Türk Dünyası’nın büyük evladı Turan Yazgan uçmağa vardı! Son yolculuğuna çıkarken Kaf Dağı’nın arkasına da uğrayacaktır.. Kendi düzenlediği ve kurumsal hale getirdiği Türk Dünyası Çocuk Şenlikleri’nden birinde konuşurken çocukluğunun, büyüklerin anlattığı Kaf Dağı’nın ardındaki kahramanların hikayeleriyle geçtiğini ifade ederek  “İşte bütün dünya görsün, Kaf Dağı’nı aşarak hem biz size gittik, hem siz bize geldiniz. Kaynaklarını kendi kullanan bir Türk dünyası, sömürülmeyecek, horlanmayacak ve dik başlı olarak dünyadaki yerini alacaktır”  demişti. Hayatının temel gayesi buydu. Belki de bunda, adının Turan konulmasının büyük etkisi vardı..
***
1998 yılıydı.. Kazakistan’ın Kızılorda şehrindeyiz.. Saatlerce yol aldıktan sonra bozkırın ortasında kopuzu temsil eden ve üç tarafından da baksanız kopuz şeklinde görülen bir anıt, etrafında Pir Sultan Abdal’ın Sivas’ın Yıldızeli ilçesinin Banaz köyündeki mezarında olduğu gibi semah dönülen bir anfi tiyatro yerine vardık. Anıt, Korkut Ata için dikilmişti. Eski Türk inançlarına göre düzenlenmiş bu anıtın etrafında  sanki Korkut Ata’nın ruhu dolaşıyordu. Rehberimiz olan Kazak kadını bir ağıt okudu.. Fark ettik ki bizden de aynısını bekliyorlar.. Turan Yazgan Hoca, bunun üzerine  “Çırpınırdın Karadeniz” i başlatmamı istedi, hep birlikte söyledik. Sonra hep birlikte ataların ruhuna Fatiha okuduk.. Anıt mezarın girişinde Anadolu’da kullandığımız Türk motifleriyle işlenmiş, madeni üçgen muskanın büyüğü asılmıştı. Turan Hoca,  “annemin muskası aynı böyleydi” dedi.
***
Korkut Ata Üniversitesi’nde ise Turan Hoca, sosyal güvenlik hocası olarak şöyle demişti:
“Türk kültüründe toyun işlevi paylaşımdır. Türk kişioğlu değildir, kendimoğludur. Türk, babasının adı ile iş görmez. Kendi başarısına dayanmak zorundadır. Türk toplumu sınıfsız bir toplumdur. Bunu sağlayan da dağıtmalı toydur. Kimin malı biriktiyse, ilk fırsatta, mesela çocuklarından birinin düğününde bütün malını mülkünü halka dağıtır, herkes payını alırdı. Kimse akçasından, malından dolayı başkasından güçlü sayılamazdı. Güçlü olmak, aksakallıktan, bilgelikten gelirdi. Kimse parasından pulundan dolayı adam olamaz. Biz tekrar sınıfsız bir toplum oluşturabiliriz. Bizim töremizde veren elin alan eli bilmesi, alan elin veren eli bilmesi suçtur.”
Türk Dünyası Sosyologları Kurultayı’nda ise Turan Hoca şöyle demişti:
“-Türk Dünyası dünyanın en büyük potansiyel gücüdür ama 18’inci yüzyıldan itibaren soyulmuş ve esir edilmiştir.
-Dünyada hiçbir milletin iki alfabesi yoktur ama Türkçe’nin 30 çeşit Kiril ve 7 çeşit Latin alfabesi vardır.
-Türk Cumhuriyetleri bağımsızlığına kavuştuktan sonra, Türkiye tarafından, Türk Cumhuriyetlerinde Rus dilinde üniversiteler, İngiliz dilinde liseler açıldı. Bu millet için kalbi çarpan hiç kimse bu ihaneti affetmez, affetmeyecektir.
-Alfabe tek olacak, Ankara’da basılacak kitaplar, Yakut şehrinde, Taşkent’te, Urumçi’de okunacak; dil birliği bizi fikir birliğine götürecektir.
-Karabağ ve çevresinin işgaliyle Türk Dünyası’nın kara bağlantısının kesilmesi, 1 milyon kaçkının durumu gibi meseleler, bizim değilse kimin omuzlarındadır?
-Bugün nüfusları 500 milyon olması gereken Kızılderilileri müzelik haline getiren, Afganistan ve Irak’taki Türk kaynaklarına el koyan gücün gözü, Türk Dünyası’nın diğer kaynaklarındadır.
Türk Dünyası’nda işbirliği, Allah’ın Türk Dünyası’na bahşettiği kaynakların, Türkler tarafından, Türkler için kullanılması demektir.”
***
Dünya ölümlüdür; Dede Korkut’un diliyle gelimli gidimli dünyadır.. Acı  olan şu ki son yıllarda Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın bütün gelir kaynaklarına el konulduğu için Turan Hoca, Türk Dünyası’nda açtığı ve Türk Dünyası’nın gençlerini biraraya getirdiği  okullara para bulmak için çırpınmaktaydı. Talebesi olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de bu tablodan haberi vardı..
Türkiye’nin Başbakanı Tayyip Erdoğan ise Turan Hoca uçmağa varmak üzereyken, vatan topraklarından  “NATO toprakları”  diye bahsediyordu. Vatan  topraklarını, önce mayın temizletmek bahanesiyle 49 yıllığına bir İsrail firmasına, dolayısıyla İsrail’e vermek istedi, olmayınca bölgeye NATO askerlerini davet ederken, Türkiye’den de  “NATO toprağı”  diye bahsetti!
Turan Hoca, son günlerinde bunları takip edecek durumda değildi.. O, milleti için görevini yaptı. