Haber: Selim GÖKEL

Niğde’nin yıllardır süren en büyük sorunu Akkaya Barajı Çevre Kirliliği için CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in girişimi  ve CHP’li milletvekillerinin imzası ile Meclis Araştırma Önergesi verildi.
 
Niğde’nin bu en önemli sorunu için verilen Meclis Araştırma Önergesi çok önemliydi. Mecliste grubu bulunan partiler bu konuda her biri 10’ar dakika konuştu. Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer sorunu net olarak anlattı. Önerge aleyhine ise Ak Parti Bursa Milletvekil Muhammet Müfit Aydın konuştu.
 
AK PARTİ OYLARI İLE ARAŞTIRMA ÖNERGESİ RED EDİLDİ
 
 
Ak Parti Grubu mecliste grubu bulunan partilerin aksine  Akkaya konusunda Meclis Araştırılması açılması talebi aleyhinde oy kullandı ve Araştırma Önergesi Ak Parti milletvekillerinin aleyhte oyları ile red edildi.  Meclis Araştırması açılması halinde Akkaya sorunu her yönüyle incelenecek, araştırılacak, tartışılacak ve çözüm konusunda büyük yol alınacaktı. Ancak bu gerçekleşmedi.   Akkaya konusunda çözüm olmayan Ankara, çözüme de engel oluyor. 

Niğde'de ise geçen hafta gördünüz... Akkaya konusunda sadece bir paragrafda Niğde Üniversitesini eleştirdik diye,  b.k kokusu içinde yaşayan  Niğde Üniversitesi yönetimi bütün gazetelere Borhaber.net'i aşağılayan, kınayan tam sayfa ilanlar verdi... (burada tıklayın)

Niğde  böyle... 

Ankara'da şöyle... 

.... 
 
AŞAĞIDA MECLİS TUTANAKLARINDAN ALDIĞIMIZ AKKAYA KONUSUNDA YAPILAN KONUŞMALAR YER ALIYOR. OKUYUN SAMİMİYETİ ANLAYIN…
  
 
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve arkadaşları tarafından Akkaya Barajı’nın tüm yönleriyle araştırılması amacıyla 16/6/2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan 613 sıra no.lu Meclis araştırma önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 14/7/2016 Perşembe günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
 
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde olmak üzere ilk konuşmacı Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer. (CHP sıralarından alkışlar)
 
Sayın Gürer, süreniz on dakika. Buyurun.
 
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, dün Niğde’nin Çiftlik ilçesi Bozköy kasabasında 170’inci şehidimiz Erol Öncel’i ebediyete uğurladık, rahmet diliyorum tüm şehitlerimize.
 
Değerli milletvekilleri, Niğde’yle ilgili yaptığım konuşmalarda bölgemizin sahipsizliğini sıkça dile getirdim. Buna bir örnek olacağı için geçtiğimiz günlerde, Ramazan ayının son döneminde Niğde ilinde yaşanan bir çevre felaketi vardı. Bu çevre felaketi, halkımız gece kalktığında kenti saran bir kokuyla karşılaştı. Kokunun ne olduğu yönünde resmî kuruluşlar arandı. Sonra, birkaç gün sonra olay ortaya çıktı. Kızılca Deresi’ne dökülen bir atığın çıkardığı zararlı atıklarla çevre olumsuz biçimde etkilendi ve 71 yurttaşımız hastanelere kaldırıldı. Bunun sonucunda da bölgede birkaç gün süren koku Akkaya Barajı’nın yeniden halkın gündemine bir kez daha gelmesine neden oldu.
 
Akkaya Barajı, Niğde’ye 1964 yılında tarım amaçlı sulama için yapılmıştı. Daha sonraki yıllarda Akkaya Barajı, ne yazık ki Niğde ile Bor arasında, üniversitenin yanında yer alan bir baraj olduğu için Niğde’nin atığının akmasıyla kirlenmeye başladı. Bu kirlilik sonucu barajdaki balıklar 2000’li yıllarda öldü. Bunun, çevreye olan etkisi görülmeye başlayınca Akkaya Platformu ve buna benzer bazı gönüllüler, durumu kamuoyunun dikkatine sunmaya başladılar. Ne yazık ki 2002 yılında Niğde Valiliğinin raporunda da yer alan ve ileride toplum için büyük sıkıntılar yaratacağı belirtilen bu barajda istenen temizlik bir türlü gerçekleşmedi. Son yıllarda o hâle geldi ki insanlar artık kokusundan duydukları rahatsızlıkla ilgililere, yetkililere ulaşmaya çalıştılar.
 
