Evden çıktığımızda nereye gideceğimizi bilmiyorsak, ulaşacağımız kente giderken aracımızın yakıtını kontrol etmiyorsak, bindiğimiz asansörün kaçıncı kata çıkacağını hesaplamıyorsak, kalkacak uçağımızın saatini ve trafik seyrini dikkate almıyorsak, bu durumda yapacağımız birçok iş ve eylemin sonunu göremeyeceğimiz gerçeğini, herhalde büyük kesiminiz kabul edersiniz.

Küreselleşen ve küçülen dünyada çeşitlenen insan ihtiyaçları, toplu yaşamanın genel özellikleri, yaşadığımız yerin gelişimi oranında artan yaşam kalitesi, daima iyiyi isteyen biz doyumsuz insan evlatlarını bir şekilde plan ve program yapma zorunluluğuyla, karşı karşıya bırakıyor.

En küçük insani eylemimizde hesap kitap yapıp planlamalar üzerinden giderken, yaşanılan kentin geleceğini kurgulayıp bu günün sentezinde yarınla olan bağını oluşturmamak, vücudumuzun üzerinde taşıdığımız kafalarımızda, bizi diğer canlılardan ayırt eden beyinlerimize de hakaret olurdu.

Niğde de yaşayanlar olarak üretimin verimliliğini ve etkinliğini artıracak, toplumun beklentileriyle uyumlu, içinde katılımcılığı, uzlaşmayı, tutarlılığı ve tüm bunlar eşliğinde olmazsa olmaz bilimselliğin aydınlatıcı ışığını taşıyacak, bir yol haritasının olma zarureti aşikardı.
Geçtiğimiz Cuma günü işte o yol haritası olma özelliğine bire bir sahip Niğde İl Gelişme Planının tanıtım toplantısı için, Ömer Halisdemir Kongre Merkezinde dinleyici sıralarındaydık. İçinde alın teri ve emek barındıran Niğde’nin huzurlu kent hayatında, tarihi miraslarını da kapsayan yaşam, eğitim ve kültür merkezi olma amaçlarına kilitleneceği ve bu yönde yol alacağı bilimsel içerikli romanının, özetini dinliyorduk.

Hazırlanması yaklaşık 2,5 yılı bulan, tüm kamu kurum ve kuruluşları kadar; Niğde Belediyesi, İl Özel İdaresi, Sanayi ve Ticaret Odası, Niğde Ticaret Borsası, Organize Sanayi Bölgesi ve bu planın ortaya çıkarılmasından 1. Derece sorumlu olan kentin Üniversitesinin yoğun çabalarıyla buluşulan Niğde İl Gelişme Planı, olabildiğince özetleniyordu.

Söz konusu çalışma meydana çıkış şekliyle; olmadığını savunduğumuz ortak akıl yürütme ve kolektif bilinç eksikliği eleştirilerine, kentteki gerek kamu gerekse de özel ve sivil toplum kuruluşlarını bire bir katarak, güzel bir cevap oluyordu.
Yapılan, yapılmakta olan ve yapılması planlanan 11 farklı alanda mevcut durum analizi tartışılıyor, güçlü ve zayıf ama bir o kadar da gelişmeye açık yönler değerlendiriliyor, bu alanlarda ki fırsat ve tehditler izlenip, Niğde’nin gelişme politikaları masaya yatırılıyordu.

Gelişme planı fikriyle; 1991 yılında Erzincan’ın Çayırlı ilçesi kaymakamıyken rahmetli Vali Sayın Recep Yazıcıoğlu’nun önerisi olarak tanıştığını belirten Milletvekili Sayın Kavaklıoğlu, bu konunun eski Vali Sayın Necmettin Kılıç ve Rektör Sayın Adnan Görür’ün benimseyip hayata geçirmeleriyle bu günkü haline geldiğini hatırlatıyordu. Diğer illerle kıyaslandığında daha kapsamlı ve nitelikli bir çalışma olan bu plan, kentin bir fotoğrafıydı. Niğde’nin potansiyeli, kapasitesi, imkan ve yetenekleri değerlendirilerek nereye gidilmesi, hangi yönlerin önünün açılması ve dışardaki Niğdelilerin de katkılarının alınmasıyla zahmetli, meşakkatli ve uzun mesafeli bir işin yapıldığının altını çiziyordu. Yapılan çalışma çok kıymetli olduğu kadar statik değil, her zaman geliştirilip değerlendirilebilecek, mevcut imkan ve kaynaklar bölge, ülke ve dünya içerisinde gelecekteki projeksiyonlarıyla öngörülebileceğine, dikkat çekiyorlardı.

İl Gelişme Planının her şeyden önce bilimsel bir çalışma olduğunu özellikle belirten Vali Sayın Peynircioğolu, elde edilen veriler ışığında daha yaşanabilir bir Niğde ve gelecekte de kullanılabilecek çalışma olduğunun altını çiziyorlardı. Çalışma gelecek nesillere de aktarılarak faydalı olacaktı. Nitekim sunum sonunda söz alan Sayın Vali; Niğde’yi hiç tanımayan birinin bile bu verilerden yola çıkarak net bir tabloyla karşılaşacağını söylüyorlardı. Zaten plan içindeki önerilerin büyük kısmı yapılıyor, yapılmak üzere veya tamamlanmıştı. Topyekün kalkınma adına güzel öneriler olduğunu belirterek, emeği geçen herkese şükranlarını sunuyorlardı.

 2,5 yıl içerisinde ortaya çıkan ve her satırına titizlikle yaklaşıp gelişme planının bu seviyeye gelmesinde ciddi katkısı olan sunumunu yaparken; onca yıllık hocalık deneyimine rağmen titreyen sesine engel olamayan değerli kardeşim Prof. Dr. Sayın Selen Doğan’ın heyecanını da çok iyi anlayabiliyordum.

“Bir şehri fethetmek hüner değildir. Hüner bir şehri yaşanabilir kılmaktır. O da yetmez orada yaşayanları da mutlu edebilmektir.” diyen Fatih Sultan Mehmet Hanın sözünü hatırlatan Rektör Sayın Görür, bu söz eşliğinde esasen yaşanabilir ve sürdürülebilir şehir kavramının ne anlama geldiğine dikkat çekiyorlardı.

Evet… Nasıl bir Niğde İstiyorduk?

Kentimizin gelecekteki yönü, gelişme eksenleri nelerdi?

Ortak akıl yörüngesinde üretilebilecek ve hepimizin faydasına sunulabilecek olanaklar hangileriydi?

Tüm bu soru ve cevaplar zaten belirlenmiş, hatta çoğu hayata geçiriliyordu.
Yapılması gerekenler hususunda ise…

Ecdadın söylediklerini kulak ardı etmeden…

Şehri yaşanabilir kılıp, yaşayanları da mutlu etmek için…
Bu plan eşliğinde…

Niğde’yi yeniden fethetmek gerekiyordu…