Türkistan sahasını boydan boya geçerek, Asya’nın bozkırlarından Anadolu sırtlarına kadar muhkem yurt arama derdiyle vuruşa vuruşa gelen, Kızılelma peşinde divane olan, nesline dünyanın gözbebeğini Anadolu’yu işaret eden Tuğrul ve Çağrı Bey’den

1071 Malazgirt Savaşına kadar 10 yıldan fazla zaman İlay-ı Kelimetullah sevdasıyla cihadı sürdüren ve Anadolu’yu Türk Yurdu ilan eden Sultan Alparslan’dan

Anadolu Türk varlığını korumak için çırpınan ve döneminde bıraktığı kültürel eserleri dahi korumayı başaramadığım Alâeddin Keykubat’tan

Söğüt’ten bütün cihana yayılacak Osmanlı Cihan Devletinin kurucusu, akıncı beyi Osman Gazi’den

Bursa’yı yurt eyleyen, Rumeli’ne geçerek Türk’e yeni fütuhat sahasının işaretini veren ve devleti adalet üzre temellendiren Orhan Gazi’den

Haçlı zihniyetine Osmanlı tokadını ilk tattıran ve ömrü savaş meydanlarında geçen, yiğit Başbuğ Sultan Murat Han’dan

Peygamber övgüsüne mazhar olmak adına gece-gündüz dertlenen, sevdası İstanbul için dehasını ortaya koyan ve İstanbul’a fatih olan, hoşgörü ve yaşatma duygusu ile herkesin gönlünde taht kuran, Devletin bekası için evlatlarından birinin diğerlerini yok etmesini göze alacak kadar Devlet Aşığı, Sultan Fatih’ten…

Kutsal toprakları himaye altına alabilmek için günlerce at sırtında savaşan, aylarca çöllerde yaşayan ve Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi uğruna 8 yılda devletin topraklarını 2 kat artıran, eşsiz kahraman Yavuz Sultan Selim Han’dan

Avrupa ortalarına kadar atını sürerek padişahlığı boyunca devletin kudretini en yücelere taşıyan, Batı’nın en güçlü komutanlarının, en büyük devlet adamlarının korkudan titrediği ve “Muhteşem” lakabıyla tarihe geçen, ortaya koyduğu kanun ve düzen ile devrinin çok üstünde bir devlet yapısı oluşturan Sultan Süleyman Han’dan, 

Yıkılmak üzere denilen Osmanlı Cihan Devletini, 40 yıl boyunca idare edebilmek için, bin çileyi göğüsleyen, onlarca suikast girişimden kurtulan… Devletin tüm dış borcunun silinmesi teklifi dâhil olmak üzere bütün baskı, tehdit ve ayak oyunlarına rağmen Yahudilere Filistin’den bir karış toprak vermeyen… Ermeni, Rum ve Yahudilerin entrikalarından devleti korumak için zalim ve baskıcı olarak anılmayı göze alan, bütün Avrupa’nın büyüklüğünü kabullendiği bir siyaset dâhisi Ulu Hakan Abdülhamit Han’dan

İşgal edilmiş Türk Yurdunu düşmandan temizlemek, Milli Devleti inşa edebilmek için İslam’ın son kalesi Anadolu’da, Milli Mücadeleyi başlatan ve sonunda hür ve bağımsız Türk Devletini kuran… İşgal altındaki tüm milletlere örnek teşkil eden bağımsızlık mücadelesi nedeniyle vahşi emperyalizmin hedefinde olan… Sağlığında kendisine zarar veremeyen sömürü düzenince, bugün hala daha hesaplaşma çabasıyla manevi şahsiyeti saldırıya uğrayan Gazi Mustafa Kemal’den

Özgürlük kisvesi, Demokrasi maskesiyle, Kızıl Bayraklı eylemlerinde, Allah’a ve vatana en galiz küfürle saldırıp, üniversiteleri örgüt merkezi, sokakları kurtarılmış bölgelere çevirmek isteyen Bolşevik beslemesi militaristlerce bir avuç vatan evladıyla karşı koyan, Anadan, Yardan, Serden geçen bir nesil yetiştiren, dört bine yakın evladının şahadet haberi, işkence ve zulümlere rağmen Türk Birliği Davasından taviz vermeden Rahmet-i Rahman’a yürüyen Başbuğ Türkeş’ten

Binyıldan fazla zamandır Cennet Vatan Anadolu’da, Devlet-i Ebed Müddet diyerek, Türklük gururu ve İslam Ahlakı ile var olma mücadelesinde şahadet şerbeti içen cümle şehitlerimizden

Yüksek iman ve karakterle besleyerek oluşturdukları Türk Töresini, Türk Milletinin üstün haslet ve özelliklerini geliştiremediğimiz gibi yozlaştırdığımız için; 

Kan dökerek aldıkları, korudukları ve bize emanet ettikleri kutsal vatan topraklarını hak ettiğince koruyamadığımız ve açtıkları şahadet yolunda aşk ve şevkle yürüyemediğimiz için; 

Manevi şahsiyetlerine hainlerin yaptığı alçakça saldırıları engelleyemediğimiz ve haksızlık karşısında şeytanlaştığımız için;

ÖZÜR DİLİYORUM.

Tanrı Türk’e Yar Olsun…
Selam ile,

Alperen BURAK
[email protected]


Editör: TE Bilişim