Bu arada, Niğde’ye gelen her bakanımız verdiği sözle de bu barajın temizleneceğini ifade etti. Öyle ki Erdoğan Bayraktar geldiğinde, Niğdelilere “Siz bu kokuyla nasıl yaşıyorsunuz? Hâlâ Ankara’ya niye yürümediniz?” diye soracağı kadar vahim bir durum vardı. Bu barajın Niğde Üniversitesinin yanında, Niğde ile Bor arasında, yerleşim alanlarının tümünü içine alan bir bölgede atık merkezi durumuna gelmesi, 100 bin insanın sağlığını direkt ilgilendiren ve gelecekte de telafisi olumsuz sonuçlara neden olacak bir durumdaydı. 2009’da, Veysel Bakanımız geldiğinde, bölgedeki durumu görüp buranın temizleneceği yönünde söz verdi. O günden bu yana gelen her bakanımız yaptığı her açıklamada Akkaya Barajı’na gidiyor, “Bu barajı biz temizleyeceğiz.” diyor. Çevre Müdürlüğünün yayınladığı duyurularda ise bu barajın temizlenebilmesi için yapılacak işin, barajın öncesinde, Niğde Belediyesinin arıtma tesisi dâhil, Bor’un, Niğde’nin, Fertek’in, Koyunlu’nun ve tamamen, bölgedeki atıkların Niğde’den, Bor’dan geçirilerek yapılacak büyük bir arıtmayla bu işin gerçekleşmesinin doğru olacağını belirtiyor. (CHP sıralarından alkışlar)
 
Bakanın açıklamaları ile Müdürlük açıklamaları arasındaki çelişkinin dışında, ben milletvekili seçildikten sonra bakanımıza yazdığım yazılarda durumun geldiği olumsuzluğu göz önüne serdim ve burayla ilgili ne yapacağını sorduğumda, Niğde Belediyesinin arıtmasının düzenli çalışmadığını, bu nedenle de bu kirliliğin devam ettiğini, bölgede yapılan projelere rağmen sonuç alınamadığını belirtti. Bu anlamda, bu durumun incelenmesi ve araştırılması gerekiyor. Kurumlar arasındaki uyumsuzluk, söylenen ve verilen sözlerin bugüne kadar yerine getirilmemesi bölge halkı için büyük bir tehlike oluşturuyor. Yaz aylarında Niğde’ye gittiğiniz zaman kokudan gezemiyorsunuz ama Bor ilçesi ve çevresi daha büyük bir risk altında. Bizim çocukluğumuzda bu barajın suyunda insanlar yüzebiliyordu, sebzemizi, meyvemizi, bahçemizi biz bu sularla suluyorduk. O anlamda geldiği durum vahim.
 
Bakınız, geçtiğimiz günlerde ben barajın son durumunu yerinde görmek için tekrar -bir kez daha- gittim. Gördüğüm manzara gerçekten düşündürücüydü. Buradan çıkan sular yani barajdan çıktıktan sonra Bor’a, ovaya akan sular köpürüyor, rengi yeşile çalan sulardan bölgeye akan sağlıksız suyun görüntüsü ortaya çıkıyordu. İşin düşündürücü tarafı, 2005 yılında bölgeye flamingo ve dikkuyruk kuşları gibi 217 çeşit kuş gelmeye başladı. Bu hayvanların yaşam alanı olan buranın Ramsar Sözleşmesi’ne alındığı ve buranın kurtarılacağı belirtiliyordu. Yine ben Bakanımıza sorduğum soruda buranın böyle bir kapsama alınıp alınmadığını öğrenmek istediğimde böyle bir kapsam içine de alınmadığı ortaya çıktı. Yani, burası kuş cenneti özelliğine sahip olmasına rağmen, bu bağlamda da bir çalışma yapılmamıştı.
 
