Gergin geçen bir haftayı yine geride bıraktık. Çelmeler, kavgalar, yumruklaşmalar, kadın-erkek ayırt edilmeden iktidar gücünün vatandaşa attığı meydan dayakları ve bitmeyen siyasi krizler.

AKP ilk iktidara geldiği yıllarda, hemen hemen bütün yönetici odalarının duvarlarında hepimizin bildiği Şeyh Edebali’nin  “Ey oğul!” diye başlayan altın öğütleri asılı dururdu. Artık, Edebali’nin altın öğütlerini duvarlarından indirmiş iktidar mensupları. Yerine ne mi almış?

Ziya Paşa’nın şu ünlü sözü;
“Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.” 
Biline!.. 

***

Oldukça gerginleşen Tayyip Erdoğan’ı biraz da sakinleştirmek için kurmayları, “Sayın Başbakanım hiç merak etmeyin, Örovizyon şarkı yarışmasında şampiyon olacağız” demişler.

Sezen Aksu destekli, Dışişleri belgeli ve TRT şişirmeli Can Bonomo’nun  katıldığı Örovizyon şarkı yarışması sonlanınca Tayyip Erdoğan’ı telefonla aramışlar:

-Efendim elendik.

-Neee !..Elendik mi?

-Evet efendim maalesef!.

Yanında telefon konuşmasını dinleyen Emine Hanım hemen devreye girmiş.

-Ben sana Avrupa’ya da kömür, makarna, patates, soğan dağıt dememiş miydim!..

***

Geçen haftanın önemli kriz maddesi olan  “Uludere” tartışmaları önümüzdeki hafta da devam edecek gibi görünüyor. Tartışmalarda, ulaşılabilen bir sonuç yok. Erdoğan ve AKP içine saplandığı bataklık da patinaj yapıyor. Tayyip Erdoğan ve partisinin bu durumu da fıkralaştırıldı;

Tayyip Erdoğan Hollanda’ya gitmiş. Ziyaret ettiği yerlerden biri de yel değirmenleri olmuş.

Rehber, yel değirmenleri ile ilgili bilgiler veriyormuş.

-Bak bu yel değirmeni, adı üzerinde suyla değil rüzgarla çalışır. Bu un öğütmez elektrik üretir..

Epey bir özellik saymış rehber. Konu uzayınca Tayyip Erdoğan’ın da dikkati dağılmış. Rehber sonunda “konuyla ilgili sorusu olan var mı?” demiş.

Tayyip Erdoğan söz almış;

-Ya!..Bu yel değirmenlerini uzun uzun anlattınız. Anladık bu yel değirmenidir. Ama bunun suyu nereden geliyor?..

***

Erdoğan’a sormuşlar:

- Sizce parti içi uyum nedir?

- Herkesin benim görüşüme katılmasına uyum denir. Sonra da benim bütün görüşlerimi değiştirip Brüksel’in görüşlerine katılmama, uyumun güçlenmesi

Erdoğan’a sormuşlar:

- Ankara’da “AB bizim içişlerimize karışamaz, kararları kendimiz alırız” demiştiniz. Sonra da Meclis’i toplama kararını Brüksel’de aldınız. “AB’nin istediklerini yapacağız” dediniz. Bu çelişki değil mi?

- Hayır... Ben içişlerimiz derken AKP’nin içişlerini kastettim. AB, Türkiye’nin her şeyine karışabilir ama, AKP’nin içine karışamaz. Ben bunu demek istedim...

Erdoğan’a sormuşlar:

- Reform nedir?

- ABD bir form verir, bunu doldururuz. Geri göndeririz. Bu işleme reform denir...

Erdoğan’a sormuşlar:

- En çok sevdiğiniz iki şeyi söyler misiniz?

- Birincisi kriz yaratmak, ikincisi yarattığım krizi çözmek...

 Erdoğan’a sormuşlar:

- Yokuşu mu seversin inişi mi?

- Kardeşim, bunun zikzaklısı yok mu?..

***

Temel’siz hafta sonu olur mu?

Uzun zamandır birbirlerini görmeyen Temel ile Dursun kahvede karşılaşır. Dursun başlamış anlatmaya:

- Ula Temel yaşlanduk. Ayaklarum, kollarum, başum, anlayacağun her tarafum ağriyi. Bu yaşliluk ne kötü bir şeydur. E, sen nasilsun? 

