Bu gece ne yapacağınızı biliyor musunuz?
Regâib ne demektir? Ne istendiğini bilmiyorsak ne yapacağımızı nereden bileceğiz ki. Hani bu güne kadar çok kandiller kutlandı da bizde ne değişti diye hiç mi tefekkür etmez âdemoğlu?
Regâib, Arapça bir kelimedir ve “reğa-be” kökünden gelmektedir. “Reğa-be”, kelime olarak, herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarf etmek demektir. “Reğîb” kelimesi ise, “reğabe”‘den türemiş olan bir isimdir ve kendisine rağbet edilen, arzulanan, talep edilen şey demektir.
Rağbet edilen ve talep edilen bir gece bu gün, peki bu gece Allah'dan ne talep edeceğiz neye rağbet edeceğiz.
MERYEM–46: Kâle e râgıbun ente an âlihetî yâ ibrâhîm(ibrâhîmu), lein lem tentehi le ercumenneke vehcurnî meliyyâ(meliyyen). (İbrâhîm (A.S)'ın babası şöyle) dedi: “Ey İbrâhîm! Sen, benim ilâhlarıma rağbet etmiyor musun (kıymet vermiyor musun)? Eğer sen, (bundan)vazgeçmezsen mutlaka seni taşlarım ve uzun müddet benden uzaklaş.”
Hz. İbrahim Allah'a rağbet ederken kavmi putlara rağbet ederdi. Doğru olan Hz. İbrahim’in rağbet ettiği değil mi? Peki bizler bu gece neye rağbet edeceğiz, Allah'dan ne talep etmemiz gerekir?
TEVBE–59: Ve lev ennehum radû mâ âtâhumullâhu ve resûluhu ve kâlû hasbunâllâhu se yu’tinâllâhu min fadlihî ve resûluhû innâ ilâllâhi râgıbûn(râgıbûne). Ve eğer onlar, gerçekten Allah'ın ve O'nun Resul’ünün onlara verdiği şeye razı olsalardı: “Allah bize kâfidir, Allah ve O'nun Resul’ü bize yakında fazlından verecekMuhakkak ki; biz Allah'a rağbet edenleriz.” derlerdi.
Ayette Allah'a rağbet edilmesi gerekiyor. Bizden de neden böyle bir talep sahibi olmamız mı isteniyor? Çünkü Peygamberimiz S.A.V. Efendimiz bizleri Allah'a davet ediyor.
KASAS–87: Ve lâ yasuddunneke an âyâtillâhi ba’de iz unzılet ileyke ved’u ilâ rabbike ve lâ tekûnenne minel muşrikîn(muşrikîne). Ve Sana indirildikten sonra, Allah'ın âyetlerinden sakın seni alıkoymasınlar. Ve Rabbine davet et (Allah'a ulaşmaya çağır). Ve sakın müşriklerden olma!
Demek ki Peygamberimiz S.A.V. Efendimiz Allah'a davet ederken bizim talebimiz başka bir şey olmamalı değil mi? Davete icabet için vuslatı(hidayeti), Allah'a mülâki olmayı talep etmeliyiz. Bu nedenle namazlarımızda Fatiha da Sıratı Mustakîm’i talep etmiyor muyuz?
FÂTİHA–5: İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn(nestaînu).(Allah'ım!) Yalnız Sana kul oluruz ve yalnız Senden İSTİANE (mürşidimizi) isteriz.
FÂTİHA–6: İhdinas sırâtel mustakîm(mustakîme). (Bu istiane'n ile) bizi, SIRATI MUSTAKÎM’E hidayet et (ulaştır).
İyide neden Sıratı Mustakîm’i talep ediyoruz ki? Peygamberimiz S.A.V. Efendimiz insanları Sıratı Mustakîm’e davet ediyor.
MU’MİNÛN–73: Ve inneke le ted’ûhum ilâ sırâtın Mustakîm (mustakîmin).Ve muhakkak ki; sen, mutlaka onları Sıratı Mustakîm'e davet ediyorsun.
Peygamberimiz S.A.V. Efendimiz bizi hem Allah'a, hem de Sıratı Mustakîm’e davet ediyor. Peki, bizim neden bundan haberimiz yok. Peşlerine takıldığımız dindar kişiler neden bunlardan bahsetmiyor? Hem Peygamberimiz S.A.V. Efendimizi çok severiz diyoruz hem de davet ettiği şeyler icabet etmiyoruz. Nasıl bir sevgi bu? Demek ki yalanmış. Eğer samimi olsaydık davete rağbet eder Allah'ı ve Sıratı Mustakîm’i Allah'dan talep ederdik de bu talep Allah'a kavuşmak ise bir sonuca doğru adım atmış olur dalaletten kurtulur hidayete ererdik.
YÛNUS–45: Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yete ârefûne beynehum, kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne). Ve o gün (Allahû Tealâ), gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar) gibi onları toplayacak (haşredecek). Birbirlerini tanıyacaklar (aralarında tanışacaklar) Allah'a mülâki olmayı (Allah'a ölmeden önce ulaşmayı) yalanlayanlar, hüsrandadır (nefslerini hüsrana düşürdüler). Ve hidayete eren kimseler olmadılar (ruhlarını ölmeden evvel Allah'a ulaştıramadılar).
Bu gece Regâib kandili. Rağbet edilecek tek şey Allah ve Allah'a mülâki olmayı dilemek. Dilemezsek hüsrandan kurtarmaz ve dalalette kalmaya devam ederiz. Dalalette kalmaya devam edersek de Allah bizimle ilgilenmez, bizi kendi halimiz bırakır bizde şeytanla uğraşır dururuz.
