Siyaset gündeminin ısındığı seçimlere doğru adım adım yaklaşılırken ülke gündemiyle beraber, biz insanlarında dolayısıyla gündeminin dolu dolu kaynama noktasına doğru gideceği hepimizce malum.

Sadece seçim arenasında değil her tür insan ilişkisinin temel vasfına bürünmüş olan siyaset kavramı; yine ona sığınılarak ve bir kavram olduğu göz ardı edilerek sanık koltuğuna oturtulacak, yaşam sahnesinde istediği koltuğa oturmak isteyenlerce.
Doğal ortamlarında birbirlerini yiyerek var olan hayvanlara özendiğimizden midir bilemem lakin, siyaset oyunu ve sosyal ilişkiler nezdinde birbirlerini yemeye çalışan insanları yine farklı kimlik ve kişilikleriyle görüp gözleyeceğiz.

Bir de aşağıda ki hikayenin ışığında bakalım isterseniz siyaset denen olguya…

Adamın biri Afrika´da safariye çıkarken, yanına minik köpeğini de almış. Minik köpek bir gün ormanda dolaşıp, kelebekleri kovalar, çiçekleri koklarken kaybolduğunu fark etmiş. Ne yapacağını düşünürken bakmış ki karşıdan bir leopar geliyor ve belli ki günlük yiyeceğini arıyor.

- Şimdi başım dertte, diye düşünmüş köpekçik.

Etrafına bakmış yerde kemik parçalarını görmüş. Hemen arkasını leoparın geldiği yere dönerek kemikleri kemirmeye başlamış, bu arada da arkadaki hareketi kestirmeye çalışıyormuş. Leopar tam saldıracakken minik köpek kendi kendine konuşmuş:

– Ne kadar lezzetli bir leoparmış. Acaba etrafta bundan bir tane daha var mı?

Bunu duyan leopar bir anda donmuş kalmış ve en yakındaki ağaca tırmanarak dalların arasına saklanmış:

– Tam zamanında kurtardım yoksa bu köpeğe yem olacaktım, diye düşünmüş leopar…

Bütün bunlar olup biterken bir başka ağacın üstündeki bir maymun olanları izliyormuş, bildiklerini kullanarak bundan sonra kendisini leopardan kurtaracağını düşünmüş. Leoparın yanına giderek neler olduğunu anlatmış. Leopar köpeğin yaptıklarına çok sinirlenmiş ve maymuna, “atla sırtıma, gidip şunu yakalayalım” demiş. Az önceki yerde bekleyen minik köpek, bakmış kızgın leopar sırtında maymunla birlikte süratle kendisine yaklaşıyor. Ne yapacağını düşünürken, kaçmaya da kalkmamış. Bunun yerine arkasını leoparın geldiği yöne dönerek kemikleri kemirmeye devam etmiş. Tam leopar saldıracakken, yine kendi kendine konuşarak leopara duyurmuş:

“Şu aptal maymun da nerede kaldı? Yarım saat önce bir leopar daha getirsin diye gönderdim, hala haber yok ! “

Evet…

Teşbihte hata olmaz…

Kim köpekçik, kim leopar, kim maymun olur, artık o da yeri ve zamanına göre değişir.

Yine de hızlı düşünüp, sakin kalarak, güçlü görünmenin dev aynasında düşmanını kendi silahı ile yenenler galip gelecek gibi…

Artık neyin galibiyetiyse?..