Tabi ki bu söz Yunus’a ait de, neden arpça bilen hafız hocalarımız var bir tanesi bu sözleri tekzip etmiyor. Yoksa kendileri, ilimleri ile Yunus Emre kadar olamadıkları için sessiz kalmayı mı tercih ediyorlar. Dinimiz için Allah ilim açıklamasında bulunmuş.

BAKARA–120: Ve len terdâ ankel yahûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve leinitteba’te ehvâehum ba’dellezî câeke minel ilmi, mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).
Ve sen onların dînine tâbî olmadıkça (uymadıkça) ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar senden asla razı olmazlar. De ki: “Muhakkak ki Allah'a ulaşmak (Allah'ın kendisine ulaştırması) işte o, hidayettir.” Sana gelen ilimden sonra eğer gerçekten onların hevalarına uyarsan, senin için Allah'tan bir dost ve bir yardımcı yoktur.

Gelen ilmin hidayet ilmi olduğu ve bu ilmin Kûr'an'ı Kerim olduğunu her namaz kılan bilir. Bilir ama hidayetin Allah'a ulaşmak olduğunu bilmez ve bu konuda hidayetin önünde tek direnç hocalar olduğu da açıkça görülüyor. Neden mi? Hidayete doğru yol diyen bir zihniyet Kûr'an'ı Kerim’den hiç nasibi olmadığı da bellidir.

BAKARA–2: Zâlikel kitâbu lâ reybe fîh(fîhi), huden lil muttekîn (muttekîne).
İşte bu Kitap ki, O'nda hiçbir şüphe yoktur. Takva sahipleri için bir hidayettir.

Takva sahibi kim? Kim hidayet üzeri? Bilen yok. Eğer bir insan takva sahibi ve hidayet üzere ise. Bu kişi mutlaka Allah dostu olması gerekiyor.

YÛNUS–62: E lâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Muhakkak ki Allah'ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun olmazlar, öyle değil mi?
YÛNUS–63: Ellezîne âmenû ve kânû yettekûn(yettekûne).
Onlar, âmenûdurlar (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı dileyenlerdir) ve takva sahibi olmuşlardır.

Takva sahibi olan Allah'ın veli kulları ise, bu din eğitimi alan hocalardan hiç mi bir Yunus veya Abdulkadir Geylani çıkmaz? Bu kadarla olsa neyse birde Allah'a davet edenleri de yoldan çıkarmaya çalışan büyük bir gurup da her zaman var.

BAKARA–109: Vedde kesîrun min ehlil kitâbi lev yeruddûnekum min ba’di îmânikum kuffârâ(kuffâran), haseden min indi enfusihim min ba’di mâ tebeyyene lehumul hakk(hakku), fa’fû vasfehû hattâ ye’tiyallâhu bi emrih(emrihî), innallâhe alâ kulli şey’in kadîr (kadîrun).
Ehli kitaptan çoğu, hak kendilerine apaçık beyan olduktan sonra, nefslerindeki hasetten dolayı, sizi imânınızdan sonra küfre döndürebilmeyi (fıska düşürmeyi) isterler. Artık, Allah (bu husustaki) emrini getirinceye kadar bağışlayın ve hoşgörün. Muhakkak ki Allah, her şeye kaadirdir.

Yıllardır Allah yolunda olan Allah dostları ile ilmi Allah'dan öğrenemeyen bu hocalar arasında bir sıkıntıdır süre gelmiştir. Bu ilişkiler tek taraflı iyi niyet ve sabırla Allah'a davet ederek bu ehli kitabında dünya ve ahiret saadetini sahip olmalarını istemelerindendir. Bu hocalar kabul etmeseler de Allah'a davet eden hocaların beğenmediği, kavga taraftarı olmayan Allah'ın dostları hep vardır.

NAHL–125:Ud’u ilâ sebîli rabbike bil hikmeti vel mev’ızatil haseneti ve câdilhum billetî hiye ahsen(ahsenu), inne rabbeke huve a’lemu bi men dalle an sebîlihî ve huve a’lemu bil muhtedîn (muhtedîne).
Rabbinin yoluna (Allah'a ulaştıran yola, Sıratı Mustakîm'e) hikmetle ve güzel (pozitif dereceler kazandıracak) öğütle davet et. Onlarla en güzel şekilde mücadele et. Muhakkak ki senin Rabbin, O'nun yolundan (Sıratı Mustakîm'den) sapanları (dalâlete düşenleri) ve hidayete erenleri bilir.

Dinimizin bir ilim olduğunu ve bu ilmi hocaların bilmediğini, Yunus Emre zamanında dahi belirtilmiş. Osmanlı tarihi kadar eski olan bu sözler bugün de bir mana bulamamış.

İlim ilim bilmektir/İlim kendin bilmektir/Sen kendini bilmezsin/Ya nice okumaktır.
Okumaktan murat ne/Kişi Hak'kı bilmektir/Çün okudun bilmezsin/Ha bir kuru ekmektir.
Okudum bildim deme/Çok taat kıldım deme/Eğer Hak bilmez isen/Abes yere gelmektir.
Dört kitabın mânâsı/Bellidir bir elifte/Sen elifi bilmezsin/Bu nice okumaktır.
Yirmi dokuz hece/Okursun uçtan uca/Sen elif dersin hoca/Mânâsı ne demektir.
Yunus Emre der hoca/Gerekse bin var hacca/Hepisinden iyice/Bir gönüle girmektir.

Allah'ın dinini ve gerçekleri anlatan birileri hep söylerde, dinleyen kim
Derviş Yunus bu sözü
Eğri büğrü söyleme
Seni sıygaya çeker
Bir Molla Kasım gelir.