Benim geçtiğimiz haftalarda yazdığım “Niğde’deki Kokunun Kaynağı ve Çözümü” başlıkla köşe yazıma (burada tıklayın) Niğde Üniversitesi yönetiminden tepki geldi.
 
 Üniversite Avukatlarının imzası ile Niğde’deki bütün yerel gazetelere verdiği tam sayfa “Kamuoyuna Duyurubaşlıklı ilanda Borhaber.net’in kurumsal kimliği ve şahsıma ağır ifadeler kullanıldı. (Burada bakınız)
 
İlanın temel  konusu Akkaya Çevre Kirliliği… Başka bir konu yok!
 
Ne demişim? “Niğde Üniversitesi Akkaya’ya gelen flamingolar hariç hiçbir çalışma yapmıyor” Doğru…  hafta da  bir Niğde Gazetelerinde ve (bakınız burada) Üniversite sitesinde flamingolardan bahsediliyor. Oysa barajın içinde bir tek  canlı yaşamıyor bundan bahsedilmiyor”
 
Ne var bunda?
 
Ne demişim? Geçmişte ele geçirdiğimiz rapor hariç hiçbir araştırma da  yok. O raporda da  “Bor tarım alanlarında yetişen ürünlerin ağır metal içerdiği” yazar” Bakın geçmişte yaptığınız çalışmalardan da bahsetmişiz. Sorun zaten geçmişte değil… Bu günde. Hala bu su ve yetiştirdiği ürünler ağır metal içeriyor. Sulanan bahçelerin bağların ardından kalan tortuyu bilimciler! bir incelesin. Üretilen bir marulu inceleyin, temiz diye tam sayfa ilan verin veya  basınla paylaşın. Üstelik yazımda bu incelemeyi sizden değil,  Halk Sağlığı ve Bor Belediyesinden talep etmiştim.
 
Ne var bunda?
 
Ne demişim? Bugün Üniversite değil sanki bir lise gibi davranıyor” Doğru… Üniversitenizin Akkaya ile ilgili çalışmaları sizlerde duyurunuzda kronolojik sıralamışsınız 2009 yılında başlamış, 2011 yılında son teknik çalışma Valiliğe sunulmuş.  Yıl 2016 Temmuz ayı son 3-5 yıldır   çalışma yok.  Googleye  “Trakya Üniversitesi, Ergene, havza, nehir çevre kirliliği yazın” Kaç tane doç, prof, anabilim dalı ünvanlı hocaların pdf. araştırması, makalesi, ulusal ve yerelde haber çıkar görün. Ben Niğde Üniversitesi’nde Akkaya çevre kirliliği ile ilgili  bir doç, dr, prof, bölüm başkanı, dekan, araştırma görevlisi, öğretim üyesi menşeili bir haber görmedim. Belki vardır hakkınızı yemeyelim ama kamuoyu duymamış! Akkaya’ya dikkat kesilen ben bulamamışım!..
 
Ne var bunda?
 
 
Ne demişim? "Öğrenciler b.k kokusu içinde yaşıyorlar. Öğrencide, öğretmen de Haliç’te yaşayan simonlar! gibi kokuyu kanıksamışlar. Rektör bey, “Öğrenciler çok sıcakta dahi pencerelerini açamıyor” diye zamanın Bakan’ına söylenirken...” Doğru… Niğde Üniversite’sinin Akkaya Çevre Kirliliğine eğilmesi gerektiğinin ve yazıyı yazmamdaki temel nokta, pis kokuyu en çok üniversite öğrencisi, çalışanı ve akademik personeli hissediyor yaşıyor olması. Geçmişte kayıt altına aldığım bu konuda çok video var. Ama Üniversite’nin kurumsal kimliğine zeval gelmesin diye hep yayınlanmadan arşivde kaldı. En çok ciyaklayan borhaber.net veya  ben değil sizler olmalısınız. Üniversite deki kokunun durumunu Sayın Rektör burada bakın (tıklayın)  video da çok güzel anlatıyor. Ben yeni bir şey söylemedim… Sayın Rektör bunları söylerken ve üstelik ulusal basının olduğu ortamda Üniversitenin kurumsal kimliğine zarar vermiyor da ben mi veriyorum? Ben sadece söyleneni tekrar ettim,  hepsi bu..
 
Ne var bunda?
 
Ne demişsiniz?  “Akkaya Barajı ile ilgili herhangi bir sorumluluğumuz olmamasına rağmen sorumluluğumuz varmış gibi ifade edilmesi…” Sorumluluğunuz yok da duyurunuzda sıraladığınız çalışmaları neden yaptınız? Akkaya Barajını uygulama alanı olarak mı gördünüz?
 
Ne demişsiniz?  “Üniversitemizle hiçbir bağı olmamasına rağmen üniversitemiz, Merkez Yerleşkemize  komşu  olan  Akkaya  Baraj  Göleti’nin temizlenip kurtarılmasına katkı sağlamak için 2009 yılından  itibaren etkin bir şekilde çalışmalar  yürütmektedir. Yapmış  olduğu çalıştaylar,  projeler ve bilimsel çalışmalar ile yerel, ulusal ve uluslararası arenada gündeme gelmesine katkı sağlamıştır”…  Doğru ve teşekkür ederiz. Elimizden geldiği kadar sesinizi bu konuda en yüksek düzeyde duyurmaya  çalıştık.  Borhaber.net’in arama çubuğuna “Akkaya” yazın  görürsünüz.
 
