CHP Milletvekili Gürer, Tarım ve Orman Komisyonunda görüşülen ve Meclis’e getirilen kanun teklifinde gıda güvenliği ile ilgili kısmen iyileştirmelerin olduğunu ancak düzenlemede yer alan olumsuz gıda ile ilgili yazı yazan ve yayınlayanlar İçin getirilen cezaların düşündürücü olduğunu ifade etti.

Gıda ile ilgili yanıltıcı yayın yapanlara ceza verilecek olan düzenlemenin farklı sorunlar doğurabileceğine dikkat çeken Gürer, “Örneğin nişasta bazlı şeker (NBŞ) konusunda tüm dünyadaki bilim insanları kanserojen içerdiğini söylüyor. Ancak Gıda ve Tarım Bakanlığı bu konuda kesinleşmiş bir bilginin mevcut olmadığını ima ediyor. Şimdi NBŞ’nin kanserojen madde içerdiğini söyleyen, yazan ya da yayın yapan medya kuruluşları bunun için cezalandırılacak mı?” diye sordu.

Eleştiri konusuyla ilgili bir başka örnek veren Gürer, “Biz daha önce çayda katkı boya maddesi var dedik, Tarım Bakanı ertesi gün çıktı böyle bir şey yok dedi. Ancak birkaç gün sonra taklit ve tağşiş ürünler listesine bakıldığında çaya katkı boya maddesi koyan çay firmaları açıklandı. Böyle bir durumda çayda boya olduğu kesinleşene kadar, çayda boya var diyen ya da yazan kişi ceza alacak mı?” dedi.

Düzenlemenin amacının insanların sağlığıyla oynayanlara caydırıcı cezalar verilecek olması gerektiğini belirten Gürer, “Ancak düzenleme, toplumu bilinçlendiren insanları cezalandırmayı içeriyor. Bu kabul edilemez” şeklinde konuştu.

HİLELİ PEYNİR DENİLEMEYECEK Mİ?

1 kg kaşar peynirinin sütü, yağı, elektriği, çalışanı ve diğer maliyetleriyle 40 liraya mal olduğunu ancak piyasada 25 liraya kaşar peynir satıldığını söyleyen Gürer, “Şimdi burada bu kaşar peynirinin içinde farklı bir şeyler olmadığını açıklamak mümkün mü? Elbette var. 40 liraya mal olan kaşar peynirini 25 liraya satan üretici değil bunu açıklayan ve yazan kişi ceza alacak. Biz bekliyorduk ki hileli ürünler satanlar cezalandırılsın ama baktık ki hileli ürünleri açıklayanlar ceza alacak” ifadelerini kullandı.

GDO’LU YEMLER

GDO’lu yemlerle beslenen hayvanların yapısal olarak değişimlerinin sürekli izlenmesi gerektiğine işaret eden CHP Milletvekili Gürer, bir bilim insanı ya da gazetecinin GDO’lu ürünlerin insan salığına zararlı olduğunu açıklamasının suç haline getirecek düzenlemeden derhal vaz geçilmesini istedi. Gürer, “Hayvanın tükettiği yem, insanın tükettiği gıda aynı kanun maddesi içinde yer alıyor. Bu kabul edilemez” dedi.

GIDA BAKANLIĞI ŞART

Günümüzde gıda denetimlerinin sadece Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı birimler tarafından yapıldığını ve bunun yetersiz kaldığını anlatan Gürer, “Önceden belediyeler de denetim yapabiliyordu, belediyelerin laboratuvarları vardı ancak şimdi sadece bakanlık yapıyor. Bakanlığın ne personel ne altyapı olarak denetim yapabilecek kapasitesi yok” dedi.

Gürer bu konuda Gıdanın Tarım Bakanlığından ayrılarak ayrı bir bakanlık olarak faaliyet göstermesi gerektiğini ve mezun olduktan sonra iş bulamayan gıda mühendisi, ziraat mühendisi ve veterinerlerin bu bakanlıkta özellikle gıda denetimleri konusunda görevlendirilmesi gerektiğini de vurguladı.

DSİ ÖZELLEŞTİRİLİYOR MU?

