Seçim sonuçları, seçim sürecinde HDP ye yönelik bir merkezden yürütüldüğü aşikâr olan saldırıları şiddet dolu arızalı yanlarını unutturmuş gibi. Sakın ha! Unutturmasın! Bu saldırı politikaları artarak devam edecek. Edecek diyorum çünkü Niğde il örgütümüz yanında yeni kiraladığımız HDK gençlik meclisi binasını boyanması esnasında “tiner” isteme bahanesiyle  kimliği belirsiz kişilerin binaya girip, silah çekilip ateşleyecek cüreti bulmaması genel atmosferin buna uygunluğu ile açıklana bilir ancak.

 

      Seçim sathı mailinde partimize yönelik yüzlerce saldırı gerçekleşti. HDP sadece seçim barajıyla uğraşmadı, barajı tahkim etmeye çalışan derin devletinden ortadaki devletine kadar tüm burjuva siyaset kurumlarıyla da uğraştı. HDP merkez, tabanda her geçen gün artan öfkeyi dizginlemek için saldırıların büyük çoğunluğunu gizledi, saldırıların görülmesini engelledi.

 

      HDP tabelaları kurşunlandı. HDP bayrakları parçalandı, HDP binalarının camları kırıldı, HDP bürolarında bomba patlatıldı, HDP araçları yakıldı, HDP seçim araçlarının şoförleri yakıldı, işkence gördüler. Ve en son HDP’nin final mitingi, Diyarbakır mitingi kana bulandı, yaşım elli küsur oldu ne böyle fütursuz saldırgan bir seçim kampanyasına tanık oldum. nede okudum.

 

      Bu, çok alçakça saldırıların devreye sokulduğu bir seçim kampanya dönemiydi. Alçaklığın tarifi neyse, yetersiz kalır. Bir devlet, bir hükümet, bir faşist parti, bir derin devlet, bir cumhurbaşkanı, bir cumhurbaşkanı yalakalar korosu, kafamızı şişirerek, bir partinin seçim faaliyetini imha etmeye çalıştılar.

 

      Böylesini hiç görmemiştim. Demokrasiden bahsedenlere, demokrasi güzellemesi yapanlara, bundan böyle “Sizin demokrasiniz 7 Haziran seçimleri öçncesinde HDP’ye yapılan saldırıların toplamıdır” desek yeridir.

 

      Bu saldırgan “düşman” gören politikaları unutmayacağız!. Birileri, Erdoğan’ın Beştepe’de ikamet etmesini dert edebilir. Biz, Diyarbakır’da bombalar patlarken, Erdoğan’ın hâlâ HDP’ye yönelik saldırgan bir haykırmayla yaptığı konuşmayı dert edececeğiz. Berkin Elvan’ın annesini yuhalattığında açığa çıkmıştı ne kadar vicdansız olabildiği, Diyarbakır’da miting meydanı bombalanırken hâlâ HDP’ye nefret kusması, vicdansızlığın siyasi hırslarının koruyucu kalkanı olduğunu gösterdi.

 

       MHP! “MHP faşizmimdir, faşizme geçit yok!” dediğimiz her seferinde MHP güzellemesi yapanlar, MHP’nin değiştiğini anlatanlar, yumuşak başlı bir MHP analizini yutturmaya çalışanlar, MHP ve Devlet Bahçeli de bu saldırgan politikaların sorumlusudur. 13.1 oranda altı milyonu aşkın yurttaşın oyunu alarak kendileri kadar milletvekiliyle parlementoda temsil edilen bir partiyi yok ve hor gören yerden söylemler üretmesi saldırgan dilin ideolojik kaynağını göstermeye yeterde artar bile.

 

      MHP’yi yumuşak ve değişmiş gösterenler, en az MHP ve Devlet Bahçeli kadar HDP yi düşman gösteren politikaların sorumlularıdır. Seçimlerden sonra HDP’yi, oy veren 6 milyondan fazla insanla beraber yok sayan MHP, siyasi iktidarı ele geçirdiğinde bu 6 milyon kişiyi ve Kürtleri yok etmeye ne kadar azimli olduğunu,  yok etmek üzere örgütlenen faşist bir parti olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiş oldu.

 

      Bir an dahi akıllardan çıkarılmamalı. AKP liderliğinde yolsuzluğu örtbas etmek için HDP ve Kürt siyasal hareketine karşı, hatta sınır dışı operasyonlarla Suriye ve Irak içlerinde yaşayan Kürtlere dahi her türlü operasyon düzenleye bilirler. Bu gün Kobane de yaşanan saldırılar bu politikaların ürününden başka bir şey değildir.

 

      HDP mitinglerinde Türk bayrağı var mı yok mu diye bakan, HDP Türkiyelileşti mi Türkiyelileşmedi mi diye soran ve bu sorununun yanıtını miting meydanlarında bayrak adı verilen bezlerden kaç adet asıldığıyla almaya çalışanlar. Başta CHP li “sosyal şoven” zihniyetler olmak üzere %1 altında oy alarak siyaset yapıyormuş gibi görünüp “düşman” dili için üretimden başka hiçbir şey yapmayan siyasi yapılar hepiniz oluşan bu atmosferden sorumlusunuz unutmayacağız.

 

        Herkes, batıda mücadele eden hepimiz, HDP’ye omuz vermeye çalışanlar başta olmak üzere demokrasinin bir milim bile genişlemesi için çabalayanlar, Kürt halkının karşısında saygıyla durmak zorundayız. Bu saldırılara en soğukkanlı ve örgütlü demokratik cevabı verdikleri için. Bu saygıdan olarak onlarda ezilenlerin gerçek dostlarını ve kendilerini hangi zihniyetin yok ve hor gördüğünü akıllarından çıkarmamalı.