İnsan olmanın gerekliliği olarak karşımıza çıkan olayları sorgulama güdüsü, düşünebilen bir varlık olmamızın genel özelliklerinden birisidir.

Hele ki günümüz dünyasının geçtim küçük yerleşim birimlerinin iç içe oluşunu, devletlerin, kıtaların dahi, küresel olarak tanımlanan yer yuvarlığında her durumdan ortak etkilenen bir konumda oldukları, artık genel bir kabul.

İnternetten sosyal medyaya her tür etkileşim ve iletişimin elektronik ortamda bir tık kadar yakın oluşu, günümüz dünyasının bir artısı mı yoksa eksisi mi olduğu noktasında, birçok görüşü ortaya çıkarabilir. Nitekim psikolojiden sosyolojiye; davranış ve toplum yaşamının genel gidişatı yeni çağın sorun ve kalıplarını dayatırken önümüze, insan denen varlık ise belki de var oluşundan bu yana en karmaşık düzen ile baş başa.

Bu karmaşanın içerisinde insanı insan yapan temel değerler sorgulanıp, düşünce dünyası tarumar edilirken, küresel dünyanın yeni modelleri değer denen vicdani ve bir o kadar da insani vasfı, yerle bir ediyor.

Dış dünyanın çekiciliği ile iç dünyanın hakikatleri arasında yüksek gerilim yaşayan modern insan, ne yazık ki çekiciliğin albenisi karşısında çaresiz kalıyor. Çıkar denen yaşamı kendine yontma testeresi eşliğinde bir tahtayı yontar gibi, olay ve durumlara hakikat penceresinden bakmaya tenezzül bile etmiyor.

Tamam kafamızda çok dert, tamam ruhumuzda o kadar tasa taşıyoruz ki önümüzden akıp geçen hayata alık alık bakıp duruyoruz. Hem de bundan menfaatim ne olurun temel dürtüsüyle.

Her şeyi eleştirip, hiçbir şeyden memnun olmazken…

Hedefe giden her yol mubahtır sözünü eyleme döküp, kendimize şiar edinirken…

Siyasetten sanata, spordan ekonomiye toplumun her kesiminde doğru olanı, güzel olanı hatta olması gerekeni değil…

Bundan nasıl nemalanırım sorusunun cenderesinde debelenip duruyoruz.

Eleştiri, yanlışı düzeltmenin ve doğruya yürümenin ortak aklıyken…

Çuvaldızı olmasa da iğneyi kendimize, yani basına batırmak istiyorum.

Ülkenin içinde bulunduğu zorlu ekonomik koşullar, pandemi süreci, S 400 ve Amerika seçimlerinin sonuçları, Mavi Vatan ve Doğu Akdeniz sorunu, güneyimizde Suriye kuzeyimizde Ermenistan sıkıntısı gibi bu kadar kapsamlı bir sorun yumağının içinde…

Bu ülkenin Basını…

Yine bu ülkenin en önemli bakanlıklarından olan Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Albayrak tarafından sosyal medya hesabından verilen istifasını, 27 saat gibi ciddi bir zaman diliminde vermeden durabiliyorsa vah ki vah.

O koca medya kuruluşları.

Her konuda ahkam kesen TV ve radyoları.

Sosyal medya hesapları, internet siteleri…

Tüm bunları seslendirip dillendirerek toplumda tartışma, doğru olanı ortak akılla değere çevirme görevi de olan basın …

Sahi nereye kaybolmuştunuz?

Halkın haber alma ve gerçekleri gözetme görevinizi neden yapmadınız?

Yarın öbür gün ve hatta bugün..

Sizi dinleyip, sizi okuyup, haberinizin içeriğine bakacak olan insanların..

Basının; hür düşünce, hür vicdan ve hür ifade özgürlüğünü kullandıklarını zannedeceklerini mi

sanıyorsunuz?..

Hadi canım sizde…