Memur-Sen'e bağlı Diyanet Sen  Niğde Şubesi, Doğu Türkistan'daki Çin zulmünü Niğde Hükümet Meydanında basın açıklaması yaparak protesto etti. 

Diyanet Sen Niğde Şubesi tarafından Niğde Hükümet Meydanında Doğu Türkistan'da Uygur Türklerine karşı yapılan Çin Zülmü ve LBGT isimli grubun yaptığı eylemlerle ilgili basın açıklaması yaptı. 

Memur-Sen üyelerinin katıldığı protesto eyleminde, Diyanet Sen Niğde Şubesi Başkanı Murat Dündar basın açıklamasını okudu. Dündar; "Doğu Türkistan'daki Çin zulmüne "DUR" demek, zulmü kınamak, “BOYKOT” çağrısı yapmak ve son günlerde LGBT diyerek adını yumuşatan cinsel sapkınların dini değerlerimizi alaya almalarını kınamak için buradayız.

Önce şunu belirtmeliyim ki; Müslüman Uygur Türkleri, toprakları ve vatanları Doğu Türkistan’daki şanlı direnişlerini 257 yıldan beri büyük bir cesaret, kahramanlık örnekleri ile dolu ve başarı ile sürdürmekte. Müslüman Uygur Türkleri bu kutsal mücadelesini Doğu Türkistan Hür ve Bağımsız olana ve bu topraklarda İlahikelimetullah cari olana kadar sürdürmeye azimli ve kararlıdır. Selam olsun Uygurlu kardeşlerimize, selam olsun şanlı direnişe, lanet olsun faşist Çin’e…

15 gündür Çinli faşist askerler bölgeyi tamamen kuşatma altına aldı. Yüreğimiz yaralı. Gönül rahatlığıyla iftar edemiyoruz. Türkistan’da Oruç tutmak ta yasak…
Başörtülü kadınlar taciz ediliyor, keyfi bir şekilde gözaltına alınıyor..
Kur’an eğitimi engelleniyor, 500 bin civarında çocuk zorla ideolojik eğitimlere tabi tutuluyor…
Çin hükümeti, farklı Türkçe lehçelerinde konuşan yerli halkı Çinceyi kullanmaya zorlayarak asimilasyon politikaları uyguluyor.

Mal varlıklarına keyfi bir şekilde el konuluyor, seyahat özgürlükleri kısıtlanıyor.
Türkistanlı kadınlar, “plan dışında” hamile kaldıklarında hamileliklerinin son günleri dahi olsa mecburi kürtaja tabi tutuluyor. Nüfus planlaması dışında olan çocukların gizli olarak dünyaya getirilmesi hâlinde ise aileler çok yüksek maddi cezalara maruz kalıyor, doğum yapan kadın veya eşi memur ise bu kişinin görevine son veriliyor.
Bu hukuksuzluklara, zulümlere, yasaklara ve baskılara itiraz edenler evlerinden alınıyor, demokratik eylem hakkını kullananlar sokak ortasında öldürülüyor.

KAHROLSUN FAŞİT ÇİN

İşkenceler ve idamlar ise aralıksız sürüyor.
Halka önder olabilecek kapasitedeki bazı Âlimler de zehirlenerek öldürülüyor.
Kapalı devre zulümler devam ederken dünyanın sessizliğinden cesaret alan Çin her güne yeni bir katliam ile başlıyor. 15 günde Çin’in resmi verilerine göre onlarca, insan hakları kuruluşlarına göre yüzlerce Müslüman yaşamını yitirdi, binlercesi cezaevine konuldu. Kahrolsun faşist Çin, kahrolsun bu zulme gözlerini kapatanlar.
Yardım kuruluşlarının dahi bölgeye girmesi engellenmekte, bölgeden sağlıklı haber alınamamaktadır. Bölgenin dünya ile bağının kesilerek bu şekilde karantinaya alınması, durumun vahametiyle ilgili endişelerimizi arttırmaktadır.
Çin, Doğu Türkistan’da olup bitenleri, gerçek haber ve bilgilerin üstünü zorla örttürmektedir. Kendi güdümündeki medya’yı müthiş derecede dizginleyerek kör ve sağır duruma getirmektedir. Gerçekleri kontrol ederek ustaca ve sinsice gizlemektedir. Çin’in bu sahtekârlığı bütün dünyaca bilinmektedir.
Çin hükümetinin soykırıma dönüşen uygulamaları, her yıl yüzlerce Müslüman’ın hayatını kaybetmesiyle son buluyor.. Dünya bu soykırıma, bu insanlık zulmüne, bu alçaklığa ve vahşete seyirci kalarak, ortak oluyor. Lanet olsun böyle faşizme, lanet olsun Çin zulmüne.. Adaletsizlik, hukuksuzluk bunların kanına işlemiş. Yaşanan zulümler karşısında uluslararası kamuoyu her zamanki gibi üç maymunu oynuyor. Yere batsın adaletsiz dünya, kahrolsun emperyalizm, kahrolsun vicdansız faşist Çin…
Doğu Türkistan söz konusu olunca vicdanını duvara asanları kınıyoruz. Tüm dünya sussa da biz susmayacağız! Yeryüzünde tek başımıza bile kalsak mazlumun ve mağdurun yanında yer almaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Onların haklarını savunmaktan katiyen geri durmayacağız. Büyük Memur-Sen ailesi olarak biz var oldukça Doğu Türkistan zulmünü, Gazze katliamlarını, Suriye vahşetini, Mısır ve Arakan’da yaşanan hukuksuzlukları gözlerine sokmaya devam edeceğiz. Gözlerinizi kapayarak vicdanlarınızın sizi rahat bırakmasına asla müsaade etmeyeceğiz.
Buradan faşist Çin’e sesleniyoruz; Doğu Türkistan’a baskı uygulamaktan, vicdanları yaralamaktan, insan haklarını çiğnemekten, din ve vicdan hürriyetini gasp etmekten bir an önce vazgeç… Yeter artık. Uyarıyoruz! Akıttığınız kanda boğulacaksınız Hiç bir zulüm ebedi değildir. Aklınızı başınıza alın.