Verilen sözlerin bugüne kadar gerçekleşmemiş olması, önerilen projelerin uygulamada sonuç vermemesi, projelerin belirtildiği hâlde neticeye gidilmemesi düşündürücü. Örneğin, Niğde Belediyesinin mevcut arıtma tesisi yirmi yıl önce Cumhuriyet Halk Partili belediye döneminde yapılmıştı. O zaman nüfusun varlığı 50 bin düzeyindeyken, bugün erdiği noktada arıtma tesisi yetersiz kalıyordu. Bununla ilgili 2012 yılında Hollanda’dan alınan bir hibeyle buranın kapasitesinin geliştirilerek atık suyun istenen verimlilikte doğru alana sevk edilecek biçimde işlem yapıldığı belirtildi ama ne yazık ki bunun da böyle olmadığı ortaya çıktı.
 
Bölge genel yapısı itibarıyla atıkların akabilmesine müsait bir alan. Niğde Organize Sanayisinin arıtma tesisi var, Niğde Belediyesinin arıtma tesisi var; bölgede bulunan diğer kasabalar için arıtma tesisi yok. Ama arıtma tesisleri dönem dönem bakıma alındığında doğal olarak bu su gidip baraja akıyor ve atık sular aktıkça da baraj için yapılan çalışmalar da bir yerde boşa gidiyor çünkü dip çamurunun bir bölümü buradan alındı, sorunun çözümlendiği düşünüldü ama sorunun çözümlenmediği görüldü.
 
Şimdi, burada bir sorun daha var; geçmişte Akkaya Barajı’na, Kızılca Deresi’nin -ya da Tabakhane Deresi’nin- yanı sıra kaynak suları geliyordu. Son gittiğimde edindiğim bilgiye göre, artık, baraja, yalnızca Niğde Belediyesine ait arıtmadan çıkan atık sular geliyor. Öyle olunca, bunun sağlık yönünden de ele alınması ve düşünülmesi gerekiyor. Bölge için bu suyun yeniden değerlendirildikten sonra kapalı bir havzaya alınıp, onunla bölgenin dışına çıkarılıp, tam kapasiteli fiziksel ve kimyasal bir arıtmayı da sağlayacak biçimde gerçekleştirilmesi zorunlu ve ihtiyaçtır.
 
Bu nedenle, önerimizin tüm siyasi partilerimiz tarafından desteklenerek, bölgede yapılanların da yani on beş yıldır konuşulan, anlatılan çalışmaların da bütününün ele alınıp, geleceğe yönelik hemen, acil bir çözüm üretilmesi gerekiyor.
 
Ben, Sayın Bakanla görüştüğüm zaman kendisi de ifade etti, buranın önemli olduğunu, temizlenmesi gerektiğini, projeler geliştirildiğini belirtti ama projelerin uygulamasında sıkıntı var. Onun için, bu yerin çözümünün bir Meclis araştırmasıyla her yönüyle ele alınıp sorunun bu şekilde değerlendirilmesini ve en az 100 bin insanı bugün için riske eden sorunun bir an önce giderilmesini diliyoruz. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
 
Doğal olarak -burada anlatım ifadesi olarak söyleyeyim- Niğde ile Bor arasında kod farkı var. Niğde’den gelen su baraja giriyor; yaklaşık Niğde’ye 6 kilometre, Bor’a 4 kilometre uzaklıkta ve burada toplanan sular, Niğde ve Bor’daki ovaya akıyor, aktığı yerde sebze, meyve bahçelerini suluyor. Onun için, geleceğe dönük de bir risk yaratıyor. Yer altı suyumuz tehlike altında, insanlarımızın sağlığı risk altında ama artık o hâle geldi ki koku, Bor’un dışında Niğde’ye de geri vurmaya başladı.
 
Bu bağlamda, bu sürecin doğru ele alınıp çözüm üretilmesinin, hem insanımız için hem çevremiz için hem doğamız için gerekli olduğuna inanıyorum. Bu anlamda Sayın Bakana yönelttiğim sorularda -konuyu her yönüyle ele alarak sorular yönelttim- öyle ki birinde “Kokuyu önledik.”, diğerinde ise “Sorun devam ediyor.” yanıtlarını aldım. Gördüm ki Bakanlık düzeyinde de bu konuda yanıt yazanların konuya yeterince vâkıf olmadıkları açık. Bu nedenle, tüm siyasi partilerimizin kuracağı Meclis araştırması komisyonuyla -dediğim gibi- 100 bin insanı riske atan sorunun çözüme ereceğini düşünüyorum. Başka bir yerde, başka bir bölgede olsaydı bu sorunla ilgili yer yerinden oynardı.
 
