Çeşitli etkinlik ve ziyaretler için Niğde Baro Başkanlığının daveti üzerine Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof.Dr. Metin Feyzioğlu Niğde’ye gelmişti. Gittiği yerler, katıldığı toplantılar ve konuşması ile gündem oluşturan Sayın Feyzioğlu ile Selim Gökel Niğde Grand Hotel’de bir söyleşi gerçekleştirdi.

Dün CHP’den adaylık konusunu yayınlamış ve büyük yankı uyandırmıştı. Bu söyleşimiz Türkiye’nin internet haberciliğinde en büyük sitelerinden olan Odatv.com’da da yayınlanmıştı. (Burada Tıklayın)

TBB Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ile söyleşimizin ikinci bölümünde Terör konusunu sorduk. Feyzioğlu, terör konusunda ilginç tespitler  ve sert çıkışlarda bulundu.

 

***



 Borhaber.net’ Yöneticisi Selim Gökel, TBB Başkanı Av. Prof. Dr. Metin  Feyzioğlu ile Niğde’de  Terör konusunu konuştu

TBB’nin de katıldığı “Teröre Hayır Kardeşliğe Evet” yürüyüşleri yapıldı. Bu yürüyüş amacına ulaştı mı? Bütün toplum kesimlerinin katılımı ile daha farklı şekilde yapılabilir miydi?

İlk bu ana fikirli yürüyüşü biz 5 Eylül’de Anıtkabir’de aslanlı yolda yaptık. Oraya 15 binin üzerinde vatandaş katıldı.  Sendikalarla, siyasi partilerle, derneklerle kurumsal bir iş birliği yapmaksızın yani otobüsler kaldırmadan, şubelere talimat vermeden, sadece ilanla yaptık. Birkaç bin meslektaşımız katıldı ve büyük çoğunluğunu halkımız  oluşturdu. Çağrımız üzerine Türkiye’nin bir çok yerinden kalkıp geldiler bundan da gurur duydum. İlk hareketi, vakur duruşu Türkiye Barolar Birliği yaptı.

 

PKK’NIN ASIL AMACI KÜRTLERE DİĞER VATANDAŞLARIN SALDIRMASI

Sonra TOBB Başkanı Sayın  Rifat Hisarcıklıoğlu geçen hafta Pazar günü  aradı ve böyle bir girişime ne dersin dedi. Bende kişisel olarak varım ama yönetimime de danışayım size döneriz dedim. Zaman dar, bayram geliyor ve bir şeyler yapmak lazım. Bir taraftan da O günlerde teröre  tepki vereceğiz diyen bazı gruplar, anlamsız, akıl dışı şekilde PKK’nın ekmeğine yağ süren linç hareketlerine giriştiler. Düşünebiliyor musunuz? Terör örgütü bölücü örgüt zaten yapılmasını istediği iş, Kürtlere diğer vatandaşların saldırması, çünkü o zaman diyecek ki, “sizin bu toplumda birlik içinde yeriniz yok, siz bizim kanatlarımız altında güvencedesiniz, sizi bu toplum kendinden saymıyor” diyecek. Bu prokovakatif hareketlerini yapanlar, bu linç girişimlerini yapanlar kendilerini nasıl böyle  güzel isimlerle, havalı, milliyetçi, kutsallık izafe eden isimlerle anarlarsa ansınlar açık söyleyeyim PKK’nın akılsız ve bilinçsiz işbirlikçileridir. Çünkü o işe yaramıştır.

“TERÖRE HAYIR KARDEŞLİĞE EVET”

Münferitti o kadar organize değildi.

Çok münferitte olmadı, ama organize olduğunu da düşünmüyorum ama çeşitli yerlerde patladı. İşte bir an önce ilkeli dik duruşlu vakur, herkesi kucaklayan, siyasi partilerin üstünde bir harekete ihtiyaç vardı. Sayın Hisarcıklıoğlu çağırdı, gittim. 13-14 meslek örgütü, konfederasyon başkanı vardı. Konuştuk, bir slogan belirledik. Bu slogan bizim 5 Eylül’deki sloganımıza benzer bir slogandı. Herkes bir katkıda bulundu. Neydi bu slogan “ Teröre Hayır, Kardeşliğe Evet” ne demek bu. PKK Kürtlerin temsilcisi değildir, PKK’nın Kürtlere bugüne kadar gram yararı olmamıştır, sadece zararı olmuştur. Devlet oraya sağlık hizmeti götürmeye çalışıyor, güvenlik hizmeti götürmeye çalışıyor, köprü, havaalanı, baraj, altyapı,  yol hizmeti götürmeye çalışıyor...  PKK bu hizmetleri götürenleri vurdukça, katlettikçe, iş makinelerini yaktıkça Kürtlerin refahı artmıyor, eğitimi artmıyor. Hayat kaliteleri yükselmiyor. Yani PKK olmasa Güneydoğu’da yaşayan insanlarımıza çok daha kaliteli hizmet gidecekti. “Teröre Hayır” dan kast ettiğimiz buydu. İkincisi ise “Kardeşliğe Evet” … bu şu demek. Adalet, hukukun üstünlüğü faydasında, hukukun herkese eşit olarak uygulanması, ayrımcılığa ve ayrıcalık taleplerine hayır yani “kardeşlik” bu kast ettik.