BOYKOT ÇAĞRISI YAPIYORUZ


Bu zulme “DUR” demek için tüm vicdan sahiplerini ayağa kalkmaya, Çin zulmü son bulana kadar bir daha oturmamaya davet ediyoruz. Bugün Çeçenistan’ın Ruslardan gördüğü zulmü, Doğu Türkistanlılar Çinlilerden görmektedir. Dünya ise bu zulme göz yummaktadır. Doğu Türkistan meselesi sadece Uygurların bir sorunu olarak görülmemeli ve vicdan sahibi insanlar bu meseleyi sahiplenmelidir…
Doğu Türkistan’da ki vahşet, alçaklık ve soykırımı protesto etmek için “BOYKOT” çağrısı yapıyoruz. Çin, Doğu Türkistanlılara esir muamelesi yapmakta ve onlara türlü zulümleri reva görmektedir. Faşist Çin hükümeti, Doğu Türkistan’da Uygur nüfusunu azaltarak bölgeyi Çinlileştirmektir. Susacak mıyız?
Haydi, ilk önce “Boykot” ile başlayalım. Çin mallarına yönelik kapsamlı bir boykotla, yaşananların hesabını sormaya başlayalım. “Çin malına hayır” diyerek, tepkimizi gösterelim, Doğu Türkistan'daki soydaşlarımıza Faşist Çin zulmünü protesto için ve boykot için harekete geçelim.

HERKES HADDİNİ BİLSİN

İstanbul Taksim'de geçen hafta "Trans onur yürüyüşü" gerçekleştiren eşcinseller içinde bulunduğumuz Ramazan ayı ile ilgili hakaret içerikli pankart açtı. "Şaban'la Recep'in aşkına Ramazan engel olamaz" pankartı açan eşcinseller, İslam inancına aykırı bir şekilde Müslümanlara hakaret etmişlerdir.
Eşcinsellerin kutsal aylara yönelik bu saygısızlığını ve onursuzca davranışlarını kınıyoruz. Bu yürüyüşü Ramazan ayında tertiplemeleri Müslümanların değerlerine hakaret içeren pankartların açılması saygısızlıktır. Birilerinin provokatörlük yaparak halkı kışkırtmaya yönelik girişimlerdir.


Şunu herkes bilsin ve “ kafa”larına iyice soksunlar;
“Sapıklık ve ahlâksızlıkların bu ülkede normalleştirilmesine ve cinsel sapıklıkların meşrulaştırılmasına asla izin vermeyeceğiz!” Hiç kimse; bize, “sapıkça bir yaşam tarzı” dayatamaz ve bu yaşam tarzına destek olmamızı bekleyemez! Herkes haddini bilsin!  Onurlu yürüyüş mü dediniz? Mekke’den Medine’ye yürüyüşün adıdır, kirletmeyin. Onurlu yürüyüş, Mavi Marmara güvertesinde şehidini kucağına alan babanın yürüyüşüdür kirletmeyin. Onurlu yürüyüş, Esma’nın şehadet yolculuğundadır kirletmeyin" dedi. 

Basın açıklamasının ardından kalabalık olaysız şekilde dağıldı. 



Editör: TE Bilişim