Niğde’miz için de Meclisimizin soruna sahip çıkmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
 
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Gürer.
 
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde olmak üzere ikinci ve son konuşmacı, Bursa Milletvekili Sayın Muhammet Müfit Aydın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
 
Süreniz on dakika Sayın Aydın. Buyurunuz.
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Bursa) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
 Gündemimiz, Niğde’de Akkaya Barajı’yla alakalı konu. Burada bizim Grup Başkan Vekilimiz diğer grup başkan vekilleriyle beraber bir konuşma yapmışlar. Ben konuşma metnini kısaca okuyacağım, ondan sonra anlatacağım. Diyor ki AK PARTİ Grup Başkan Vekili Mehmet Muş: “Bizim grup önerimiz yok fakat şöyle bir şey yapabiliriz: Eğer buradaki arkadaşlar da bu yönde kanaat belirtirlerse… Az önce ben CHP’nin temsilcisiyle de görüştüm. Sizinle görüşemedik başladığı için toplantı. Hanımefendiyle bir kanaat paylaşalım. Yani, CHP’nin getirmiş olduğu, bu Akkaya Barajı’yla alakalı olan meselede bu noktada böyle bir komisyon kurulabilir. Bunun kurulması noktasında da düşüncemiz var.” Biz bu komisyonu oluşturmuş olsaydık, çok daha samimi bir şekilde gidip alanda bu tespiti yapmış olsaydık, çok samimi söylüyorum değerli arkadaşlar, çok daha manalı olacaktı, bugün konuşabileceğimiz, ifade edebileceğimiz çok daha mantıklı şeyler ortaya çıkacaktı. Fakat biz bu yolu, maalesef, tatbik etmedik. Ne yapmışız? Niğde milletvekilimizin biraz önceki bir konuşmasını ben kısaca söyleyeyim: “2000 yılında burada balık ölümleri gerçekleşti.” diyor.
 
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - 2000’li yıllarda, 2013’te.
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Devamla) - “2002 yılında da bu barajın tamamen kirli olduğu tespit edildi.”, söylemler bu. Yani, AK PARTİ o dönem yok ve bu kirlilik, balık ölümleri gerçekleşmiş ve 2002 yılında da tamamen kirli olduğu net bir şekilde ortaya çıkmış.
 
Şimdi, buna rağmen AK PARTİ’nin 2002’den bu yana çevreye duyarlılığını ben çok örnek vermek suretiyle anlatabilirim ama, değerli milletvekilleri, bütün samimiyetimle ifade edeyim: Bu dönem içinde çevreye verilen değerin daha önceki dönemlerde hiç verilmediğini de gören bir kardeşinizim burada, bunu çok samimi bir şekilde söylüyorum. Çevreye verilen tahribatın verilmeden önce önlenmesi en önemli mantıktır. Siz eğer çevre kirliliği oluşmadan önce tedbirlerinizi alırsanız, o Akkaya Barajı’nı daha önce kirletmemiş olsaydık, onun önlemleri alınmış olsaydı bugün bu maliyetler belki ortaya çıkmayacaktı. Akkaya Barajı’yla ilgili olarak kısaca böyle birkaç bilgi arz edeyim.
 
Amacı: Sulama ve taşkın. Havzası: Konya kapalı havzası. İşletmeye açıldığı yıl: 1967. Sulama 1974’te başlamış. Su kaynağı: Tabakhane ve Uzandı Dereleri. Yağış alanı: 484,9 kilometrekarelik bir alan. Yıllık emniyetli verim: 40 milyon 400 bin. Tipi: Toprak dolgu şeklinde. Aktif hacmi: 5 milyon 200 bin metreküp. Göl yüzeyi 1,4 kilometrekare.
 
