Artık öyle bir yere geliyorsunuz ki; sanat adına ne ürettiyseniz, ya da gelecekte ne üretmeyi planlıyorsanız, hiçbirinin kendinize ait olmadığını ve olmayacağını, ilahi adaletin size bahşetmiş olduğu yetenekle bir kağıt parçasına çiziktirdiğiniz ya da taşa yonttuğunuz hayal dünyanız arasındabir vasıta olduğunuzu görüyorsunuz.  

Biz sanatçıların kimine az kimine de çok yetenek verilmiştir. Hepsi de kendilerinden bekleneni güçleri ve yetenekleri oranında yerine getirmektedirler. Her sanatçı kendi yatağında berrak ya da bulanık akmaktadır. Akıllı ve bilge sanatçı daima berrak akmaya çalışmalıdır. Maddi ve manevi pisliklerden arınmadan da berrak akmak mümkün değildir. Çoğu zaman bu sanat ırmağında ben berrak akmaktayım diyenlerin çoğu da perde arkasında bulanık akmaktadır. O halde marifet, hem perde önünde hem de perde arkasında berrak akabilmekte…

Yaratılıştaki matematiksel mucizeyi kavramadan, insan zihninin hem bilinçli hem de bilinçsiz olarak nelerden keyif aldığını öğrenmeden,  ne renk, ne çizim, ne de hacim dengesini, olması gerektiği gibi sanatta kullanmanınimkanı yoktur.  Bu bilgilerden yoksun olarak üretilenler ise daima yarım yamalaktır ve bir sanat eseri niteliği taşımamaktadır. Onlar sadece; sanatçının çalışmalarını azimle sürdürmesi  halinde, eksik, estetikten ve sanatsal ölçülerden yoksun olsalar da;gelecekte üretilme ihtimali olan gerçek sanat eserlerinin, sağlam temel taşlarıdır, ama asla sanat eserleri değillerdir.

Yeni dikilmiş bir fidandan meyve vermesi beklenemez. Fidan da, fidanı diken de bunun bilincindedir aslında. Eğer bir pazarcı, yeni dikilen taze bir fidanın meyvesini sattığını söylüyorsa, şüphesiz yalan söylüyordur. Satıcı sattığı meyveyi övmek için elinden ne geliyorsa yapsın, isterse sayfa sayfa ilanlar verip, sözde konunun uzmanını bulup meyvelerin taze bir fidandan olduğunu anlatsın, hatta o meyvelerin dünya çapında tanınmasını sağlasın… Bu onun yalan olduğu gerçeğini asla değiştirmez. Baba parasıyla harika çocuk olup şöhret peşinde koşanlar buna en güzel örnektir.  Olgunlaşmadan tam bir sanat eseri ürettiğini söyleyen sanatçı değil yalancının ta kendisidir.  Yani; bir sanatçı, gerçek sanat eserleri üretmeden şöhret olmuş ise bilin ki, onun ürettikleri sanat eserleri değildir. Şöhret sanatçıya;  gerçek sanat eserlerinin meyvesi olarak, onlarca yıl sonra olgunlaşmış bir meyve gibi geri döner.

Öyle ağaçlar vardır ki; kimisi birkaç yıl sonra, kimisi de onlarca yıl sonra meyve vermektedir ve bu gerçeğin ta kendisidir. 
Sanat eseri yerine, sadece imza satanlarla satın alanlar ise, kendilerini sanatçı, koleksiyoncu, sanat galericisi sanan züppelerden başka bir şey değillerdir...

Kısacası; sanatçı olmak zordur. Gerçek bir sanat eseri üretmek ise; sanatçı olmaktan çok daha zordur.