RA’D–27: Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihi), kul innallâhe yudillu men yeşâu ve yehdî ileyhi men enâb(enâbe). Ve kâfirler: “Ona, Rabbinden bir âyet (mucize) indirilse olmaz mı?” derler. De ki: “Muhakkak ki Allah, dilediği kimseyi dalâlette bırakır ve O'na yönelen kimseyi Kendine ulaştırır (hidayete erdirir).
Demek ki dalaletten kurtula bilmek için Allah'ın kendisine davetine icabet (talep) ederek, Allah'a ulaşmayı dilemek. Bu gece Allah'a rağbet ederek hidayet ermeyi istemek, aynı zamanda Sıratı Mustakîm üzere olmayı talep etmek gerekmektedir. Allah'a ulaşma talebimizi seccadede ellerimizi yaratana açarak, Allah'a ruhumuzu ulaştırmayı kalben dileyerek ermişlerden olmayı samimi olarak istemek ile olur.
YÛNUS–25: Vallâhu yed'û ilâ dâris selâm(selâmi), ve yehdî men yeşâu ilâ sırâtin mustekîm(mustekîmin). Ve Allah, teslim (selâm) yurduna davet eder ve (teslim yurduna, Zat'ına ulaştırmayı) dilediği kimseyi, Sıratı Mustakîm'e ulaştırır.
Allah kendisine teslim olmamız yani İslâm olmamızı ister. Bizde Allah'a teslim (Müslüman)olanlardanız diye bilmemiz, bu akşamki Allah'a rağbetimize(Allah'a ulaşmayı dilememize) bağlı. Sıratı Mustakîm, Allah'a ulaşmayı dileyen yani Allah'a rağbet edenlerin hidayete erebilmeleri için Allah'a istikametlenmiş yoldur. Bu gece Allah'ın yolunda olmamız gerekmez mi?
EN’ÂM–126: Ve hâzâ sırâtu rabbike mustekîm(mustekîmen), kad fassalnâl âyâti li kavmin yezzekkerûn(yezzekkerûne).  Ve bu, senin Rabbine istikametlenmiş (yönlendirilmiş) yoldur. (Allah'a götüren yoldur). Tezekkür eden bir kavim için âyetleri ayrı ayrı açıkladık.
İnsanları İslâm'ın beş şartı yeter diyenlere sorar mısınız hangi ayete göre bu ameller ile Allah'a teslim olabiliriz hidayete, erebiliriz. Üzerimize farz olan bu amelleri yeterli görmek ve Allah'a mülâki olmayı reddetmek bizim amellerimizin heba olmasına neden olmuyor mu?
KEHF–105: Ulâikellezîne keferû bi âyâti rabbihim ve likâihî fe habitat a’mâluhum fe lâ nukîmu lehum yevmel kıyameti veznâ (veznen). İşte onlar, Rab'lerinin âyetlerini ve O'na mülâki olmayı (ölmeden evvel ruhun Allah'a ulaşmasını) inkâr ettiler. Böylece onların amelleri heba oldu (boşa gitti). Artık onlar için kıyamet günü mizan tutmayız.
İnkâr ettiğiniz ayetler mülâki olma ve hidayet ayetleri o zaman ameleleriniz heba olarak, mizan tutulmayacak bir durumda Allah'ın huzuruna nasıl çıkacaksınız. Hani İslâm'ın beş şartı farz olduğu halde kurtuluşa ulaştıracaktı. Halbuki mülâki olmayı reddetmek, kazandıklarımıza karşılık bizi ateşe götürür.
YÛNUS–7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme'ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah'a ulaştırmayı) dilemezlerDünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.
YÛNUS–8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn (yeksibûne).İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir(cehennemdir).
Ateşten kurtulmak için, Allah'a mülâki olmak ve salih amel islemek gerekir.
KEHF–110: Kul innemâ ene beşerun mislukum yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhid(vâhidun), fe men kâne yercû likâe rabbihî fel ya’mel amelen sâlihan ve lâ yuşrik bi ıbâdeti rabbihî ehadâ (ehaden). De ki: “Ben sizin gibi sadece bir beşerim. Bana sizin ilâhınızın tek bir ilâh olduğu vahyolunuyor. O takdirde kim Rabbine mülâki olmayı (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı) dilerse, o zaman salih amel (nefs tezkiyesi) yapsınve Rabbinin ibadetine başka birini (bir şeyi) ortak koşmasın.”
Salih amel işlerseniz Allah'a mülâki olursunuz ve Allah'a rağbet etmiş olursunuz. Hidayete erersiniz. Salih amel işlerseniz mü'min olursunuz.
MU’MİN–40: Men amile seyyieten fe lâ yuczâ illâ mislehâ, ve men amile sâlihan min zekerin ev unsâ ve huve mu'minun fe ulâike yedhulûnel cennete yurzekûne fîhâ bi gayri hisâb(hisâbin). Kim seyyiat (şer, derecat düşürücü ameller) işlerse mislinden daha fazla cezalandırılmaz. Kadınlardan veya erkeklerden kim amilüssalihat (nefsi ıslâh edici ameller, nefs tezkiyesi) yaparsa işte onlar, (îmânı artan)mü'minlerdirOnlar, cennete konulacak ve hesapsız rızıklandırılacaktır.
Bu Regâib gecesi ne işe yarar ve neye rağbet edeceğinizi tefekkür edersiniz inşallah. Çünkü Rabbimiz bu gece Allah'a ulaşmayı dileyenlere kapılarını sonuna kadar açmış.
Unutmayın Allahsız mutluluk olmaz. Aksini ispat etmek isteyen varsa sorun kendilerine, hangi ayet iddialarını doğruluyor.
Regâib kandiliniz hidayetinize ( Allah'a ruhunuzu ulaştırmanıza) vesile olsun.