Şimdi, Devlet Su İşleri Müdürlüğü Raporu’na göre 2000-2009 yılları arasında Uzandı Deresi’nde yıllık su miktarının 2 milyon ile 3 milyon metreküp arasında değiştiği görülmekte olup bu suyun yaklaşık olarak 1,5 milyon metreküpünün kış aylarında Akkaya Barajı’na geldiği tahmin edilmektedir. Sulama mevsiminde Uzandı Deresi’nden baraja su gelmemektedir çünkü sulama suyu olarak kullanılmaktadır. İşletmeye alındıktan sonra tarımda yoğun su kullanımı ve son yıllardaki küresel ısınmanın etkileriyle baraja gelen temiz su miktarı önemli miktarda azalmış ve atık su miktarı ise artmıştır. Özellikle yaz aylarında Niğde Çayı’nın suyu iyice kurumakta ve baraja sadece Niğde şehrinin atık suyu gelmektedir. 2007-2012 yıllarında ilkbahar ayları haricinde, iklimsel nedenlerden dolayı, baraja gelen su miktarının çok azaldığı görülmektedir. Özellikle 2004 ile 2008 yılları arasında İç Anadolu’da yaşanan kuraklık nedeniyle temiz su kaynaklarında oldukça önemli miktarda daralma olduğu, bu yıllarda Akkaya Barajı’na neredeyse sadece Niğde şehrinin arıtılmamış atık sularının verildiği görülmektedir.
 
Akkaya Barajı gölünün su kalitesi 4’üncü sınıf olarak tespit edilmiştir. Burada bir kirlilik söz konusu. Niğde milletvekillerimizin, AK PARTİ milletvekillerimizin bu konuda yapmış oldukları tespitleri, gittiklerini, uğraşlarını, hepsini ben yakinen gördüm. Burada Devlet Su İşlerinin özellikle OSB ve evsel atıklardan kaynaklanan Niğde atık sularının bertarafı için bir çalışması devam ediyor. Zannediyorum 2017 yılında bu, ihaleye de çıkmış. Bu ihale neticesinde de…
 
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Yanlış yapıyorlar, yanlış. O yapılan çalışma da yanlış, o gene sorun yaratacak.
 
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Devamla) – Yok, yok. Bak, ben bir şey arz edeyim.
 
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – 2014’te de yapıldı, 2015’te de, 2016’da da; o da yanlış.
 
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Devamla) – Bak, mekanik arıtma tesisi için 23 milyon liralık, tüm yerleşim yerlerinden kapalı sistemde döşenecek boru hattı için de 20 milyon liralık bir…
 
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – O çözüm değil, gene o sorun devam edecek.
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Devamla) – Yani “O çözüm değil.” demek bu meseleyi çözmez. Bunu teknik elemanlar…
 
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – On beş yılda hepsi denendi. Gelen her bakan orada açık biçimde “Burası bir an önce kurtulsun.” dedi.
 
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Devamla) – Ben bir şey daha söyleyeyim: Mevcut olarak, 2 milyon lira harcanarak dip suyu, dip çamuru temizlendi bunun.
 
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Geri doldu.
 
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Devamla) – Evet, bunu biliyorsunuz. Bu dip çamurlarının gelmemesi için şimdi önlemler alınmaya çalışılmış. Bu projede benim gördüğüm kadarıyla, DSİ’yle yaptığım görüşmede bu proje kapsamında bundan sonra dip çamurlarının oluşmaması için ve kirli suların sadece arıtılması için bir sistem oluşturulmuş. Doğrusunu isterseniz, ben bunun başarılı olacağına inanıyorum. Kendim çevreciyim, bu konuyla alakalı olarak da hakikaten bunu önemsedim çünkü Niğde milletvekillerimiz de bunu çok önemsiyorlar, oradaki o sıkıntıyı onlara da söylüyorlar. Zaten grup başkan vekilimizin dünkü meselesi belki buydu, arkadaşlarla bir komisyon marifetiyle gidelim, oradaki tespitimizi irdeleyelim, DSİ’nin mi eksiği var, belediyenin mi eksiği var, kimin eksiği varsa…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
 
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Devamla) - …ondan sonra bu bütün meseleyi çözelim. Yani bu mesele doğrusu dün eğer çözülmüş olsaydı veya Mehmet Muş kardeşimizin söylemiyle çözülseydi çok daha mantıklı olacaktı.
 
Hepinizi saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
 
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aydın.
 
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
 
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
 
 

 
Editör: TE Bilişim