Önce muhalif basına sansür koydu. Paketi açacağı salonun kapısına dahi yaklaşmalarını yasakladı.
Demokrasi raconu kesti!..
Sonra, buyur ettiği yandaşlara soru bile sordurmadı.
Çünkü paketini MHP korkusu sarmıştı.
Ya birileri densizlik eder de PKK’nın ileri taleplerini sorsaydı, “hani bunları da çıkartacaktınız ne oldu” deseydi; ne cevap verecekti Usta?
Lastik kopmuş, paket açılmıştı bir kere!..
Geri toplayamazdı..
Paketteki MHP korkusu alev alevdi..
Soluğu genel merkezde aldı. AKP’li tüm milletvekillerine paket konuşma yasağı koydu Usta. “Yalnız genel merkez yöneticileri konuşacak” dedi.
Şimdi hepinizin aklına hâlâ takılıyordur;
1-Ne oldu KCK’lılara af?
Arz edeyim;
Yarı açık pakette KCK’lılara af getirecek TCK ve terörle mücadele kanunundaki tüm değişiklikler hazırdı. Son gece uyku haram oldu Usta’ya. Sabahlara kadar düşündü kaşındı. Telefonla kurmaylarını aradı; “Bunları çıkarıyorum. Seçim öncesi bunları yaparsak MHP oylarını artırır” dedi.
2-Ruhban Okulunun açılması?
Arz edeyim;
Usta, “Bunun da üstünü şimdilik çiziyorum. Bu da seçim öncesi MHP’ye yarar. Dostlarımız bize anlayış gösterecektir” dedi.
3-Jandarmanın İçişleri’ne bağlanması?
Arz edeyim;
Terörle mücadelede en aktif unsur olan Jandarma içindeki MHP sevgi ve sempatisi hesaplandı. “Zaten askeri çok kızdırdık. Dursun şimdilik bakalım. Bunu da MHP’ye yazdırmayalım”da karar kılındı.
Hesaplar yaptı Usta. Alt alta, üst üste koydu. Paketi mahalli seçimlerde deldirmemek için aklınca önlem aldı. PKK’ya ve sivil uzantılarına mesaj gönderdi “sabredin devamı gelecek ama şimdilik sıkıntıdayım. Hepsini birden tek pakette yaparsak paketi MHP’ye deldiririz” diye.
Ne kadar anlayışsızlar şu BDP’liler. Paketi görünce “kabağın içi boş çıktı” diyorlar. 2014 mahalli seçimlerinde kabağın oyulacağını Usta aşçı kadar da göremiyorlar!..
Koray Aydın bombaladı
MHP Trabzon Milletvekili Koray Aydın, paket ile ilgili önemli açıklamalar yaptı. Aydın, “demokratikleşme paketi, özde Türklüğün idam fermanıdır” dedi. Koray Aydın’ın paketten yaptığı çarpıcı tespitler;
“Türkiye’de açıklanacak bir demokratikleşme paketinin öncelikli muhatabı Türk milleti olmalıdır.
Paketi açıklarken bir kere bile Türk milleti ibaresi kullanmayan Başbakan esas niyetini de ortaya koymuştur.
Sayın Başbakan paketi açıklarken 2 bin 150’yi aşkın kelime kullanmış, ancak 1 kere bile Türk milleti dememiştir.
Konuşmasının bir yerinde dili sürçüp “Türk vizyonu” diyen Başbakan, onu da alelacele “Türkiye vizyonu” olarak düzeltme gereği duymuştur.
Bu paket olsa olsa Türk milletini bölmeye, çözmeye ve parçalamaya hizmet edecektir.
Türk çocuklarının dilinden andımızı almak, Türk Alfabesi’ni tahrif etmek olsa olsa Türk düşmanlarının arzularına hizmet edecektir.
Paketteki Siyasi Partiler ve Seçim Kanunları ile ilgili düzenlemeler, PKK ve BDP taleplerini yasalaştırma niyetinden başka bir şey değildir.
Dar bölge sistemi hem etnik partileri ve dolayısıyla bölünmeyi teşvik etmek, hem de seçilmiş diktatörlük heveslerini tatmin etmek için getirilmiştir.
Dar bölge sisteminde bir seçim çevresinde yüzde 15-20 ve hatta yüzde 25 oranında oy aldığı halde hiçbir milletvekili çıkaramayan partiler olacaktır.
Öte yandan dar bölge sistemi; sadece yüzde1 daha fazla oy aldığı için bütün milletvekillerini bir partinin çıkarmasına yol açacaktır.
AKP-BDP ve PKK’nın siyasi çıkarlarına hizmet eden dar bölge sistemi, Türk milletine demokratikleşme hamlesi olarak sunulmaktadır.
Dar bölge ya da daraltılmış bölge sistemiyle oylarını belli bölgelerde yoğunlaştıran BDP’nin önü sonuna kadar açılmaktadır.
AKP ve Sayın Başbakan’ın dinî değer ve sembolleri istismar etmede sınır tanımadığını ortaya koyan önemli bir örnek de baş örtüsü meselesidir.
Sayın Başbakan, kamuda baş örtüsü serbestliğini getirmiş bu bölünme paketinin içine koymuştur.
Hesaba göre pakete karşı çıkanlar, baş örtüsüne de güya karşı çıkmış olacaklardır.
Özerklik, bölünme ve çözülmeye giden yol, baş örtüsü serbestliği ile Türk milletinin gözü boyanmak istenmektedir.
Daraltılmış veya dar bölge sistemi, Türk milletinin cevher-i aslisi olan MHP ve Ülkücü Hareket’i etkisizleştirmek ve engellemek amacıyla getirilmektedir.
Klavye özgürlüğü diye hafife alarak Türk Alfabesi’ni tahrif edenler, millet ve tarih önünde elbet hesap vereceklerdir.
Çok dil kutsayıcılarına Ziya Gökalp’çe cevap veriyoruz: ” Türklerin bir ili var, Ve yalnız bir dili var, Başka dil var diyenin, Başka bir emeli var. 
İnadına haykırıyoruz: “Türkçe benim ses bayrağım, Kökümden bugüne bağım, Can yoldaşım, dert ortağım, Türk’üz Türkçe konuşuruz.” 
Gökalp 100 yıl öncesinden bu günlere sesleniyor:
Türklüğün vicdânı bir,
Dîni bir, vatanı bir;
Fakat hepsi ayrılır,
Olmazsa lisânı bir.