Bir zamanlar Anadolu'da önemli miktarda Hıristiyan Türk topluluğunun yaşadığını, bunların Kurtuluş Savaşımıza yürekten katıldıklarını kim ne kadar biliyor?
Orta Asya’dan 3500 yıl önce Anadolu’ya gelip yerleşen Türkler, İslamiyet’i tanıyıncaya kadar, Şamanizm, Budizm, Manihaizm gibi Asya kökenli dinlere inanıyorlardı.   Daha sonraları islam dinini seçenlerin olduğunu biliyoruz.
Karaman ilinde bulunan "Binbirkilise" bu bölgenin 1922 yılına kadar Hıristiyan Türklere hizmet verdiğini gösteriyor. Konya, Niğde, Nevşehir, Kayseri, Ankara, İstanbul, İzmir ve Trabzon civarlarında yaşayan veTürkçe konuşan, Grek harflerini kullanan Anadolu'dan göçe zorlanan  Hıristiyan Türkleridir.
"Kavimler Kapısı" kitabının yazarı Hale Soysü, 1924 yılına kadar Niğde, Aksaray, Ihlara Vadisi, Ürgüp, Göreme, Derinkuyu, Akşehir, Ereğli, Ermenek, İçel, Antalya ve Fethiye'de Hıristiyan Karaman Türklerinin yaşadığını belirtiyor.
Evliya Çelebi, Seyahatname'sinde,  bölgedeki Hıristiyan azınlığın Türk kökenli olduğunu, dillerinin de bozulmadığının altını çiziyor.
Hıristiyan Türkler; tek kelime Rumca bilmedikleri gibi ibadetlerini deTürkçe yapıp, yazı dilinde Grek alfabesini kullanmışlardır. Onların  yaktıkları bir ağıtta:
Gerçi Rum isek de Rumca bilmez Türkçe söyleriz.
Ne Türkçe yazar okuruz, ne de Rumca söyleriz.
Öyle bir mahludi haddı tarikatımız vardır.
Harflerimiz Yunanice, Türkçe meram eyleriz.
Türkler tarih boyunca Rumlarla hep karıştırıldı. Abdülkadir Baykurt, 1932'lerde Karaman yöresindeki Hıristiyanların; Yunancayı hiç bilmediğini, Müslüman Türklerden daha temiz bir Türkçe konuştuklarını ifade ediyor.
Doç . Dr. Zeki Arıkan ve Dr. Sabahattin Özel, Maçka Rumlarının : "Anadolu'da Rum-Elenik namıyla hiç bir millet yoktur. Mevcut Rumlar yalnız asırlarca Müslüman Türk lerle birlikte yaşayan Türk Ortodokslar." Olduğunu söylüyor.
Türk Hıristiyan Ortodokslar, Fener Rum Patrikhanesinin baskılarına rağmen Kurtuluş Savaşında Milli Mücadele saflarını seçtiler. Onların bu hareketi Atatürk'ün takdirine mazhar oldu.  Atatürk, 4 Eylül Sivas Kongresinden önce Papa Eftim'i Sivas'a davet ederek onunla sohbet etti,  Hıristiyan Türklerin, Kurtuluş Savaşına verdiği destekten ötürü M. Kemal Atatürk tarafından İstiklal Madalyasıyla ödüllendirildi.
Büyük Taarruzdan önce Ankara'da ilk toplanan TBMM bahçesinde, Atatürk'ün de  bulunduğu bir miting sırasında halka seslenen Papa Eftim: "Düşmanlarımızın her şeyi var, ancak bizim silah ve cephanemiz yok. Fakat göğsümüzde imanımız var, mutlaka kazanacağız. Yaşasın muzaffer Türk Ordusu!" demiştir.
Ne  yazık ki, Savaş sonrası onları  acı bir sürpriz bekliyordu.  Lozan görüşmesinde, 30 Ocak 1923 tarihinde varılan anlaşmayla, Anadolu'daki Hıristiyan Ortodoksların karşılıklı değişime tabi tutularak Yunanistan'a gönderilmesine karar verildi.
Doğan Avcıoğlu, "Türker’in Tarihi" adlı eserinde Karamanlıların değişime tabi tutulmasının tartışmaya açık bir konu olduğunu ve mübadelenin yapıldığı yıllarda da bu tartışmanın yaşandığını belirtiyor. Bernard Lewis'ye göre, 1924 ve 1930 yılları arasındaki değişimin, Türk—Grek değişimi değil, Grek- Ortodoks, Osmanlı-İslam değişimi olduğunu söylüyor: "Bu değişim Anadolu Ortodoksları için vatana kavuşma değil, gurbete sürgündür."diyor.[i]
Kayseri, Niğde, Karaman, Trabzon, Sivas, Konya, Yozgat ve Ankara'da toplanan Hıristiyan Türkler trenlerle Yunanistan'a gönderiliyorlar; "Biz sizdeniz, göndermeyin" diye yalvarmaları, sonuçsuz kalıyor.  Baba Eftim ve ailesi bu göçten muaf tutuluyor.
Celal Bayar bir gün Hamdullah Suphi'ye, "Bilir misin Hamdullah, Atatürk'ün son yıllarda en büyük üzüntüsü ne idi?" diye sorar. Hamdullah Suphi bilmediğini söyleyince, cevabı kendisi verir: "Anadolu'dan binlerce Hıristiyan Türk'ü göndermiş olmasıydı. Paşam yapmayın, yollamayın, bunlar özbeöz Türktür dedim. Kendisine kitaplar gönderdim, fakat dinlemedi."  Ama sonra çok pişman olmuştu. Yunanistan'a gönderilen Türk Hıristiyanlar, Yunanistan'da da "Turko Sporos-Türk tohumu" diye aşağılanarak Yunanlı olarak kabul edilmediler. Gittikleri Batı Trakya'da, "Karaman" adını verdikleri bir yerleşim birimi kurdular. Türk Ortodoks Hıristiyanların bir çoğunun daha sonra Avrupa'nın çeşitli ülkelerine perişan vaziyette dağıldığı biliniyor.
İkincisi "Tehcir"de (1964) Anadolu'da Türk kökenli Ortodoks kalmamıştır.
Yunanistan'a 1960'lı yıllarında  gönderilen Türk Ortodokslar, İsviçre, Fransa, ABD gibi ülkelere, gittikleri yerde, Rumlarla asla evlenmemişler.
Mübadele ile 1.200.000 Ortodoks Hıristiyan Rum, Anadolu'dan Yunanistan'a, 500.000 Müslüman Türk de Yunanistan'dan Türkiye'ye göç etmek zorunda kalmıştır.[ii]
Niğde’nin  Mübadeledeki Nüfusu; 166.056;Hıristiyan Türk nufusu15.702  %9.46.dır.


[i] Türkiye ile Yunanistan arasında mübadele meselesi (1923-1930), İbrahim Erdal, 2006, Ankara Üniversitesi (Sosyal Bilimler Enstitüsü), sayfa 285..