Yeni kuşaklar çok ilgi duymasada dünden gelenlerin vazgeçemediği “alışkanlıklar”  Niğde’de devam edegelmektedir. “Kışlık” olarak tanımlanan ve ağustos sonu ile eylül sonu arasında yoğunlaşan kadınların emekleri ile ürettikleri ürünlerin zamanıdır.  Neler yapılmaz ki geçmişte iki gün süren kış ekmekleri yani “yufka” yapımında miktar azalsa da devam ediyor ama ev salçası, tarhana, köfter, pekmez, kuru üzüm, reçel “vazgeçilmezler” olarak yerlerini koruyor. Anacığım Kadriye Gürer her yıl salçasını, reçelini mutlaka kendi yapar. Derim ki “anacağım bunun ne kadarını yiyebiliyorsun ki.””Olsun” der “size tattırınca ben mutlu oluyorum” ve yorgunluğunu hissetmeden çalışır çabalar kavanozlara salçayı reçeli hazırlar. Kardeşim, kardeşleri de onunla beraberdir.  Doğal olarak o öncü olunca bizlerde o işlerin içine gireriz. Sonra kışın bir iki kavanoz kendine kalır diğerlerini çocuklarına komşularına ikram olarak sunar. Oysa bu işler zordur. Bir salça deyip geçmemek lazım. Sazala domatesi ki yerel özelliğini koruyan bir ürün. Sandıklarla alınır. Rendelenir, suyu çıkarılır, saatlerce kazanda kaynatılır.  Ayrıca acılı sos ta yapıyorlar. Karıştıra karıştıra kıvamını bulan salça kavanozlara alınır. Başlı başına bir emek ürünü ve organik. Keza yaş üzüm toplanır bir kısmı  “karıklar”a serilip kurutulur. Genelde siyah üzüm kurutmalıktır sonra diğer üzümler ezilerek suyu alınır. Pekmez toprağı katılırak “köfter” denen yerel tatlı için karışımlarda eklenerek kıvamında  tabaklara alınır ve birkaç gün tabaklarda kaldıktan sonra serilerek kurutulur sonra saklama torbasına alınır. Kış boyu hem öylece yenir, hemde doğranarak tereyağ ile ateşte pişirilip cevizle sunum yapılır. Pekmez, büzeyden, pekmez reçeli de bu arada ayrı süre ile kaynatılarak hazırlanır. Pekmez içine elma ve armut atılıp yapılan tatlı ile kabak atılıp yapılan tatlınında tadı damakta kalır. Birde konu komşu çağrılıp köfter leğeni elle sıyrılması ve cevizle yenmesi vardır ki bizim kuşaklardan dinleyenin ağzına tat gelir. Ev eriştesi, tarhanası yanında  “kışlık” sucuk pastırma ve kuru et içinde bu süreçte dana alınır kiminde ortaklık kiminde kişi aldığı dana etinden pastırma, sucuk yapar ama güneşte kurutularak kışın yenen kuru et ve tandırda kazan ile pişirilip hazırlanan “kavurma” farklı bir et yediğinizi size anımsatır. Bulgur yine kışlık yapılır, yerel şeftali, erik, kiraz, vişne, kayısı,  reçelleri ile yalnız Bor’da tadı farklı şekarpare kurusu ve ondan yapılan şekarpare dolmasını yemeyene tadını anlatmak yetersiz kalır.  Yazdıkça yazacağımız geliyor ama sonunu üzüm turşusu ile bağlayalım. Kışlık yapılan üzüm turşusununda üzümü özel seçilir, Hevenklik gibi onunda yapıldığı üzüm vardır. Bu üzümlerle hazırlanan üzüm turşusunu tatmayan turşunun bu tadından mahrum kalmış sayılır. Şimdilerde anacığım, teyzelerim, halalarım,dayımlar salçasını,reçelini yapmakla meşgul .bizim aile dünden gelen geleneklerden kopamadı bizde o tadları her kış tüketiyoruz ama yeni kuşaklar “ne gerek bu kadar yorgunluğa, markette hepsi var, alıveririz” diyor. diyor da o tadları bilenler için yorgunlukta olsa “olsa da yesek” demekten kendimizi alamıyoruz.