Yeni düzenlemeyle sulama uygulamalarının DSİ’den alınarak sulama kooperatiflerine bırakılacağını kaydeden Gürer, 2 yıl önce su kaynaklarının özelleştirilmesi yönünde verilen kanun teklifinin o dönem AKP milletvekillerinin de itirazıyla reddedildiğini hatırlattı. Yeni düzenlemede DSİ’nin sulamadan arındırılarak yeni bir özelleştirmenin yolunu açacak gibi göründüğünü de işaret eden Gürer, bu konuda iktidarın yanlıştan dönmesi gerektiğini ifade etti.

ORMANLARDA NE OLUYOR?

CHP Milletvekili Gürer, orman alanlarıyla ilgili düzenlemenin de sorunlarla dolu olduğunu anlattı. Gürer, orman sınırları dışında olup özel ormanlık alan sahibi olan özel kişilerin orman açmalarının da yasaklanacağını vurgulayan Gürer, “Bu ormanların ülkemize ve topluma faydaları var. Toprağın korunması, erozyonun önlenmesi, eko turizm faaliyetleri, su tutması ve oksijen sağlaması gibi sayılamayacak kadar çok faydası var. Yurttaşın sahip olduğu orman arazisini kendi tercihiyle ağaçlandıracak olmasının da önüne geçiliyor. Orman sınırları dışında olup da alan büyüklüğüne bakılmaksızın sahipli araziler de ekim ve dikim yolu ile yetiştirilen her nevi ağaç ve ağaçlıklarla örtülü yerlerin düzenlemesi ile kurulan özel ormanların özel orman statüsünden çıkarılması bu ormanların amacı dışında kullanımının yolunu açacak” dedi.

ÖZEL ORMAN ALANLARI YOK MU EDİLİYOR?

6831 sayılı Kanun’un 18’inci maddesine eklenecek olan bozuk ormanlarda orman bitkisi ve fidanlıkların kurulmasına, mantar ve tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliğine, odun dışı ürünlerin mamul ve yarı mamul işlemi amacıyla tesis kurulmasına izin verilmesine olanak sağlanmasının da istendiğini anlatan CHP Milletvekili Gürer, “Adalet ve Kalkınma Partisinin 2004 yılında 116 orman fidanlığından 39 tanesini kapatma ve satma kararı aldığını, gerekçe olarak ise özel fidanlıkların ihtiyacı karşılayacak kapasitede olduğunu, devletin fidan üretmesine gerek olmadığı söylemini burada anımsatmakta yarar görüyorum. Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği konuyu yargıya taşıdı ve bu kararı iptal ettirdi. Yargı sürecinde 5 fidanlık satıldı, bir tanesi Sögütözü fidanlığı -merak edenler için- Konyalı fidanlığı ise yargı kararından sonra satıldı, diğer 33 tanesi ise günümüzde işlevsiz. Orman Genel Müdürlüğü, bugüne kadar fidan üretimine önem verseydi Kızılcahamam fidanlığına sahip çıkar, imara açılmasına olanak sağlamazdı. Günümüzde orman bitkisi fidan üretimi yetersiz ise bunda Adalet ve Kalkınma Partisinin sorumluluğunun büyük keza, özel fidanlık ve mantar üretimi yapılması ormancılık amaçlarıyla örtüşmediği gibi ormanı tarıma açmak anlamına da geleceğini, odun dışı ürünleri işleyen tesislerin orman içinde kurulmasının son derece yanlış olduğunu da tekrar dile getirmekte fayda var” dedi.

CHP Milletvekili Gürer odun dışı ürün işleyen tesislerin orman içinde tesis kurmalarının da son derece sakıncalı olduğunu belirterek, kamu yararı ve zorunluluk olmayan bir tesisin orman içinde kurulması, orman alanlarının daraltılmasına neden olabileceğini ifade etti.

CHP Milletvekili Gürer, son dönemlerde iktidarın uygulamalarının ormanlar adına kaygı verici olduğunu söyleyerek, “Her düzenlemede ormanla ilgili maddeler yer alıyor. Orman altına depo yapılması, orman alanlarında maden aramalarına izin verilmesi gibi. Yapılan işte iktidarın ekonomik anlamda yaşadığı sorunları aşmak için su kaynakları ve orman alanları gibi yerleri satarak buradan rant elde etmek istediği anlaşılıyor” diye konuştu.

Editör: TE Bilişim