Temel cevap verir: 

- İyiyum iyiyum, anamdan doğduğum ilk günkü gibiyum. Başumda saçum yok, ağzumda dişum yok. Altuma yapayirum haberum yok..

***

Temel’in tek hayali Mısıra gidip muhteşem Piramitleri görmektir. Tarlayı, ineği satar, bilet parasını denkler ve ilk gemiyle Kahire’ye gider. Gemiden iner inmez de cebindeki para ile Piramitlere nasıl gideceğini araştırır. Gezi programları ve kiralık araç çok pahalı gelir. Tam ümitsizce dolaşırken bir levha görür “kiralık develer”  hemen sorar, günlüğü çok ucuza gelir ve kiralar. Tabi, zekice bir soru sorar. 

- “Bu deveyi nasıl kullanabilirim”. Görevli kişi nazikçe bu soruya cevap verir. 

- “Devemizde 3 vites vardır 1.vites için bir kez “OH” demeniz yeterli. 2.vites için iki kez “OH-OH”, ve en seri vites 3. vitestir bunun için ise üç kez “OH-OH-OH” demelisiniz” der. Temel hemen sorar; 

- “Peki nasıl durduracağım bu deveyi, freni yok mu?” 

-Satıcı “Devemizin freni için “ALLAH” demeniz yeterlidir der, Temel meydanda bir iki deneme turu atar ” OH “ der yürütür, “ ALLAH” der deve durur.Temel ikna olunca da, satıcı devenin yönünü Piramitlere doğru çevirir. Temel “OH” diyerek deveyi birinci viteste kaldırır. Çölde, yol boyunca Temel birinci vitesi pek kullanmaz seri bir şekilde hedefine gider. Uzakta piramitler görünür. Fakat çöl sıcağı ve devenin sarsıntısından sersemleyen Temel piramitlerin arasından hızla geçen deve ile ancak bir iki kare fotoğraf çekebilir ve deveyi durdurmak ister. “İNŞALLAH” der, deve durmaz, “MAŞALLAH” der deve durmaz, tüm bu gayretlerle deveyi durduracak sözcüğü hatırlayamayan Temel deveyi birinci vitese alır. Fakat az ilerideki uçuruma doğru deve yavaş yavaş yaklaşmaktadır,  “İNŞALLAH”, “MAŞALLAH” der deve durmaz ve uçurum kenarında düşmeden önceki son adımını havaya kaldırır ve Temel aşağıya düşmenin verdiği korkuyla elleriyle gözlerini kapar “ALLAH” der. Deve zınk diye durur.  Düşmediğini gören Temel gözlerini açar ve sevinç içinde derin bir “OH” çeker. (malum 1. vites devreye girer ) 


haberfedai.com
Sanal alemde yayın yapan Ülkücü haber sitelerinin sayısı bir elin parmağı kadar az. Kaliteli ve gerçek habercilik yapan bu siteler kendi yağları ile kavrulup bir mücadele veriyorlar. Bu mücadele hakkın ve doğrunun mücadelesi. Türk’ün sesini avaz avaz duyurmak için “haberfedai.com” adlı  haber sitesi de yayın hayatına başladı. İki genç Ülkücü tamamen kendi imkanları ile müthiş bir haber portalı yapmışlar. Haberlere çok farklı boyutlarda bakıyorlar. Görsel olarak da oldukça canlı bir site. Haberlerde dikkatten kaçan en ince ayrıntıları çıkarıp gözünüzün içine sokuyorlar. Günde en az iki defa zaman ayırıp “haberfedai.com”u mutlaka takip edin. Medyada sürekli çelmelenen Bozkurtların nasıl dirildiğine şahit olun.
 

Haftanın Güzel Sözleri
* Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması milli hissin inkişafında başlıca müessirdir. Türk dili dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil şuurla işlensin. (Atatürk)

* Hayat üç buçukla dört arasındadır; ya üç buçuk atarsın ya da dört dörtlük yaşarsın.

* Yüce insan aradığını kendinde bulur, küçük insanlar ise başkalarında.

* İlk özür dileyen en cesurdur, ilk affeden en güçlü, ilk unutan en mutlu.

* Rüzgar esiyorsa bırak söğüt düşünsün, çınara zaten bir şey olmaz.

* Ünlü bir filozofa sormuşlar;
”Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz? 
Cevap vermiş filozof;
“Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan”..
İyi pazarlar efendim.