Sakın ha! Onlar çok tehlikeli insanlardır. Onları iktidar etmeyin. Onlar var ya onlar iktidara gelirse…
 Ohooo…
Bizden söylemesi …
Şimdi hepsini anlatamıyorum ama bizim büyüklerimiz uzun uzun açıkladılar…
Eğer ülkücüler iktidar olursa var ya….
Neler olurmuş neler….
En başta çözüm önerisi, rafa kaldırılırmış. Hem İmralı ile falan da görüşülmesi mümkün olmaz, ikidir nevruzlarda kardeşlik(!) mesajları veren, zaten gençken de imanlı(!) biri olan zat ile falan görüşmeler kesilirmiş.
Hem artık analar da ağlamıyor zaten. Onlar gelirse bütün anaların gözyaşı yeniden akarmış. Gerçi bazen anaların evlatları oralarda dışarı çıkamıyor, karakolların içinde hapis gibi yaşıyor, vergileri falan başkaları topluyormuş ama olsun hiç olmazsa şehit cenazeleri gelmiyor.
Üstelik büyüklerimiz herkese ihtiyacını dağıtıyor. Makarna, kömür, para, çeyrek ne ihtiyacın varsa referans alıp geldiğinde veriliyor. Bunlar gelirse sadece ihtiyaç sahiplerine vereceklermiş…
Bir arkadaş geçen gün “ülkemiz bölünürse” falan diyecek oldu. Bizim bir büyüğümüz öyle kükredi ki “Sen ne diyorsun? Yoksa onlardan mısın?” diye. Vallahi gariban eşekten düşmüşe döndü.
Geçenlerde büyüklerimizle bir toplantı yapıldı. Az daha kavga çıkacaktı. Neymiş “Bunlar son hızla yükseliyor. Ülkücüler ülke yönetimine gelirse ne olacağını biliyor musunuz?” Diye başlayan tartışma bazı büyüklerimizi çok telaşlandırdı.
Bir arkadaşımız neden böyle bir panik oluştuğunu sorunca da  “Onlar iktidara gelirse… dedi; yüzü kızardı. Hiçbir anlam veremedim.
Sonra merak ettim “KİM BU ÜLKÜCÜLER?” diye araştırdım. Laf aramızda adamalara çok imrendim. Bizim hiç duymadığımız, bilmediğimiz anlayışları var.
Bir kere adamların “ben” diye bir derdi yok.
 İki laf etseler biri vatan.
 Ardından bunlar zamanında çok mücadele etmişler. Hiç biri gözünü budaktan sakınmamışlar. Bizimkiler “Onlar Fatiha’yı bile bilmez” diyorlar ama adamlar idama giderken bile abdest alıp namaz kılmış kelimeyi şehadet getirmişler…
Bir de çok ilginç adamlar bu ülkücüler:
Siyasetten pek anlamıyorlar. Konuşurken doğru neyse onu söylüyorlar. Baktım adamlar menfaatten falan anlamıyorlar. İşleri güçleri “milletin huzuru, memleketin bekası, gençliğin ahlakı”
Şöyle kitaplarını falan bir karıştırayım dedim. Aklım karıştı. Hiç de bize anlatıldığı gibi değiller. Tarihten, dinden, ilimden hatta çok şaşırdım Türkiye’nin ekonomik problemlerinin çözümünden daha başka pek çok mevzua oldukça etkileyici yaklaşımlar sergilemişler.
Sonra “Canım kitaplara yazmakta ne var. İşi gidip yerinde tespit edeyim.” Dedim. Ocakları mı varmış ne? Biraz da korka korka içeriye girdim. Çünkü daha önce kurda taptıklarını, ne bileyim işte bir sürü şey duymuştum.
İçeri girdim. “Allah Allah” dedim. Duvarlarda ayet falan görmeyeyim mi? Kapıda bir genç “Hoş geldiniz, nasıl yardımcı olabilirim?” dedi, güler yüzle…
Odalarda seminer mi diyorlar ne toplantılar varmış.
 Tabi çaktırmadım yabancı olduğumu. Neyse “Başkanla görüşecektim.” Dedim bir odaya girdim. İçerde genç biri. Aynı tebessümle…
Uzatmayayım. Lafa daldık. Şaşkınlığım iyice arttı. Bizim bu yaştaki gençler haritada Kıbrıs’ı bulamaz bunlar bana dünya turu attırdılar. Geleceğe ait öyle ilginç projelerden bahsettiler ki “Ülkücüler iktidar olursa Türkiye’den Türk Dünyasına, İslam Aleminden bütün insanlığa ulaşacak adalet dolu bir dünya” profili çizdiler…
İşin doğrusu aklım iyice karıştı…
Ama olsun yine de sakın ülkücüleri iktidar etmeyin. Rahat rahat bizim yerimize birileri düşünüyor nasıl olsa dertsiz başımıza dert almayalım şimdi.
Gerçi…
Neyse, neyse….
 
 
Not: Bu bir kurgu yazısıydı. Herkes anlayacağını anlamıştır.