İki gün önce Hakkâri’nin Şemdinli ilçesine PKK’lı teröristler ağır silahlarla baskın yaptılar. Yapılan açıklamaya göre, kapalı halı sahadaki bir düğüne davetli olarak sızan bölücüler, insanları kendilerine canlı kalkan yaparak oradan Emniyet müdürlüğüne, Jandarma komutanlığına, Dağ komando taburuna ve lojmanlara ateş açmışlar.
Aynı gün Şırnak’ın İdil ilçesinde gösteri yapan maskeli bir grup da Öğretmenevi’ne Molotof kokteylleriyle saldırmış. Militanların, Öğretmenevine saldırırken  “Gelmeyin buralara, terk edin gidin. Burada sizi istemiyoruz. Sizi yakarız” türünden tehditler savurdukları basına yansımıştır. Son zamanlarda terör örgütünün sık sık şantiyelere saldırarak iş makinelerini yaktıkları haberlerine rastlanılmaktadır. Orman yangınlarının büyük bir kısmının bölücüler tarafından çıkartıldığı da biliniyor.
Eğitim kurumlarına, düğün yerlerine ve sivil insanlara saldırıların artması, üzerinde durulması gereken bir husustur. Bölücü terör örgütünün, önümüzdeki günlerde daha çok hastane, cami, okul, sağlık ocağı, baraj, şantiye, elektrik santrallerini hedef alacağı düşünülmelidir. Bu bağlamda öğretmen, doktor, hemşire, imam, işçi ve teknisyenlere yönelik saldırı ve kaçırmalar artabilecektir. Bölücülerin daha az riskli ama sansasyonel olacak hedeflere yönelecekleri anlaşılmaktadır.
Nitekim Kandil’deki teörörist Duran Kalkan’ın,  “Etkili olduğumuz yerde mevcut eğitimi durduracağız, kendi eğitimimizi kuracağız. Yani artık ’devlet bize ana dilde eğitim versin’demeyeceğiz” sözleri yapılmak istenileni ortaya koyar niteliktedir.
Terör örgütü, Kandil’e yönelik bir kara harekatının gündeme geldiği bir süreçte dikkatleri ülkenin içine çekmek, hedef saptırmak için bölgede son derece sansasyonel -canlı bomba dahil- eylemlere baş vurabilir. Bu konuda ilgililerin azami derecede uyanık olması gerekir.
Yaşanan son gelişmeler üzerine Başbakan Erdoğan, Mısır’a gitmeden önce Ankara’da sürpriz olarak nitelenen bir güvenlik zirvesi topladı. Ardından da Orta Doğu gezisinin ilk durağı olan Mısır’a uçtu.
Bülent Arınç yaptığı açıklamada, bu toplantıda  “güvenlikle ilgili son durumun gözden geçirildiğini” söylemiş. Kendisine  “Bir kara harekâtı söz konusu mudur?” sorusunu “Bunlar konuşulacak şeyler değil, yapılacak şeylerdir” diye cevaplandırmış.
İçişleri Bakanı ise aynı saatlerde yaptığı açıklamada “Sınır ötesi harekat da havadan olduğuna göre karadan da sınır komşumuz ülkeyle yapılan görüşmelere bağlı olarak yapılabilir, her an”  diyor. Arınç,  “konuşulmaz, yapılır” derken, İçişleri Bakanı da adeta nazire yaparak “yapılmaz, konuşulur” tavrı takınıyor.
Bu arada Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, PKK kamplarına yönelik sınır ötesi kara harekâtı için Bağdat’ta Talabani ve Erbil’de de Barzani’yle görüşmelerde bulundu. Bu görüşmelerde yetkililere Türkiye’nin duruma müdahale edebileceği mesajı iletilmiş. Türkiye, neden topraklarınızdan Türkiye’ye yönelik saldırılara yataklık ediyorsunuz? diyerek hesap soracağı yerde, Bağdat ve Erbil’den Türkiye’nin yapmaya düşündüğü operasyonla ilgili olarak bir anlamda izin istiyor, bilgi veriyor.
Göstere göstere yapılacak bir kara harekâtının nasıl bir sonuç hasıl edeceği ortadadır. Böyle bir harekât sonrası operasyon yapan TSK birlikleri bölgeden çekilirse, harekâtın yapılacağını önceden haber aldıkları için bölgeden uzaklaşan gruplar daha sonra ellerini kollarını sallayarak inlerine dönebilirler. Kara harekâtı aniden, beklenmedik yerden ve süratli bir biçimde yapılırsa sonuç üretebilir. Tereddütlü, herkese soran, izin alan ya da haber vere vere yapılan bir kara harekâtından istenilen sonucun elde edilemeyeceği ortadadır.
Bölücü terörün her yöntemi, yolu ve imkânı kullandığı bir dönemde iktidarın  “Kararsız Kasım” rolü oynaması düşündürücüdür. Bu nedenle Türkiye’nin terör konusunda zor günlere hazır olması gerekir. Başbakan bölge liderliği için Orta Doğu turundayken Türkiye’de terör, mesaisine ara vermeden can almaya devam ediyor.