Ne demişsiniz?  “Üniversitemizin konuya ilişkin yapmış olduğu bu çok önemli çalışmaların yok sayılması ne yazık ki bazı basın organlarının bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı bir marifet zannetmesinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca bu basın organları bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı bir marifet olarak görmekle de kalmayıp, kamuoyunu kasıtlı olarak Üniversiteye karşı kışkırtmaya ve Üniversiteyi yıpratmaya çalışmaktadır”  Doğru… Hadi bakalım fikir sahibi olmayı marifet de görmüyorum.     Fikir sahibi değilim diyelim,  iddiam da yok. Ama kokuyu yaşıyorum, hissediyorum. Yerleşkenin önünden her gün gelip geçerken bu kokuyu hissetmek zorunda mıyım? Çocuklarım ve yaşadığım toplumunun sağlığından endişeliyim. Bir site var, bir köşem var ve tedirginliğimi dilimin döndüğünce dile getiriyorum. Akademik kişiler  dahil, bu site ve köşe, fikir sahibi olmayı marifet sayanlara açıktır.
 
Kamuoyunu Üniversiteye karşı kışkırtmaya ve Üniversiteyi yıpratmaya çalışmak çok ağır ve talihsiz bir ifadedir. Üniversite aciz midir? Üniversite daha yeni bir Üniversite midir ki? Sadece çevre konusundaki teğet geçilmiş bir eleştiriye tahammül edemiyor. Özgür düşüncenin etkin ve egemen  olması gereken bir kurumun tedirginliği nedir? İlanda bahsettiğiniz gibi haber değil köşe yazısıdır. AB normları, gazete ve internet sitelerinin farklı kanunlarını ve yönetmeliklerinin olduğunu da mı biz hatırlatalım.   Kışkırtma konusunda en dikkatli olan biziz, kışkırtmak için malzeme çoktu ve hala var. Aklımızdan geçmedi.  Bu sorunun ortak akılla çözülmesi gerektiğine inanan biziz. Ne Üniversiteye ne de başka bir kuruma, yönetici ve kişilere  asla art niyetli değiliz. Bir öğretim görevlisinin üniversitenin kurumsal kimlik sorumluluğundan çok, yerel bir site olarak bu kimliğin korunmasında geçmişte ve bugün  hiçbir gaza gelmeden koruyan itina gösteren de biziz. Örnekler ve şahitlerle ispatlayabiliriz.    Kişisel değil toplumsal konulara eğiliriz.  Bakanları Ankara’da ve Niğde’de kovalayan biziz.  Akkaya Platformunu kuran biziz. Üniversiteyi birincil sorumlu tutmuyoruz,  bunu da net olarak yazımda yazdım.  Ama “Akkaya Barajının Üniversitemiz ile alakası sadece komşulukla sınırlıdır” denilemez. Kokunun içinde yaşanıyor… Üniversitelerin kentlere karşı sorumluluğu vardır. Kentlerin de içinde yaşayan  fertler olarak, bizlerinde Üniversiteye karşı  sorumluluğu vardır. Bu konuda Kent-Üniversite, Kurum-Üniversite gibi çalıştaylarda yapmıştınız.
 
Sonuç ve açık özet olarak; Aslında, Niğde'de bazı kurumlar ve kişilerin dokunulmazlığına,   alıştırmışlar.  Sorgulanmaması, eleştirilmemesine alıştırmışlar. O yüzden bir paragrafık haklı eleştiri yazısı ağır geliyor. Çok şükür ki senota kınaması yayınlamadılar.  Oysa başka illerde en küçük birşeyde tefe koyuyorlar, yerin dibine sokuyorlar ve bunlar olgunlukla karşılanıyor.  Bize de dokunuyorlar, 27 kere Bimer'e, biri Yargıtayda 6 mahkeme,  2 tane müfettişli soruşturmalar, mobingler, baskılar, sansürler... gırla gidiyor. Niğde, sorgulanmadığından, dokunulmadığından, eleştirilmediğinden böyle...

Bir örnek; Bakın yıllar önce çözüm sürecinde Üniversiteye  Akil Adamlar gelmişti... Bir kaç akademisyen salonda fikir özgürlüğüne dayarak   eleştirisini iletti. Ama adamlara soruşturma, ceza, senato kınaması, tecrit vs. yapılmadık kalmadı. Bugün gelinen nokta O akademisyenlerin haklı çıktığıdır. O yüzden devir değişiyor... Sizlerde değişin... 

Bir kaç ay önce yaptığım Niğde Tıp Fakültesi tartışmaları ve eleştirileri de  dahil  yukarıda yazdıklarımı  hiç dikkate almayın. Sadece, üniversiteye hazırlanan bir çocuk babası olarak,  Niğde Üniversitesinde  bir bölümde okumasını samimi olarak isteyen öğrenci velisi adayıyım. Üniversiteye kulak kabartmak hakkımdır.

Ayrıca, Borhaber.net’in kurumsal kimliğini aşağılamak kimsenin hakkı ve görevi değildir. Gazetelere paralar döküp ilan vermek, aşağılatmak, ötekileştirmek. Yakışıksız bir uygulamadır. Borhaber.net’in her türlü hukuki ve cezai haklarının saklı olduğunu da belirtmek isteriz!..
.Avukat ordusu ile açıklama yapmak ve sonucunda mahkemede toplumsal felaket olan  Akkaya'yı savunduğumuz için,  ola ki ceza almak bizim için onurdur.  
 
Şimdilik sağlıkla kalın.