YÜRÜYÜŞTE TOPLUMUN YÜZDE 80’İNİN TEMSİLİ SAĞLANDI

Sorunuza geliyorum… Daha farklı yapılabilir miydi? Zaman kısıtlı, ilke kararları aldık. Türk Bayrağından başka hiçbir bayrak olmayacak. Tek slogan olacak ve hiçbir siyasi partinin ne karşısında ne yanında olacağız. Bu ilke ile irili ufaklı bir çok örgüte ulaştık. Herkes kendince ulaşabileceği örgüte ulaştı. Katılmak istemeyenler de oldu. Ama toplumun en az yüzde 80’ini temsil eden bir birliktelik sağlandı.

HDP’NİN, PKK’YA TERÖR ÖRGÜTÜSÜN, SİLAHI BIRAK, ÜLKE DIŞINA ÇIK  DEMESİ GEREKİYORDU

Önümüzdeki 1 Kasım Genel Seçimlerinde seçim güvenliği sağlanamaz ise seçimin sonucunu tartışmalı kılar mı?

 

Bölgeden farklı haberler geliyor. PKK’nın içinden bir grubun HDP’ye yönelik seçimi boykot et diye çağrılar geliyor.

PKK’ya hala yeterli mesafeyi koymayanlara seslenmek istiyorum. PKK’ya ağız dolusu terör örgütüsün!  ya silahını bırak, ya ülkenin dışına çık! Ensemizden düş demesi gerekir. Bunların…

HDP’NİN ÜZERİNDE PKK’NIN VESAYETİ SÖZ KONUSU

Bunların derken HDP’nin…

Ağırlıklı HDP. HDP’nin 80 milletvekilinin birden demesi gerekir. Bu tavrı benim koymam, sizin koymanız önemli ama hitap ettiği biz değiliz. Kazanmak istediği ben değilim, siz değilsiniz. Bizi kazanamayacağını çok iyi biliyor. Tabanı olduğunu iddia ettiği HDP bir gerçeği görmeli. “PKK HDP’nin tabanı değil, çünkü PKK Kürtleri temsil etmiyor” HDP demeli ki “ Ben siyasi parti olarak temsil ediyorum” Bu dirayeti, bu gücü gösterebilmeli ki. Siyaset PKK terör örgütünün üzerine çıkabilsin. Şu anda, HDP üzerinde  PKK’nın vesayeti söz konusu… Bu birincisi…

KAVANOZDA YAŞAYAN AYDINLAR KCK’NIN KURULUŞ BİLDİRGESİNİ OKUSUNLAR

İkincisi ise; Kavanozda yaşayan bir takım sözde aydınlar var bu memlekette, aydınlara bir sözüm yok. Sözde aydınlar, kavanozda yaşıyorlar ve romantikler. Bunlar hayal aleminde yaşıyorlar ve romantikler. Bu romantikler KCK’nın kuruluş belgesini, kongrelerinde alınan kararları falan okusalar. Hem aydınız diyorlar, hem okuma sıkıntıları var. Çünkü kerameti kendinden menkul bu zatı muhteremlerin. Her şeyi bilirler okumadan. KCK’nın bildirilerini okusalar. Görecekler ki amaçları farklı. Yani KCK,  PKK’yı da yöneten bir örgüt. PKK askeri kanadı. Amacı da Türkiye’yi bölmek…

TÜRKİYE’ BÖLÜNÜR MÜ?

 

Türkiye bölünür mü?

Şimdi Türkiye’yi bölmeye, ne KCK’nın, ne PKK’nın gücü yetebilir. Yetmez!.

