Bu hafta sonu Ulukışla İlçesindeydim. İlçe Merkezini ve ardından yaklaşık 6 köyünü de dolaştım.  Öküz Mehmet Paşa  Kervan Sarayını gezdim.  Ulukışla’ya daha önce de geldim ama hepsi de ateş almaya gelmiş gibi çabuk ayrıldım. Bu sefer  yanım da misafirlerim olmasına rağmen gözlemlemek için dolaştım.


5 bin 300 nüfuslu küçük bir İlçe, E-90 karayolu üzerinde tanınan bilinen bir ilçemiz. Geçmişte namı daha fazlaymış. Kapsamlı Tren Garı, Azot Sanayi, 2 sineması, 4 banka şubesi varmış. Ulukışla  her geçen gün kan kaybetti. Her geçen gün ekonomisi küçüldü.  Şimdilerde Ulukışlalılardan  “Ölükışla” ifadesini daha sık duyar olduk.  Son darbeyi de otobandan yemiş. Gerçi bu güne kadar  E-90 karayolundan ne fayda sağlamış ondan da teretdütlüyüm. Biz çocukluğumuzda Ulukışla = Tren Garı olarak bilirdik, ardından Çiftehan kaplıcaları gelirdi.  

Ulukışla’nın merkezde Öküz Mehmet Paşa Kervan Sarayı var. Burası yıllar önce tamir edildi, çok da güzel olmuş. Çatısına bile çıkarak gezme imkanı bulduk. İnanın bu kervansaray arayanın eline geçmez. Ulukışla’da ne yazık ki değerini bulmamış. Bir kısmı depo niyetine kullanılıyor. Bazı yerleri de dökülmeye başlamış. Üzerine kitaplar, şiirler yazılmış beklide örneği başka yerde olmayan muhteşem bir bina, atıl halde duruyor. Etrafı ise binanın muhteşemliğini gizlemek için bilinçli olarak büfeler, bankamatikler, bakımsız parklarla gizlenmiş. Dipdiri taze bir kervansarayı öldürmek için her şey yapılmış. Çok üzüldüm…



Ulukışla’nın küçük çarşısı ise tam bir dökük vaziyette. Bir yerde tarihi gölgeleyen çok katlı binalar, bir yerde bakımsız köhne  binalar. Asfalt yok, köylerdeki parke döşemeleri bile ilçe merkezindekilerden kaliteli. Kasabadan bozulmuş köy hissi veriyor.  

Ama Ulukışla insanı  aydın, vefakar ve cefakar.

Ulukışla’nın çok sorunu var. Yeni Belediye Başkanı Ali Uğurlu’nun işi zor. Halkın da beklentisi çok.

Ulukışla’da yazacak o kadar çok konu var ki. Ulukışla’nın doğası, Pat patları bile ayrı bir araştırma ve haber konusu. Maden,  Gümüş, Darboğaz, Porsuk, Beyağıl, Alihoca… Her köyün derdi başka, güzelliği de bambaşka.  Doğa, Ulukışla’nın en belirleyici etkeni olmuş. Bunu olumluya, ekonomik girdiye çevirme işini henüz başaramamışız.

Ulukışla’ya yaptığım ziyaret ardından bir yazı yazma düşüncesi oluştuğu sırada sosyal medyada Ulukışla üzerine bir köşe yazısı gördüm. Ulukışla’nın sorunlarını yaşadığı toprakların sevdalısı olan Ertuğrul Sayın kardeşim çok güzel anlatmış. (Burada Tıklayın)

Yine Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu, Ulukışla’nın  çiçeği burnunda Belediye Başkanı Ali Uğurlu’yu ziyaret ediyor. Ulukışla’nın kayıp yıllarını “Artık yeni Ulukışla” diyerek telafi etme çabalarından bahsediyor. Projelerin hayata geçirileceğinden DSİ, İller Bankası ile görüşmeler yapıldığı, çöp toplama için 340 bin TL’lik hibe desteği sağlandığını. Yine park projesi, ulaşım ve toplu konut projelerinin yanında en son İlçeye yakışır 30 yataklı 4 katlı  modern bir hastaneye kavuşması sağlanıyor.  Umarım bunlar sadece sosyal medya da yazıldığı ile kalmaz. Ulukışla aç, hizmete aç… Tarım, hayvancılık ve turizm konusunda yapılacak o kadar konu ve iş var ki… Ulukışla’ya iktidar eli değmesi gerekiyor.

Tarım, hayvancılık ve turizm konusunda yapılacak o kadar iş var ki, çözülecek o kadar sorunu var ki.. Ulukışla aç,  ama hizmete aç.

Hafta sonu ziyaretimizde Ulukışlalıları…  köylüleri  çok umutsuz gördüm. Kaderlerine terk edilmiş hissediyorlar, küskünlükleri var, buruklukları var.

Ama umutlarını yitirmemişler.