Türk halkı bu seçim döneminde hiç alışık olmadığı şeylerle karşılaştı. Önce Deniz BAYKAL’ ın şahsına yönelik bir kaset eylemi gerçekleştirildi. Deniz BAYKAL’ ın şahsına diyorum zira burada amacın CHP olmadığı CHP’ nin yönetim yapısı olduğu kısa sürede Kemal Kılıçtaroğlu’ nun taktimiyle ortaya çıkmıştır.
 
Ancak MHP yöneticilerine yapılan eylem parti siyasetinin değişmesine yönelik bir hareket olmamıştır. Amaç Sayın Devlet BAHÇELİ’ nin istifasından çok seçime çok az bir süre kala MHP’ de kargaşa ortamı yaratmak, halkın gözünde küçük düşürmek ve böylelikle en azından MHP’ yi Meclise sokmamaktır.
 
MHP’ nin siyasi kimliğini yok etmeye yönelik bu eylemin sahiplerinin ülkücü olduğu izlenimi verilmeye çalışılmıştır. Ülkücüler rahatsızlıklarını dile getiriyorlar MHP siyasetine isyan ediliyorlar mesajı verilmek istenmiştir.
 
İnsanların mahremiyetleri sansürsüz verilmiştir.
 
Ancak ifade edildiği şekliyle burada amaç MHP’ siz bir siyasette planlanan hedef için daha kolay yol alınacağının düşünülmesidir. Ortaya konan usül bunu çok belli etmiştir.
 
Sayın KILIÇTAROĞLU’ nun Hakkari’ de yaptığı konuşmayla özerklik, ana dilde eğitim gibi konularda neler söylediğini tüm Türkiye görmüştür. Sayın Kılıçtaroğlu bunları göz boyamak, o bölgeden oy toplamak için söylemiş olsa bile siyasetin silahlı etnik bölücülük karşısında hangi noktada olduğunun görünmesi açısından oldukça üzücüdür.
 
Bu tür söylemlerin alkışçılarının olacağı muhakkaktır.
 
AKP’ de bölgede yumuşak söylemlerle yer edinebilmiştir. Habur sınır kapısında yaşanan olaylar bunun en açık göstergesidir. Bu gün AKP mitinginde kepenkler kapatılmaktadır. İbrenin ne zaman nasıl döneceği bölgeye yapılan hizmetlere ya da tesadüflere bağlı olmadığı anlaşılmıştır.
 
Bölücünün ucu açık taleplerinin sonunun olmayacağı yaptıkları işin tabiatı gereğidir.
 
Terör ve sivil ya da eli silahlı teröristlerin bölgedeki etkinliği kırılmadan bölge halkının da ülkenin de rahat bir soluk alamayacağı bilinmelidir. “Akan kan dursun, anneler ağlamasın” şeklindeki süslü ve barışçı gibi görünen lakırtıyla teröre değil devlete silah bıraktırma baskıları yapılır hale gelmiştir. Dolayısıyla milletimiz arasına nifak da sokulmuştur. Bu durumun çok daha tehlikeli boyutlara gelmeden devletin otoritesini hissettirmesi geleceğimiz açısından hayati öneme haizdir.
 
Özerklik ve ana dilde eğitim vb. taleplere en sert şekilde karşı çıkan parti ise MHP’ dir. Bu manada MHP’ nin sesinin soluğunun kesilmesi bölgede amaçları olan güçler için önemli bir husustur. MHP’ nin Meclis dışına bırakılması sadece Türkiye’yi değil tüm Ortadoğu politikalarını etkileyecek bir konudur. Kasetlerin internete sürüldüğü yerin ABD olması şaşırtmamalıdır.
 
Bölgede milli devlet anlayışını benimseyen sadece Türkiye kalmıştır. Batıya göre Türkiye’nin milli devlet anlayışının aşılması hatta ileri derecede Türklerin Anadolu’dan bile atılması gerekmektedir. MHP’ ye yönelik hareket bunun göstergelerinden sadece biridir ancak en önemlisidir.
 
Gün gelip diğer siyasi partilere ve mensuplarına ne şantajlar yapılacağını hiç birimiz bilmiyoruz.
 
Öyle ya çok kritik görevlerdeki bürokratların hatta bakanların önüne birilerinin şantaj kasetleri koymayacağını kim garanti edebilir?
 
Hal böyle olunca hiçbir siyasi partinin bu durumdan nemalanmaya kalkmaması, bu suçlara en azından yataklık edenlerin bir önce bulunması gerekmektedir. Kimlerin kimlerle işbirliği içerisinde olduğu ortaya çıkarılmalı cezaları verilmelidir.
 
MHP’ nin Türkiye Büyük Millet Meclisinde güçlü olması Türkiye’nin Ortadoğu’daki önemi açısından son derece önemlidir. MHP’ nin siyasette güçlü olması terörle kararlı ve müzakeresiz mücadelede son derece önemlidir. MHP’ nin mecliste bulunması Türkiye’nin bağımsızlığını ve bütünlüğünü isteyen herkese güven verecektir.
 
MHP’ nin siyasetteki gücü bazılarının ordu silah bıraksın, İmralı katili serbest kalsın, federasyon özerklik gibi söylemlerini yerlerde sürükleyecek kadar önemlidir.
 
Bu anlamda halk duyarlı davranmış ve tezgahın farkına varmıştır. Bu duyarlılık ise her şeyden önemlidir.

27/05/2011