Demek; isteyince, özveriyle işi üstlenenler olunca, korkuların yersiz olduğu, çok güzel şeylerin yapılabileceği, "Niğde küçük bir il, burası bu tür etkinlikleri kaldırmaz, biz patates soğan satmaya devam edelim, zaten burada yaşayanlar bu tür işlerden, kültürden, resimden ne anlar? diyerek sanatın, kültürel etkinliklerinin önünü tıkayan, hatta önüne set çekenlerin bu etkinlikten önemli dersler çıkarmış olmaları en büyük ümidim. Ki; daha sonraki dönemlerde sanat ve kültürel etkinlikler yapmak isteyenlere köstek değil destek olsunlar.

Niğde önceki yıllarda çok zaman kaybetti. Kültürel faaliyetler yok denecek kadar azaldı. Şimdi şans biraz yüzümüze güldü ve bunu en iyi şekilde değerlendirmeliyiz.

Sayın Valimiz ve Kültür Müdürümüz sacın iki ayağını biz sanatçılar da üçüncü ayağını oluşturmaktayız. Bu durum, yani sanata böylesine sıcak bakan, olumlu yaklaşan yöneticilerin ve diğer taraftaki sanatçıların Niğde tarihinde bir araya gelebilme şansı elli yılda bir olabilecek birşey desem abartmiş olmam.

Serkan Haliloğulları'nı iki yıl kadar önce tanıdım. Çok güzel projeleri vardı. Birlikte gerçekleştirmeyi planladık ancak şartların olumsuzluğu bize engel oldu.

Geçen yıl kültür müdürümüz Basri Akdemir'in Niğde'de göreve başlaması, biz sanatçıların içinden geçenleri okuması, işlerimizi çok kolaylaştırdı.

Benim daha önceki gerçekleştirdiğim etkinliklerde yıkmış olduğum önyargıyı, Serkan Haliloğulları İngiltere'den, bir Niğde sevdalısı olarak gelip tamamen ortadan kaldırmıştır.

Böyle bir etkinliği gerçekletirip, Niğde kültürüne, toprağına, suyuna, insanına yapmış olduğu bu katkı küçümsenmeyecek kadar değerlidir. Kendisi hem övgüye hem de alkışa layıktır...