Ulus-millet-milliyet tartışması yeni bir boyut aldı. Tartışmayı başlatan CHP milletvekili Birgül Ayman Güler, basın toplantısında ulusun, aralarında biyolojik ve dinsel bağları olmayan çeşitli milliyetlerle etnik toplulukların ortak bir dil çevresinde, iktisadi yaşam birliği temelinde kurdukları siyasal birlik olduğunu milliyetin ise soy/boy ve din bağlarına dayandığını iddia etti.
Milliyetlerin ulus çadırının içindeki unsurlar olduğunu belirten Güler“Kürt, Türkmen, Yörük, Süryani, Çerkez, Gürcü gibi topluluklar”ı, milliyetler diye tanımladı ve “Ulus ile milliyet eşdeğer değildir” demenin, bir çadırdan ve hem çadırın dokumasında hem de içinde var olan unsurlardan söz etmek demek olduğunu ifade etti.
Güler“Bizim karşı karşıya olduğumuz sorun, Türk Ulusu’nu oluşturan milliyetlerden birinin ulus olmak ve devletleşmek, yani ayrılmak istemesinden ibarettir. Bu amaca ulaşabilmek için de, Türk ulusuna ait ne varsa ‘ırkçı, faşist, sömürgeci’ gibi tarihsel ve toplumsal hiçbir kategoriye uymayan saldırılarla mevcut ulusal yapıyı tahrip ediyorlar. Tayyip Erdoğan, ulus devlet yerine, karşımıza bir tür ’milliyetler devleti’ ve Osmanlı’daki anlamıyla ’milletler devleti’yaratacak olan TC vatandaşlığı sistemini getirmek istemektedir. Kısaca, ’Kürt Sorunu’nun çözümü, Türk ulusal yapısının ortadan kaldırılmasında bulunmuştur” diye konuştu.
Güler“Boşnak kökenli bir Türk vatandaşı olarak ülkemin, babamın memleketi olan Yugoslavya gibi olmasını istemiyorum. Yapmamız gereken şey, ’uluslaşmanın mevcut sorunları karşılayacak biçimde yeniden inşası için ne yapmalıyız?’sorusu üzerinde düşünmek ve buna çaba göstermektir” dedi.
***
Güler’in ulus ve milliyet tanımlamaları yanlış olduğu için sözleri yanlış anlaşıldı. Bu şekilde bir bilimsel kabul yoktur.
Okurumuz Aynur Koç hatırlattı; devleti kuran Atatürk’ün kabulleri özetle şöyledir:
“Türk milletinin teessüsünde müessir olduğu görülen tabiî ve tarihî vâkıalar şunlardır: Siyasî varlıkta birlik, dil birliği, yurt birliği, ırk ve menşe birliği, tarihî karabet, ahlâki karabet. Türk milletinin teşekkülünde mevcut olan bu şartlar diğer milletlerde kâmilen yok gibidir.
Daha umumî bir tarif yapabilmek için, diyelim ki, bir cemiyete millet diyebilmek için bu şartlar, aynı zamanda kâmilen veya kısmen, bir arada bulunmak lâzımdır. Bütün milletler tamamen aynı şartlar altında teşekkül etmemiş olduklarına göre Türk milletinde yaptığımız gibi diğer her millet ayrı olarak mütalaa edilmedikçe, milliyet fikrini umumî ve fennî olarak tarif etmek güçtür.
Zengin bir hâtıra mirasına sahip bulunan; beraber yaşamak hususunda müşterek arzu ve muvafakatte samimi olan; ve sahip olunan mirasın muhafazasına beraber devam hususunda iradeleri müşterek olan insanların birleşmesinden vücuda gelen cemiyete millet namı verilir. Kısaca’bir kültürden olan insanlardan mürekkep cemiyete millet denir’, dersek milletin en kısa tarifini yapmış oluruz.”
***
Güler, CHP’nin önceki genel başkanı Deniz Baykal’ın 23 Nisan 2007’de yaptığı açıklamadaki gibi“Türk milleti anlayışını bir yana bırakır, etnik kimlik ayrıştırmasına kendimizi kaptırırsak, alt-üst kimlik labirentlerine sürüklenirsek, toplumsal barışımızın, dirlik ve düzenimizin tahrip olmasına sebep oluruz. Aynı şekilde, din, inanç, mezhep anlayışlarımızı ön plana çıkarırsak, tarikat, cemaat bağlılıklarımızı temel alırsak, devletin gücünü, yetkilerini, parasını, imkanlarını o doğrultuda kullanırsak, kurumları ve devleti, kadrolaşmanın hedefi haline getirirsek, birlik ve bütünlüğümüze, barış ve kardeşliğimize, 23 Nisan ruhuna ihanet etmiş oluruz” gibi bir ifade kullansaydı, daha doğru olmaz mıydı?
***
Diğer taraftan, Tayyip Erdoğan’ın asabiye kavramı üzerindeki tartışmalarına da okurumuz Ahmet Yaman, Ferit Develioğlu’nun Osmanlıca-Türkçe sözlüğünden yorum getiriyor. Buna göre, asabiye, “sinirlilik ve ayrıca kendi akraba, vatan, din ve milliyetini aşırı derecede kayırma gayreti” demek.
Yaman diyor ki, “Görülüyor ki, asabiye, yalnız asabiyet-i kavmiye değildir. Asabiyet şeytan işi ise, aynı şekilde asabiyet-i diniyenin de asabiyet-i vataniyenin de asabiyet-i mezhebiyenin de şeytan işi olması lazım gelir. Bu durumda, dindar neslin aynı zamanrda kindar olması kimin muradıdır, Allah bilir..”
Buna akraba veya yandaş kayırmasını eklersek, şeytan işi biraz daha netleşir değil mi?