Türkiye’yi bölmeye Türklerin gücü yeter. Türkiye’yi etnik çatışma böler. Türkiye’yi Kürt ile PKK’yı birbirinden ayırmaksızın bir tutup, bütün düşmanlığını kendine, kendinden olmayana,  benzemeyene yöneltenler böler. PKK’nın yapmak istediği bu ama gücü yetmez. PKK…  Kürtleri kalkışmaya teşvik etmek istiyor aslında. Kürtler üzerinden… Çok büyük tehlike bu etnik çatışmadır. O sebeple PKK ile mücadele hiç kuşkusuz silahla olacaktır. Ben kavanozda yaşamıyorum.

PEKEKE SİLAH BIRAKSIN, TESEKE DE SİLAH BIRASIN” DENİLİNCE CİNLERİM TEPEME ÇIKIYOR

Hele hele… “Pekeke de silah bıraksın ama Teseke de  silah bıraksın” dendiği zaman vallahi cinim tepeme çıkıyor. Sen kim oluyorsun da Türk Silahlı Kuvvetlerini terör örgütü ile aynı kefeye koyup herkes silah bıraksın diyorsun. Hayır efendim ısrar ediyorum, altını çiziyorum. Kim ne derse desin. Ben hayatını da faşistlere, baskıcılara karşı mücadeleye adamış bir kardeşiniz olarak söylüyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk Emniyet Güçleri silah bırakmaz. Çünkü silahlı güçtür. Devletin Silahlı gücü Egemenlik sembolüdür.

3 YIL BOYUNCA BÖLGE PKK’NIN İNSAFINA TERK EDİLDİ

Barış süreci denilen süreçte, “ya şöyle arkanızı dönü verin bir süre” diye talimatlar üzerine 3 yıl boyunca bölgeyi başı boş bırakıp o boşluğun PKK tarafından doldurulmasına yol açanlar. Bugün bölge deki bütün vatandaşlarımızı PKK’nın insafına terk etmiştir.

DEVLETİN MEŞRUİYETİNİ YİTİRMESİ, PKK’NIN MEŞRUİYET KAZANMASINA SEBEBİYET VERİR

 

MHP en son sanırım bu konularla alakalı  Meclis Araştırması istedi.

Daha önceki Meclis Araştırması teklifini de ret etmişti, şimdi istemiş olabilir izlemedim.

Önemli olan burada Devletin terörle, hukuk devleti ve demokrasi sınırlarını aşmaksızın mücadele etmesi. Bazıları küçük bakıp, mikro bakıp bir adım sonrasını görmeyip “ya terörle de böyle mücadele edilmez, o vuruyorsa bende vuracam” diyor ya. Ben vurma demiyorum ki… Sana silah sıkıyorsa sende sıkacaksın, bu değil konu.  Ama devletin meşruiyetini yitirmesi, PKK’nın meşruiyet kazanmasına sebebiyet verir. İşte bu çok tehlikelidir. Peki,  Devlet ne zaman meşruiyetini yitirir tabanda...

PKK, VAHŞİ, FAŞİST, TOTALİTER… AŞAĞILIK BİR ÖRGÜTTÜR

Cizre’de meşruiyetini yitirmiş miydi?

İşte güzel bir yere geldiniz. Askeri, Polisi ve Kamu görevlisi kendisine tanınmış olan güç kullanma yetkisini kötüye kullanarak, silah sıkmaması  gereken yerde sıkar. Güç kullanmaması gereken yerde kullanır. İşkenceye tevessül eder ve bin tane haksızlık yaparsa. Devletin meşruiyeti azalır, ama toplum boşluk kaldırmaz. PKK’nın meşruiyeti başlar.

Devletin PKK terör örgütüne karşı, en etkili silahı en ileri teknoloji, F16’ları yada tankları değildir. En etkili gücü meşruiyetidir. Çünkü PKK vahşi, faşist, totaliter, bir yönetici oligark kadronun emriyle adam öldüren ve yöneticilerini de uyuşturucudan zengin eden aşağılık bir örgüttür. Bu kadar net söylüyorum size. Böyle bir örgütün iddiası nedir? “Kürt halkını ben koruyorum” Devletin görevi nedir?  “Hiçbir ayrım yapmaksızın vatandaşımı ben koruyorum”   Dolayısı ile devlet ayrımcılık yaptığına, Kürt vatandaşlara farklı davrandığına dair en ufak bir algıya sebebiyet vermemelidir.

 

 İLGİLİ HABERLERİMİZ AŞAĞIDA

 

Editör: TE Bilişim