Türkiye günlerdir yolsuzluk haberleriyle çalkalanırken, basında bir fotoğraf yer alıyor. Terör örgütünün ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm olan ve İmralı Cezaevi’nde sözde hapis cezasını çeken liderinin görüntüsünün yer aldığı bir fotoğraf karesi.

Fotoğrafta terörist başı büyük bir masanın etrafında, partisinin vekilleri ile bir toplantı yaparken görüntülenmiş. Sanırsınız ki bir holding patronu, etrafına danışmanlarını almış, holdinginin binasında olağan bir toplantı yapıyor. Kırlaşmış favorileri, ambalajından yeni çıkartılmış mavi gömleği ve masa ile arasında epey bir mesafe bırakmasına neden olan koca göbeği ile tam bir patron edasında...

Daha düne kadar; Merve’nin bitanesini, babasını öldüren, 17 yaşındaki Sibel’i yakan; 17 yaşındaki Buse’yi, 5’i çocuk bir’i bebek 18 masum vatandaşı, dershane önünde sohbet eden gençleri, 15 aylık minik Zeynep’in annesini ve daha nicelerini patlatan, yakan, yıkan eli kanlı terör örgütünün başındaki adam bu değil miydi? Kundaktaki bebelere kadar kurşunlayan onlarca öğretmenin, binlerce Mehmetçiğin, polisin kısaca 40 bin civarında insanımızın katledilmesine sebep olan yine bu adam değil miydi?

15 yıl önce yüzündeki korku dolu bakışlarını âcizane bir şekilde sağa sola döndüren ve “Türk hükümetinin hizmetindeyim” diyerek âdeta aman dileyen o adam gitmiş yerine bu holding patronu görüntülü adam gelmiş.
Bu nasıl bir rahatlık ve huzur görüntüsü? Neredeyse 15 yıldır ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası çeken (!) bu adam nasıl olmuş da bu kadar kilo almış? İnsan neden kilo alır? Sefahatten…

Demek ki neymiş?

Terör örgütünün eli kanlı liderine, Hotel The İmralı’ da çok iyi bakılmış. Adeta besiye çekilmiş, semirtilmiş…
Zaten ha içeride ha dışarıda hiçbir şey fark etmiyor. İstediği gibi ailesiyle görüşüyor, örgütüyle mektuplaşıyor, Türk hükümetine sözde yol haritaları tavsiye ediyor, otelinde ay pardon hapishanesinde,  kurmaylarıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nden nasıl “toprak kopartabilirim” in hesaplarını yapıyor. İktidar partisiyle sözde açılım dansları sergiliyor. Hasılı o artık bir “sayın” (!). O’na öyle diyorlar…

Ne yani, görüntüsünden de belli olmuyor mu? Eh bu görüntü elbette gazete manşetlerini süsleyecek ki halk şakakları kırlaşmış bu tonton (!) görüntülü adama alışsın ve bir gün serbest kaldığında hatta ve hatta siyaset yolu belki de Meclis yolu açıldığında yadırgamasın. Sıradan bir olay gibi kabul etsin! İçine sindirsin!
Yolsuzluk görüntüleri bile bu fotoğraf kadar mide bulandırmıyor…

Sahi bu görüntü sizin içinize siniyor mu?
 
Bu mızrak bu çuvala sığmıyor!

İktidarın bakanlarının, çocuklarının yandaş belediye başkanları ve iş adamlarının bulaştığı iddia edilen, Cumhuriyet tarihinin en büyük ve kapsamlı yolsuzluk olayı karşısında, iktidarın boyaları döküldü. Başbakan ve yanındakiler ne kadar saklamaya çalışsalar da bu mızrak bu çuvala sığmıyor. Para sayma makineleri ile sayılarak yatakların üstüne ve ayakkabı kutularına istiflenen paralardan çok fazla pis koku yayılıyor. Belli ki bazılarının ellerinin kiri, paraların üzerine sinmiş. Ne kadar yıkasalar da çıkmayacak…

Bu olay iktidara yapışmıştır ve çıkartılması da çok zordur.

Ne demiştik?

Bir gün rüzgârlar yön değiştirebilir…

Bekleyelim görelim…