Kamu hastanelerinde uygulanan performans sistemi hem vatandaş sağlığını hem de bütçeyi tehdit ediyor. Doktorların performans artırmak amacıyla hastalara gereğinden fazla tetkik ve ameliyat yaptıkları, hastaların hastanede kalış süresinin uzadığı, sezaryenli kadınlara 4 iğne fazladan vurulduğu bilimsel yayınlara da girdi.


Gazi Üniversitesi Sağlık Kurumları Yönetimi Yüksek Lisans ve Doktora Programı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilaver Tengilimoğlu ile Ahmet Yesevi Üniversitesi öğrencisinin birlikte hazırladıkları araştırma, Kanada’da yapılan uluslar arası bir kongrede tıp dünyasının bilgisine sunuldu. Araştırma, sağlık giderlerindeki hızlı artıştan rahatsız olan Maliye, Hazine ve Çalışma Bakanlığı’nın da dikkatini çekti. 


        
Bilimsel araştırma ile bir kamu hastanesinde 2004 yılı öncesi ve sonrası yapılan tetkik ve ameliyat sayıları mercek altına alındı. Performansa Dayalı Ek Ödeme Sisteminden (PDEÖS) sonra doktor başına düşen ayaktan tedavi sayısında yüzde 71.5 artış oldu. Doktor başına düşen yatan hasta sayısı ise yüzde 39 artış gösterdi. 



YATIŞ SÜRESİ UZADI


Performans sistemi öncesinde guatr ameliyatı olan hastaların hastanede ortalama kalış süresi 5.8 gün iken; performans sonrası 6.4 güne çıktı. Tengilimioğlu, teknolojik gelişmelere göre hastanede kalış süresinin kısalması gerekirken, uzamasına dikkat çekti. 


Hastane kliniklerine kabul edilen hastalar ortalama 3.9 günde tedavi edilip, taburcu edilirken PDEÖS sonrası yıllarda ortalama 4.6 günde tedavi edildikleri görüldü. Ayrıca, cerrahi hekim başına düşen ameliyat sayısında 2002 ve 2003yılları ortalamasına göre, 2004 ve 2005 yıllarının ortalamasında yüzde 10 oranında artış oldu. 



Damar yolu açılması işlemi hasta başına ortalama 0.13 adet iken; PDEÖS sonrasında 2.14 adet yapılmaya başlandı. Konsültasyon ortalaması PDEÖS öncesinde 0.4 iken; 0.8’e yükseldi. Tam kan (torbada) isimli uygulama oranı yüzde 6’den yüzde
76’ ya yükseldi, 


Röntgen dışındaki laboratuar tetkik sayısındaki yüksek artışlar da dikkat çekti. PDEÖS öncesinde guatr ameliyatı için kabul edilen hastalara ortalama 18.6 adet röntgen dışı laboratuar tetkiki yapılırken; PDEÖS sonrası ortalama 28.2 adet tetkik yapıldığı tespit edildi. 



GEREKSİZ SEZARYEN


Araştırmada sezaryen ameliyatı olan hastalara ortalama 9.93 adet enjeksiyon uygulanırken PDEÖS sonrasında 13.7  adet enjeksiyon uygulandığı ortaya çıktı. 
PDEÖS öncesinde uygulanmayan nebulizatör ile ilaç uygulaması, damar yolu açılması, nazogastrik sonda uygulaması, sterilizasyon operasyonları ve tam kan (torbada) uygulama ve tetkikleri PDEÖS sonrasında uygulanmaya başlandı. Sezaryen ameliyatı için hastaneye kabul edilen hastalara tedavi süreci boyunca PDEÖS öncesinde ortalama 14.52 adet radyoloji dışında laboratuar tetkiki yapılırken; PDEÖS sonrasında ortalama yüzde 40 artışla 20.41 adet tetkik yapıldı. Radyolojik tetkiklerde ise yüzde 31 azalma gözlendi. 



