Hayatın içinde bulunmak, hayata hazırlanmayı da gerektirir ve hayata hazırlanırken ne kadar hayatın kendisini yaşarız sorusu, akıllarımızı kurcalar yine bu hayatın içerisinde.
     Her anımız, eğitimimiz, işimiz, koşturmacamız o kadar hayata hazırlanmaya yöneliktir ki, tüm bunlar yüzünden bir türlü hayatın kendisini yaşamaya vaktimiz kalmaz nedense.
     Hep yarını düşünmekten, hep geleceğe yürümekten, bugünü, yani içinde yaşadığımız anı düşünemez, elimizden kayıp gittiğinin farkına varmayız bile.
     Hâlbuki hayat geçmişte ya da gelecekte değil bizzat yaşadığımız şimdiki zamandadır.
      Oysa hayat okuluna,  okul hayatı ile hazırlanmaya çalışır, nedense ikisinin birbirlerine zıt yönlerini görmez, hatta algılamak bile istemeyiz.
      Okullarınsa bizleri hayata değil de nedense sınavlara hazırladığını göz ardı ederiz..
      İşte okul hayatı ile hayat okulu arasında yaşam şaşkını olan bizler, gelin aşağıdaki tespitleri beraber gözden geçirelim.
  • Okul hayatında sınavlar önceden haber verilerek yapılır ve notumuz yüzümüze söylenirdi. Oysa hayat okulunda insanlar bizi habersizce “ sınava çekiyor” ve yargılarını genellikle içlerinde tutuyor.
  • Okul hayatında anlatılmayan konudan soru sorulmazdı, hayat okulunda soru çıkabilecek her konuyu bilmemiz gerekiyor.
  •  Okul hayatında notumuz “objektif “rakamlara, karnemize yazılırdı, oysa hayat okulunda  “sübjektif” kanaatlerle notumuz veriliyor.
  • Okul hayatında soruların tek doğru cevabı vardı. Hayat okulunda kişiye göre değişen doğru cevapları bilmemiz gerekiyor.
  • Okul hayatında bulunduğumuz sınıftan daha aşağıya düşmezdik, hayat okulunda “sınıftan düşmek” mümkün.
  • Okul hayatında önce dersleri öğrenir sonra sınava girerdik, hayat okulunda önce sınava çekilip sonra dersimizi alıyoruz.
  • Okul hayatında tek dersten sınıfta kalanlara bir “ ek sınav hakkı“ verilirdi, hayat okulunda bir fırsatı kaçırıp son vagona atlayamayanlar için “tek fırsat hakkı” yok.
       Evet yukarıda yazılanları şöyle etraflıca düşündüğümüzde okul hayatı ile hayat okulu arasındaki ayırımlar ve kafa karıştırmıyor değil.   
       Tabii ki okul hayatı önemli, lakin hayat okulunun ise hiç mi hiç affının olmadığı mevzusu, ayrı bir gerçek.
       O zaman, ne yapalım yani iki hayatla karşı karşıyayız, birini mi tercih edelim diye soranlara ise, esasında bu kadar iç içe geçmiş iki hayatı bütün olarak özümsemenin ve yaşamanın, tadına varalım derim.
       Hayatın kullanma kılavuzunu yanımıza almadan geliyoruz hayata.
    Nasıl yaşayacağımızı, yaşarken öğreniyoruz.
    Yaşamak istediğimiz hayat, yaşadığımız hayat ve yaşamamız istenen hayatın iç açılarının toplamından ortaya karışık bir hayat çıkarıyoruz.
   Bu üçgen sarmalın içinde…
    Şöyle bir göz atın isterseniz yaşamınızın iç açılarına.
    Bakalım hangi açınız, geniş açı.