Milli futbolculara yenilmesinler diye 3 milyon lira prim verdiler, gene olmadı…

Halbuki, bu iş parayla olsaydı, Suudi Arabistan’ın devamlı dünya kupasını kazanması gerekirdi. Çünkü, para’yla olmuyor, ruh’la oluyor. Ve zannettiğiniz gibi ayak’la da oynanmıyor aslında, yürek’le oynanıyor.

İsmail Temiz.
Bordo bereliydi.
Bingöl’de mayına bastı.
Sol bacağı dizden gitti.
Ali Budak.
Şırnak’ta mayına bastı.
Sağ bacağı dizden gitti.
Nurettin Balkaya.
Şırnak’ta mayına bastı.
Sol bacağı yok.
Mehmet Mutlu Kalak.
O da gazi.

Fatih Karakuş, yüksek gerilim hattına dokundu, sol kolu yok. Selim Karadağ, doğuştan sağ kolu yok. Furkan Arslan, kıyma makinesine kaptırdı, sağ dirsekten itibaren yok. Rahmi Özcan, sağ bacağı doğuştan 30 santim kısaydı, 12 defa ameliyat oldu, neticede dizden kestiler. Barış Telli, henüz dört yaşındayken trafik kazası, sağ bacağı gitti. Fatih Şentürk, motosiklet merakı, sol bacağı gitti. Şeyhmus Erdinç, Feyyaz Gözaçık, Serkan Dereli, doğuştan birer bacakları yok.

Osman Çakmak…
Kara kış, sabahın beş’i, Besta Vadisi’ni yoğun sis kaplamıştı, göz gözü görmüyordu, üstüne bardaktan boşanırcasına sağanak başladı, termal kameralar çalışmıyordu, mayına bastı, sol bacağı diz altından koptu, Şırnak, Diyarbakır, oradan Gata’ya götürdüler, ameliyat üstüne ameliyat, 10 sene kardeşim, 10 sene sürdü tedavisi… Bi gün, dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt geldi rehabilitasyon merkezine, gazilerle sohbet ediyordu. Osman öne çıkıp, komutanım ben iyileştim, gene bölgeye gitmek istiyorum deyince, ilk kez orada duydu… “Vatana hizmet, illa vuruşarak olmaz, vatana hizmete devam etmek istiyorsan, futbol oyna oğlum, ay yıldızlı formayı o şekilde taşı” dedi komutan.

Evet, Türkiye’nin Ampute Milli Futbol Takımı bu…
Ve, Dünya Kupası’nda üçüncü oldular!

Hem de ne zaman oldular biliyor musunuz? Üç gün önce… “Eli ayağı tutanlar”ın Romanya’yla Macaristan’a yenildikleri,  geçen hafta sonunda oldular. Rusya’da düzenlendi 2012 Ampute Dünya Kupası… Ampute futbolda seri başı kabul edilen, İngiltere, Japonya, Gana, Ukrayna, Polonya gibi 12 ülke katıldı. Yarı finalde Rusya’ya yenildik, üçüncülük maçında Arjantin’i devirdik.

Macaristan rezaletinden bir gece önce, pazartesi akşamı, Atatürk Havalimanı’na indiler. Sanıyorlardı ki, yabancı futbolcuları karşılayıp omuzlara almak için yarışan vatandaşlarımız orada olacak, çiçekler verilecek, Türkiye sizinle gurur duyuyor diye tezahürat yapılacak, alkışlanacak. Kimse yoktu… Ne Futbol Federasyonu, ne Bedensel Engelliler Federasyonu, ne bir siyasi parti temsilcisi, ne de vatandaş… Hiç kimse yoktu. Allah’tan hostesler filan çırpındı, o sırada seyahat için uçak bekleyen Müslüm Gürses’i yakalayıp getirdiler, Müslüm Baba memleket adına hepsini tek tek tebrik etti, hatıra fotoğrafı çektirdi.

Sordum, Başbakan veya Spor Bakanı telefon etti mi diye, yok… Şeytan diyor, Alex’e tivit at, bu çocuklar göğsümüzü kabarttı diye, adım gibi eminim, hiç olmazsa Alex telefon ederdi.

Milli futbolculara 3 milyon lira prim verdiler, gene olmadı. Ampute milli takımına, dünya kupası’na gitmeden önce kamp için 250’şer lira harcırah vereceklerdi güya… O bile hesaplarına yatmadı hâlâ!