AMAÇ YÜKSEK GELİR


Tengelimioğlu, gereksiz kullanımın amacının hastaneye gelir artışı sağlayarak yüksek ek ödeme almak olduğunu anımsatarak, gereksiz kullanım ile geri ödeme sistemleri arasında ilişkiye dikkat çekti. “Hizmet başına ödeme sistemi gereksiz kullanıma imkan sağlamaktadır” diyen Tengilimioğlu, “Bu nedenle gereksiz kullanımın önlenmesi için geri ödeme sisteminin gözden geçirilmesi ve personele yapılan performansa dayalı ek ödeme sisteminde bu tür etik dışı uygulamaların önüne geçilmesi için gerekli tedbirlerin alınması uygun strateji olacaktır” dedi. 



BUNLAR DA BÜROKRAT TESPİTİ


Tengilimoğlu’nun hazırladığı bilimsel rapor, son yıllarda artan ilaç ve tedavi giderlerinden rahatsız olan kurumların da dikkatini çekti. Çalışma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Hazine Müsteşarlığı bürokratları rapordaki bulgulara atıfta bulunan bir çalışma yaptılar. Bu çalışmada ise PDEÖS ile ilgili şu tespitler yapıldı: 



AKILDIŞI TETKİK


- Bugün geldiğimiz noktada, performansa dayalı ek ödeme sisteminin (PDEÖS) suni sağlık işlemleri artışına, irrasyonel (akıldışı) tetkik ve tanı giderlerinin artışına neden olduğu görülmüştür. 



- Performansa dayalı ek ödeme sistemi ile birlikte doktor başına düşen ayakta tedavi sayısında yüzde 71,51; yatan hasta sayısında da yüzde 38,63 artış oldu. 
Cerrahi hekim başına düşen ameliyat sayısı yüzde 8,85 arttı. Hasta başına ortalama 0,13 olan damar yolu açılışı, yeni sistemde 2,14’e tırmandı.
- Tam kan uygulama oranı yüzde 6’dan yüzde 76’ya çıkarak olağanüstü büyüdü. 



EYVAH! ORGAN NAKLİ YAPAN HEKİM KALMAYACAK, HASTALAR YURTDIŞINA KAÇACAK


Bürokratların raporunda performans sisteminin geleceğe yönelik önemli bir tehlike içerdiği tespiti yapıldı. “Yeni yetişen hekim nesli, basit ve kolay uygulamalar ile hedeflediği performans gelirine ulaşabildiği için üst düzey tedavi yöntemlerine, zor olguların tedavisine, emek gerektiren kritik tedavi veya operasyon tekniklerine ilgi göstermemektedir. Her türlü tedaviyi yapabilen üst düzey hekim profilimiz giderek basit, sıradan işler yapan hekim profiline dönüşecektir. Bunun sonucunda yeniden bir çok kritik hasta tedavi için yurt dışına gönderilmeye başlanacaktır” denildi. 



PERFORMANS SİSTEMİ NASIL İŞLİYOR


- Performans sisteminde hekimler baktıkları hasta sayısına göre ücret alırken; hastaneler de hastalara uygulanan tetkikler, operasyonlar ve yatış sürelerine göre kazanç elde ediyor. Hastanelerin sağlıkla ilgili alacakları global bütçeden karşılanıyor. Ancak, performans nedeniyle giderlerin artması, bir sonraki yılın global bütçesinin de büyümesine yol açıyor. 


- Performans sisteminde ağır ve uzun süreli ameliyatlar performansı olumsuz etkileyip gelirin düşmesine yol açıyor. 10 saat süren bir ameliyat ile birkaç dakikalık operasyona yaklaşık aynı ücret ödeniyor. Doktorların, risk grubu yüksek ağır hastaları tazminat endişesiyle tedavi etmek yerine sevk ettikleri belirtiliyor.

 

 

 

Editör: TE Bilişim