CHP Niğde Milletvekili Doğan Şafak, iktisadi tablonun iç açıcı olmadığını ifade ederek, ekonomik dengelerin bozulmaması için hükümetin acil önlem almasını istedi.

CHP’li Doğan Şafak çalışmalarına devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Konya Ovaları Projesi ile bölgenin sorunlarını gündeme getirerek dikkatleri üzerine çeken Şafak, dün yaptığı yazılı açıklama ile ülkenin iktisadi açıdan iyi günler beklemediğini ifade etti.

“Tellallığı Bırakın, Tedbir Alın!”

Şafak açıklamasında iktidarı gerçekçi politika yapmaya çağırarak; “Uzun zamandır ülkemizde bulunan ekonomik sorunları aşmak için gerçekçi olmak gerekiyor. Sürekli Hükümeti uyarılmasına rağmen hiçbir zaman muhalefeti ya da bilenleri dikkate almadılar. Sorunlar giderek arttı sanal büyümeler, göz boyamadan ibaret rakamlar mevsimsel işsizlik açıklamaları ile moral bulma gibi sanal âlemde yalancı dünya yarattılar.

Bir kere  şunu kavrayacağız, Özel girişim ekonomisi kendi başına bırakıldığında istikrarlı değildir. Buda bazı dengesizliklere yol açar.

1.Para talebinin fonksiyonun istikrarsızlığı

2.  Faiz oranının doğal düzeyden farklılıkları

3.Parasal ücret oranın aşağıya doğru esnek olmaması

4. Tüketim ve yatırım harcamalarının faize fazla duyarlı olmaması.

Tabi ki zıt bir talep şoku olduğunda ortaya çıkacak sorunların başında ulusal çıktı miktarlarında büyük azalma olur.  Uzun süredir sıcak paranın akışına ve yönetimine bırakılan ulusal ekonomimiz çok büyük kayıplarla sırtımıza yük olarak geri dönmektedir.  Türkiye’de 2002 yılında başlayan sıcak para hareketleri  ülkemizden çok  büyük kaynakları alıp götürmüştür. Yani basit bir dille söylenmesi gerekirse, 2002 yılında  ülkemize döviz olarak gelen sıcak parayı (EURO)yabancılar 1.8 TL den bozdurdular ve yüzde %30 faize yattılar, bir yıl bu nemayı alan yabancılar sonra Döviz bolluğu nedeni ile 1.5 TL ye düşen Euro’yum tekrar satın aldılar bu esnada Euro tekrar yukarıya çıkma eğilimi gösterdi  1.65 TL den tekrar bozdurup, tekrar faize girdiler maalesef bunu birkaç kez tekrarladılar ve çok büyük gelir elde ettiler, Ekonomide buna Arbitraj geliri denmektedir.  Peki Türkiye bu paralara ödenen faiz ve Döviz kurundan vurgunun karşılığını  nasıl karşıladı diye bir soruyu kendimize soracak olursak yanıtı aynen şu şekildedir; Ardından gelen, Sıcak parayla ve Ekonomik değerleri, fabrikaları, devlet mallarını Telekom’u vesaire satarak karşılamıştır. Ama yolun sonuna geldiğimizin farkına varmamız gerekiyor. Türkiye hep Ortodoks istikrar politikaları izledi  yani Para ve maliye politikalarını içeren ancak gelirler politikalarını içermeyen istikrar politikası,  oysaki Türkiye’nin ihtiyacı olan Heteredoks istikrar politikaları yani gelir politikalarını da içeren istikrar politikaları olmalıydı. Dünyanın hiçbir ülkesinde Döviz sabitken %12 faiz uygulanmamıştır. Amerika’da faizler %0.5 iken Türkiye’de 24 kat daha fazladır. Aynı şey Avrupa birliği ülkeleri ile kıyaslandığında göze çarpacaktır.    

