek İmamoğlu var. Demek ki elleri rahatlamış durumda. Eskiden Erdoğan karşısına rakip çıkmıyordu, şimdi burada enflasyon var. Bu Erdoğan'ı üzüyor, karşısına kimin çıkacağını hala bilmiyor. Üstelik birden fazla güçlü aday var. Bu gücü sermayeden alıyorlar. Sermaye istediği aktörleri bulmaya başladı ama Erdoğan'ı bir gücü var: Risk alıyor... Hamle yapmaya cesareti olan birisi. Bu özelliği bir dönem daha onu kurtarır mı bilemeyiz. Ama biz niye bunları tartışıyoruz, niye masayı devirmiyoruz? Öyle de başımız belada, böyle de belada!"

"TKP semt evleriyle ülkenin epey bir yerleşimine kök saldı"

Programın son bölümünde TKP'nin çalışmaları konuşuldu. TKP Genel Sekreteri Partinin son dönemki çalışmalarını şöyle değerlendirdi:

"Biz bir yandan bu ittifakın oluşması için dost güçlerle görüşmeleri sürdürürken, bir yandan kendi çalışmalarımıza devam ediyoruz. Semt evleri TKP'nin gündeminde önemli bir yer tutuyor. Ancak onun kadar bilinmeyen başka çalışmalarımız var, mesela bizim işyeri örgütlerimiz var, ama işten atılma tehdidini de gözeterek orada daha sessiz ve derinden çalışıyoruz. Semt evleri TKP'nin dayanışmacı doğasına çok uygun bir çalışma oldu ve hızla yayıldı. TKP ülkenin epey bir yerleşiminde örgütlü çalışma yürütüyor. Geniş bir bölgeye yerleştik. Bu yaygınlığı derinleşmekte kullanıyoruz: Yorgun olmayanları yanımıza çekip, yorgun olanları sarsıyoruz. Semt evleri eğitimden hukuka, çevreden, sağlığa, her sorunla ilgileniyor. Çok kıt kaynakları halk yararına nasıl kullanırız, bunu gösteriyoruz. En önemli avantajımız insanların bize güveni. Mesela yardım söz konusu olduğunda, 'sizin yerine ulaştıracağınızdan eminiz' deyip getiriyorlar. Bakınca muhafazakar insanlar! Bu büyük sorumluluk, bunu boşa çıkaramayız. Semt evleri bizim için sadece bir örgütlenme aracı değil, bir yaşam modeli ortaya çıkardı. İnsanların yanana geldiğinde nasıl bir enerji yaratabileceğini gördük, gösteriyoruz. 'Bu halktan hiçbir şey olmaz' diyenleri buralara davet ediyoruz. İnsan boyun eğmiyor, mutlaka bir yerden kendini gösteriyor. Yapacak çok işimiz var."

İl Genel Meclis Başkanı Ömer Kılıç oldu İl Genel Meclis Başkanı Ömer Kılıç oldu

Editör: TE Bilişim