Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Üner Kayabaş dünyada ve ülkemizde yayılarak bir pandemi halini alan COVID-19 salgını ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Prof. Dr. Üner Kayabaş COVID-19 salgını günlerinde ülkemizin durumu hakkında yaptığı açıklamalarında şu ifadelere yer verdi: “Aralık 2019 sonlarında Çin’in Wuhan şehrinde ilk olguları saptanan Coronavirus Hastalığı (COVID)-19, günümüzde dünya çapında 187 ülkede, 4 milyonun üzerinde kişinin hastalanmasına ve bunlardan 300 bine yakın kişinin ölümüne neden olan, SARS-CoV-2 virüsünün neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır.”

“İlk olguların Çin’den bildirilmesinin ardından ülkemizde, Sağlık Bakanlığı tarafından konunun uzmanlarından oluşan COVID-19 Bilim Kurulu kurulmuş ve bu kurul salgın ile mücadelede önlemler ile tedavi uygulamaları başta olmak üzere salgının tüm aşamalarında bilimsel öneriler sunmaya başlamıştır. Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu, ülkemizdeki diğer kurumların COVID-19 salgını ile mücadelede alacağı önlemler konusunda bilimsel görüşler sunmuş, COVID-19 ile ilgili sağlık kurumlarının nasıl örgütleneceği, alınacak önlemler ve tedavi stratejileri rehberler şeklinde hazırlamış, salgın ile mücadelede güncel uygulamalara yer verilmesi için tüm hazırlıklar bu öneriler ile tamamlanmıştır.”

“Aynı zamanda devletimizin diğer kurumları salgın ile mücadelede Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu önerileri ile yurt çapında gerekli önlemleri almış ve almaya devam etmektedir. Alınan bu önlemler sayesinde ülkemizde ortaya çıkan ilk COVID-19 olgusu, Dünya’nın birçok bölgesinin aksine, Çin’deki ilk olgudan aylar sonra 11 Mart 2020’de saptanmıştır. Hastalık, aynı gün Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi (Dünya çapında salgın) olarak ilan edilmiştir.”

“Ülkemizde ilk COVID-19 olgusunun alınan önlemler sayesinde geç ortaya çıkmış olmasının avantajları; gerek sağlık kurumlarımızda hastalığın tedavisi ve korunma, gerekse toplumun salgına hazırlanması aşamalarında iyi kullanılmış, bunun yanı sıra salgında geçen sürede dünyadaki diğer ülkelerin yaşadığı tecrübelerden yararlanma imkânını da sağlamıştır. Ülke olarak bu avantajlarımız; gerek hastanelerimizdeki yüksek yatak, yoğun bakım ve solunum cihazı kapasitemiz, gerekse hem hastanelerde hem de sahada filyasyon çalışmalarında, alanında iyi yetişmiş ve özverili sağlık çalışanlarımızın başarıları ile birleşerek, dünyada COVID-19’a bağlı ölümlerin en az görüldüğü ülkelerden biri olmamız ile birlikte, mücadelede örnek gösterilen bir ülke olmamızı sağlamıştır.”

“Sağlık çalışanlarının bu salgının başında en büyük endişesi, kendilerinin hastalanması değil, maalesef dünyanın birçok ülkesinde karşılaşılan, solunum cihazı sayısının hastalara yetmemesi durumunda, hastaları seçme zorunluluğunda kalmak ve hastalığı ailelerine taşımaktı. Sağlık çalışanları için, sağlık sistemi alt yapımızın güçlü olması sayesinde, gereksinim duyulan hastalar için solunum cihazı yetersizliği ile karşılaşılmamış olmak ve yakınlarına hastalığı taşıma riskini bertaraf etmek isteyen tüm sağlık çalışanlarının, ihtiyaç duymaları halinde devletimizin sağlamış olduğu barınma olanaklarından yararlanabilmeleri ile sorununun çözülmüş olması en büyük mutluluk olmuştur.”

Açıklamalarının sonunda COVID-19 salgını ile mücadelede yapılması gerekenlere de değinen Prof. Dr. Üner Kayabaş, ülkemiz başarısını sürdürürken, bu başarıyı kalıcı kılmanın ve yeni dalgaları engellemenin en etkili yolunun halkımızın önlemlere uyması olduğunu belirtti.

“SARS-CoV-2 virüsü hastalardan damlacık yolu ve virüs bulaşmış yüzeylere elin teması sonrası elin yüze, ağıza, göze, buruna götürülmesi ile bulaştığından dolayı; bu başarının sürekliliği için, kişiler arası 1,5 metrelik sosyal mesafe kuralına uyulmalı, evden çıkıldığında maske takılmalı ve el hijyeni sağlanmalıdır” ifadeleri ile “Evde Kal” çağrısının büyük önem taşıdığını aktaran Prof. Dr. Üner Kayabaş sözlerini “Unutmayalım ki; COVID-19 salgını dünyadaki olgu sayısı sıfır olduğu gün bitecektir” diyerek noktaladı.  

Editör: TE Bilişim