Özerklik tartışmalarını sert bir dille kınayan Eğitim ve Bilim İş Görenleri Sendikası Niğde İl Temsilcisi Timur Özkan bir basın açıklaması yaptı.
 
Özkan açıklamasında şu görüşlere yer verdi.
 
 
 
Ülkemizde, bölgemizde ve dünyada yaşanan son gelişmeler, hem biz Eğitim ve Bilim emekçilerini, hem de tüm ulusumuzu tedirgin etmektedir. Demokratik açılım adı altında son süreçte; ülkemizde, ulus/millet, halk, ana dil, ana dilde eğitim hakkı (eğitimin etnik milliyetler temelinde örgütlenmesi), demokratik özerklik, eyalet sistemi ve başkanlık sistemi gibi konular tartışılmaktadır. Bu kavramlar tartışılıp gündemimizi işgal etmekle kalmamış Cumhuriyetimizin birlik ve bütünlüğünü,varlığını tehdit eder noktaya getirmiştir.
 
Türkiye’de ve dünyada, emperyalizmin ve küreselleşmecilerin! ısrarla Ulus Devletin sonunun geldiğini öne süren bir bakışı ve dayatması var. Ulus Devlet’e açılan savaş, demokrasi adı altında “azınlıklar, etnik kimlik, özelliklede din ve mezhepler” üzerinden yürütülüyor. Ulus Devletin zayıfladığı,modasının geçtiği ve çöktüğü dillendiriliyor. ; bu durum teknolojik gelişmenin ve ekonominin küreselleşmesinin bir sonucu olarak gösteriliyor.
 
Modernizmin eleştirisi, insanın yaşadığı topluma yabancılaşması, bireyin yalnızlığı, yeni iletişim tekniklerinin egemenliği ve yeniden organize edilen günlük yaşam, emperyalist projeler için felsefi bir temel haline getirilmek isteniyor. Tüm bu karmaşık yapıda fatura  Ulus Devlet’e kesiliyor ve devlet yapılanmalarının bu yeni koşullara uygun olarak yeniden düzenlenmesi gerektiği dayatılıyor. Bu yeniden düzenlemede iki konu öne çıkarılıyor; birincisi din ve mezhepler ikincisi ise etnik kimlik. Türkiye’nin talihsizliği işte burada karşımıza çıkıyor, kavramlardan birincisine sarılmış,bu alanı istismar eden bir siyasal iktidar ve ikincisine sarılmış bir terör örgütü!
 
Ulusumuzun bölünmeye karşı koyduğu direnci kırmak isteyen siyasal güçler, amaçlarının ayrı bir devlet kurmak değil, aynı devlet içinde aynı bayrak altında özerkliğin gerçekleşeceğini söyleyerek durumu masumlaştırmaya çalışmaktadırlar.  Etnik temelde bir özerklik isteklerini gizlemeye çalışmaktadırlar.Oysa yaşananlar çok açıktır. Unutulmamalıdır ki aynı süreç yanı başımızda Irak’ta yaşanmıştır. Önce bir hat çizilmiş, ABD emperyalizmi Irak’ın kuzeyine hiçbir gücü sokmamış, ardından özerklik ilan edilmiştir. Bugüne gelindiğinde ise Irak altı parçaya ayrılmıştır.
 
Eğitim-İş olarak;Demokrasi! maskesi ile dayatılan, ancak özünde gerici ve faşist dayatmalar olan etnik ve dinsel temelde yapılanma, özerklik ya da ayrılma taleplerine karşı “Türk Devriminin” ölümsüz önderi Atatürk ün yanında saf tutmaya devam edecektir.
 Unutulmamalıdır ki; Türkiye ATATÜRK’ün önderliğinde hem feodaliteye, hem de bununla bağ kuran emperyalizme karşı kurulmuş bir ulus devlettir. ATATÜRK’ün Millet tanımı etnik değil, yurttaşlık temelindedir: “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir.”
 
Yoksulluğun pençesinde kıvranan, eğitim olanaklarından uzak, kaderi ağanın, şeyhin insafına terk edilen bölge insanının içine düşürüldüğü bu çıkmazı yok edebilmek için tek bir adım dahi atmayanlar,bizim gündemimizde bu konular yok diyenler iyi niyetli olamazlar.
 
 
 
 
Sorunun bölgesel bir sorun olduğuna, bölge dışında, Kürt kökenli yurttaşımızın “devletle” sorunu olmadığına kuşku yok. Ulusun ayrılmaz bir bileşeni olan Kürt kökenli yurttaşımız, devletin gerçek sahibi olduğunu görmekte, yaşamakta ve bu kapsamda ülkenin bütün artı değerlerini diğer tüm yurttaşlarla eşit olanaklarla paylaşabilmektedir.
 
Eğitim İş olarak yaşananlar ne ölçüde iç karartıcı olursa olsun, geçmişi acılarla örülü ulusumuzun kendisine kurulan pusuyu etkisiz hale getireceğine inanıyor, bunu biliyoruz. Ulusumuz bu oyunu mutlak biçimde bozacak, Anadolu coğrafyasında yarattığı bin yıllık kardeşliği, birkaç yıllık ihanet senaryolarına kurban etmeyecektir.
 
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
 
Editör: TE Bilişim