MHP İl Başkanı Ali Güngör ; 7 Haziran seçimlerinde halktan istediğini alamayan AKP; 13 yıllık iktidarları ile ülkede kaosun, keşmekeşliğin, bölünmenin, yolsuzluğun, hırsızlığın meşrulaştırıldığı, sözde çözüm süreci adı altında bebek katili Apo’nun her emrinin yerine getirildiği bir zeminin tek müsebbibidir. Türk milletinin aklı ile alay etmeyin. Gelin iktidarınız döneminden birkaç başlığı birlikte hatırlayalım: Oslo görüşmelerinden önce “PKK ile görüşen şerefsizdir” deyip görüşmeler ortaya çıkınca devletin görüşebileceğini söyleyen kimdi?
Açılım Koordinatörü İçişleri Bakanı Beşir Atalay 20 Ekim 2009 günü yaptığı açıklamada, Öcalan’ın talimatıyla Irak’ın kuzeyinden Türkiye’ye gelen grupla ilgili olarak, “eve dönüş, demokratik açılım sürecinin bir safhası, planın bir parçası demedi mi?
2006 yılından beri PKK’nın Avrupa sorumlusu Sabri Ok ile görüşülmedi mi? Apo’nun “AKP benim söylediklerimi alıp uyguluyor, dediği ortaya çıkmadı mı?
Referandum öncesinde, PKK lideri Murat Karayılan’ın “devletle anlaştıklarını” ilan etmesi; ardından BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın “Taleplerimize cevap verilmesi durumunda elbette ki biz yeni anayasayı destekleriz” sözleri ile Demokratik Toplum Kongresi DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk’ün “Hükümet ciddi adımlar atar, hamle yaparsa her şey değişebilir” sözleri, pazarlığınızı gün yüzüne çıkarmamış mıydı? Eşzamanlı olarak Abdullah Öcalan’ın “boykot yerine, seçmeni serbest bırakma” çağrısı pazarlığı iyice netleştirmedi mi?
Yine hatırlayalım:
Diyarbakır’da Barzani ile kol kola girip “Kürdistan” diye haykıran kimdi?
Hac seferi düzenlercesine İmralı’ya seferler düzenletenler, Peşmerge kuvvetlerini törenle topraklarımızdan uğurlayanlar, Habur rezaletine müsaade edip teröristin ayağına savcı götürenler kimdi?
Kobani’ye selam yollayanlar, Kürdistan demekten korkmamak gerektiğini söyleyenler, birkaç Mehmet için operasyon mu olur diyenler kimlerdi?
Peki :
“2 Haziran 2011: Kürt sorunu vardır.
19 Eylül 2011: PKK ile biz değil, devlet görüştü, görüşecek.
27 Eylül 2012: PKK ile görüşme talimatını bizzat ben verdim.
18 Ekim 2012: PKK ile görüşülmesini ben istedim sıkıntısı olan bana söylesin.
16 Kasım 2013: Dağdakilerin indiğini, cezaevlerinin boşaldığı Türkiye’yi göreceğiz.
2 Mart 2015: İmralı üstüne düşeni yaptı, Dolmabahçe bunun en açık ve bariz bir örneği.”
…
Sıraladıkça artan arttıkça mide bulandıran bu sözlerin sahibi kimler?
Şimdi;
Sayın AKP Niğde il başkanı milliyetçileri diline dolamadan önce bir abdest tazelesin, gidip iki rekat tövbe namazı kılsın ve kendi cemazi-el evvellerini bir araştırsın.
Ayrıca hükümet kurma konusundaki iki yüzlülüklerini de bir zahmet iyi araştırsın. Tam 32 gün boyunca CHP’yi oyalayan ve koalisyon teklifi bile yapmayan kim acaba?
Milliyetçi Hareket Partisi’ne geldiklerinde de çeşitli ayak oyunlarına girmeye çalışan ancak sayın genel başkanımızın bütün Türk milletinin teminatı niteliğindeki dört maddesini görmezden gelerek; iradesini kullanamayıp sarayın direktiflerini aktaran kim acaba?
Dört maddemizin kabul görmesi halinde koalisyon için elimizi değil gövdemizi ortaya koyacağımızı belirtmemize rağmen Dolmabahçe’de poz verip PKK’nın on maddesini kabul ederken bizim, milletimizin ikbali adına istediğimiz dört madde neden kabul edilmedi acaba?
Acaba bizim şartlarımızdan hangisi AKP genel başkanını ve AKPlileri tedirgin etti?
Anayasanın ilk dört maddesi mi?
Çözülme ve ihanet sürecinin ortadan kaldırılması mı?
Cumhurbaşkanının anayasal sınırlara çekilmesini istememiz mi?
Yoksa 17/25 Aralık yolsuzluk, hırsızlık dosyası mı?
Evet! Son hızla çöküşe geçen AKP, daha önce ayakları altına aldıkları milliyetçiliğe sarılmış ve iki yüzlü bir ahlaksız siyaset ile saf, temiz milliyetçi oylara gözünü dikmiştir.
Boşuna uğraşmayın. İpliğiniz pazara çıktı. Artık size güle güle. Bu milletin kanını emdiğiniz yeter”dedi.
