Ülkemizde incir çekirdeğini doldurmayacak sebepler yüzünden komşu olan bazı vilayetlerin kendi aralarında çekiştiklerini görüyoruz. Konuyla ilgili örnek verirsek Malatyalılar ile Elazığlılar arasındaki çekişmeyi örnek verebiliriz. Kayserililer ve Sivaslılar arasındaki zamanında futbol yüzünden ortaya çıkan çekişme de örnek olarak verilebilir. Bu tür çekişmelerin altında çok basit ve ucuz nedenlerin yattığını görebiliriz. Ayrıca toptancı bakışlar ve adı konmamış önyargılar bu tür ihtilafları nesilden nesile aktarmakta birlikte hareket etmesi gereken insanları ne yazık ki birbirinden ayırmaktadır.

Ne yazık ki bir kısım Niğdeliler ile bir kısım Aksaraylılar arasında da böyle bir çekişmeden bahsedilebilir. Bilhassa sosyal medyada bazı cahil ve bilinçsiz insanların espiri amaçlı paylaşımları bu iki il arasında sanki bir sıkıntı varmış gibi algılanmaktadır.

Esasında Niğde ve Aksaray aynı garibanlığın aynı yoksulluğun aynı çaresizliğin topraklarıdır. İki vilayette geçinmek için yıllarca gurbeti kendine yol etmişlerdir. Örf ve adetleri gelenekleri genel olarak aynıdır. Aynı türküleri dinler aynı şiveyi konuşurlar aynı yemekleri yerler.

Aksaray il olma potansiyeli taşıdığı halde yıllarca Niğde ve Konya arasında kalmış ve bu emeline geç erişmiştir. Bu noktada hala tanınma açısından sıkıntılar yaşamaktadır. Müstakil bir il olarak gelişmişlik düzeyi ile ayrıldığı Niğde'yi bile geçmiştir.

Niğde ise geçmişte daha merkezi bir yerken gittikçe geriye doğru çekilmiş bir vilayet olarak göze çarpmaktadır. 1954 yılında Nevşehir'in 1989 yılında Aksaray'ın ayrılması ile sınırları iyice küçülmüştür. İçinden birçok ili çıkaran Niğde ne yazık ki hakettiği yere bir türlü erişememiştir. Bağrında sakladığı büyük potansiyel tam anlamıyla açığa çıkmamıştır.

Esasında Aksaray ve Niğde bir elmanın iki yarısı gibi birbirine benzeyen vilayetlerdir. Bu iki vilayet etraflarını saran büyükşehirlerin gölgesinde kalmak istemiyorlarsa birlikte hareket etmelidirler. Bu tarihi ve sosyolojik bir zaruret halidir. Bozkırın gariban çocuklarının birbiriyle uğraşmak gibi bir lüksleri yoktur.

Yabancı sermaye dünyanın bir ucundan gelip ürettiği ürünü din dil ırk farkı gözetmeden heryerde satarken aynı dili konuşan aynı dine inanan insanların kendi aralarında çekişmesi hiçbir sosyolojik teoriyle izah edilemez.

Hızlı tren hattı projeleri tamamlanarak ve genişletilerek Aksaray'dan Niğde'ye Niğde'den Mersin limanına uzanan bir hat ile bağlanabilir. İki il arasına ortak bir havalimanı kurulabilir. Havaalanı ile birlikte Bor organize sanayi iki vilayetin ortak yatırım alanı olarak bir cazibe merkezi haline getirilebilir. Hasandağı ve Narlıgöl ortak projelerle birlikte değerlendirilebilir. Aksaray'ın su ihtiyacını karşılayabileceği tek çıkış noktası Ecemiş suyudur. Bu noktada Aksaray Niğde'ye göbekten bağlı olduğunu unutmamalıdır.

Esasında devletin yönetim düzenini sağlamak için belirlediği vilayet sınırları psikolojik sınırlarımızı belirleyemez. Niğde, Nevşehir, Kırşehir, Kırıkkale farklı iller olsa bile kültürel yapıları itibariyle tek bir vilayet gibi durmaktadırlar. Bundan dolayı kalkınma ajansı programında TR 71 bölgesi olarak adlandırılan bu illerin kaderleride birbirine benzemektedir.

Aksaray ili gurbetçilerin geriye dönen sermayesi ve yatırımları ile yol üzerinde bulunmasının avantajını kullanarak sanayileşme alanında hızlı bir ilerleme sağlamıştır. Bu ilerlemede Aksaray'ın küçük olsun benim kalsın diyen bir eşrafının olmaması ve Ankara'da ki Aksaray lobisinin etkisi büyüktür. Ne yazık ki Niğde bu konularda çoğu zaman sınıfta kalmış ve kendi ayaklarına çelme takmaktan kurtulamamıştır.

Son tahlilde Aksaray ve Niğde aynı coğrafyanın çocuklarıdır etle tırnak gibi birbirlerinden ayrılmaları mümkün değildir. Her kim ki bu konuda araya nifak sokuyorsa ya cahilliğinden ya da art niyetli oluşundandır.

En nihai noktada meseleye bakarsak hepimiz aynı kilimin bir deseni aynı türkünün bir notası ve aynı bahçenin gülleriyiz. Allah her daim birliğimizi dirliğimizi korusun.