Timur Özkan Açıklamasında : Bu Tranvayın gittiği yer demokrasiye değil, Ortadoğu bataklığıdır”dedi.

Timur Özkan açıklamasında şu görüşlere yer verdi ;

Laik demokratik ve üniter Cumhuriyetimizin yapısını değiştirmeye yönelik bölücü, gerici  ittifakın yeni bir ürünü olan sözde demokratikleşme paketi bizzat Başbakan tarafından açıklanmış bulunmaktadır.

 AKP bu sözde demokratikleşme paketiyle, ülke kaynaklarını emperyalizme peşkeş çekerek halkı yoksullaştırmasına, iktidar olmanın diyetini ödemek için bölgede kan ve gözyaşının taşeronluğunu üstlenmesine karşı halkın demokratik direnme hakkını ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Bu paketten emperyalizm ile içerdeki etnik ve dinsel temelli taşeronlarının ittifakı çıkmıştır.

 Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünde, örgütlenme özgürlüğünden düşünce özgürlüğüne, özel yaşamın gizliliğinden işçi haklarına birçok sorun varken ve ülke adeta açık bir cezaevine çevrilmişken, demokratik ve meşru protesto haklarını kullananlar bizzat kolluk kuvvetlerince yaralanıp öldürülürken bu pakete demokratikleşme paketi demek ya safdilliğin ya da işbirlikçiliğin göstergesidir. Bu paket ulus ve sınıf kimliğini ortadan kaldırıp ülkeyi ve toplumu küresel politikalar doğrultusunda etnik-dinsel temelde parçalayıp emperyalizme dikensiz gül bahçesi bırakma paketidir.

 Ulusal değerlerle kavgalı olduğunu her uygulamasında ortaya koyan AKP, bu sefer de demokratikleşme adı altında ilkokullarda okutulan Andımız’ı hedefine almıştır. Ümmet toplumundan millet olmaya geçişin sembolü olan Andımız’a karşı özellikle son yıllarda gerici ve bölücü yapıların eş zamanlı kampanya başlatmalarına AKP bu paket ile karşılık vermiştir. Japonya’dan ABD’ye kadar birçok ülkede ulus bilincini güçlendirmek amacıyla kullanılan öğrenci andının ülkemizde ırkçılık olarak tanımlanması gerçeklikten yoksundur. Nitekim Danıştay 8. Dairesi de K:2011/982 sayılı kararında, Andımızda yer alan Türk kelimesinin bir ırkı değil, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan tüm vatandaşların ortak adı olduğunu vurgulamış ve Andımızın kaldırılmasına yönelik açılan davayı reddetmiştir.

 AKP’nin sürekli istismar ettiği ve varlık nedenlerinden biri olan türbanı kıyafet özgürlüğü adı altında kamuda serbest bırakması ise toplumun diğer kesimlerini baskılandırmaya, ötekileştirmeye ve özgürlükleri yok etmeye yönelik bir operasyonudur. Dinin, siyasetten ticarete hayatın her alanında kullanılmasından en masum ifadesi ile “imtina etmeyen” ve bu anlamda sabıkalı bir iktidar partisinin yerel seçimler öncesi bu rüzgârdan yararlanmak istemesi konuyu yeniden tartışmaya açması aslında ülke insanının gözünden kaçırılmak istenen ekonomik ve sosyal sorunların, yolsuzlukların,  ideolojik kadrolaşmanın, kamu kurumlarına ve kuruluşlarına sızmaya çalışan şer odaklarının faaliyetlerinin, bölücü terörün kıydığı canların gizlenmesi operasyonudur.

 Anayasamızın Eğitim Öğretim hakkını düzenleyen 42. maddesindeki “Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.” hükmüne rağmen özel okullarla da sınırlı olsa farklı dil ve lehçelerde eğitime izin verilmesi açıkça Anayasa’yı ihlal suçudur ve eğitim birliğinede aykırıdır. Bu uygulama Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlık tapusu olan Lozan’ı delme ve 93 yıl öncesi emperyalistlerin hayallerini kurduğu Sevr’i yeniden canlandırma girişimidir.Ana dille eğitim yıllardan beri bölücü çevrelerin en önemli taleplerinin başında gelmiştir.Farklı dillerde eğittiğiniz bir toplumu farklı kamplara bölersiniz ki bu millet olma özelliğimizi büyük ölçüde zedeler,birbirinden ayrıştırılan toplumu bir arada yaşayamaz hale getirir.Zaten ana dille eğitim dayatmalarının öne sürülenin aksine  hiçbir bilimsel ve sosyolojik tabanı yoktur.İnsanların ana dillerini öğrenme talepleri ile ana dilde eğitim talepleri birbirinden çok farklı şeylerdir ve kasıtlı olarak aynı şeymiş gibi sunulmaya çalışılmaktadır.

 Ülkemizde yüzlerce gazeteci ve yazarımız, parasız eğitim istedikleri için bine yakın öğrencimiz cezaevlerinde yatarken Başbakan’ın “Klavye özgürlüğü” adı altında X,W ve Q harflerinin kullanımının serbest bırakılmasını düşünce ve yazma özgürlüğü diye lanse etmesinin de hiçbir inandırıcılığı yoktur.

 Başbakan’ın açıkladığı bu paket demokratikleşme paketinden ziyade, ülkenin gericileştirilerek ileri faşizmin adım adım örülmesini amaçlayan bir pakettir. Yurtseverlerin, demokratların, aydınların kısacası bağımsızlıktan ve özgürlükten yana olan tüm toplum kesimlerinin görevi,  tranvay demokrasisine karşı durarak, gerçek demokrasi taleplerini dile getirmesi  ve bu talepleri yaşama geçirmektir.


Editör: TE Bilişim