Sonuç olarak ekonomik kaynaklar doğrudan yatırıma yönlenmediği sürece, Gerçek ithal ikameci politikalar uygulanmadığı sürece, ihracat ile ithalat arasındaki denge kurulmadığı sürece, beşeri sermayeye kısa ve orta vadeli hızlı yatırım yapılmadığı sürece, Turizm gelirleri artırılmadığı sürece sorunlarımızın daha da artacağı ortadır. Biz Muhalefet olarak bu hükümete uyarılarımızı söylemeye devam edeceğiz. Halkımızın da bu sarsıntılara kafayı kaldırıp bakması gerekir.” dedi

TELLALIĞI BIRAKIN TEDBİR ALIN

Uzun zamandır ülkemizde bulunan ekonomik sorunları aşmak için gerçekçi olmak gerekiyor. Sürekli Hükümeti uyarılmasına rağmen hiçbir zaman muhalefeti ya da bilenleri dikkate almadılar. Sorunlar giderek arttı sanal büyümeler, göz boyamadan ibaret rakamlar mevsimsel işsizlik açıklamaları ile moral bulma gibi sanal âlemde yalancı dünya yarattılar.

Bir kere  şunu kavrayacağız, Özel girişim ekonomisi kendi başına bırakıldığında istikrarlı değildir. Buda bazı dengesizliklere yol açar.

1.Para talebinin fonksiyonun istikrarsızlığı

2.  Faiz oranının doğal düzeyden farklılıkları

3.Parasal ücret oranın aşağıya doğru esnek olmaması

4. Tüketim ve yatırım harcamalarının faize fazla duyarlı olmaması.

Tabi ki zıt bir talep şoku olduğunda ortaya çıkacak sorunların başında ulusal çıktı miktarlarında büyük azalma olur.  Uzun süredir sıcak paranın akışına ve yönetimine bırakılan ulusal ekonomimiz çok büyük kayıplarla sırtımıza yük olarak geri dönmektedir.  Türkiye’de 2002 yılında başlayan sıcak para hareketleri  ülkemizden çok  büyük kaynakları alıp götürmüştür. Yani basit bir dille söylenmesi gerekirse, 2002 yılında  ülkemize döviz olarak gelen sıcak parayı (EURO)yabancılar 1800 TL den bozdurdular ve yüzde %30 faize yattılar, bir yıl bu nemayı alan yabancılar sonra Döviz bolluğu nedeni ile 1500 TL ye düşen Euro’yum tekrar satın aldılar bu esnada Euro tekrar yukarıya çıkma eğilimi gösterdi  1650 TL den tekrar bozdurup, tekrar faize girdiler maalesef bunu birkaç kez tekrarladılar ve çok büyük gelir elde ettiler, Ekonomide buna Arbitraj geliri denmektedir.  Peki Türkiye bu paralara ödenen faiz ve Döviz kurundan vurgunun karşılığını  nasıl karşıladı diye bir soruyu kendimize soracak olursak yanıtı aynen şu şekildedir; Ardından gelen, Sıcak parayla ve Ekonomik değerleri, fabrikaları, devlet mallarını Telekom’u vesaire satarak karşılamıştır. Ama yolun sonuna geldiğimizin farkına varmamız gerekiyor. Türkiye hep Ortodoks istikrar politikaları izledi  yani Para ve maliye politikalarını içeren ancak gelirler politikalarını içermeyen istikrar politikası,  oysaki Türkiye’nin ihtiyacı olan Heteredoks istikrar politikaları yani gelir politikalarını da içeren istikrar politikaları olmalıydı. Dünyanın hiçbir ülkesinde Döviz sabitken %12 faiz uygulanmamıştır. Amerika’da faizler %0.5 iken Türkiye’de 24 kat daha fazladır. Aynı şey Avrupa birliği ülkeleri ile kıyaslandığında göze çarpacaktır.    

Sonuç olarak ekonomik kaynaklar doğrudan yatırıma yönlenmediği sürece, Gerçek ithal ikameci politikalar uygulanmadığı sürece, ihracat ile ithalat arasındaki denge kurulmadığı sürece, beşeri sermayeye kısa ve orta vadeli hızlı yatırım yapılmadığı sürece, Turizm gelirleri artırılmadığı sürece

Sorunlarımızın daha da artacağı ortadır. Biz Muhalefet olarak bu hükümete uyarılarımızı söylemeye devam edeceğiz. Halkımızın da bu sarsıntılara kafayı kaldırıp bakması gerekir.

 

Editör: TE Bilişim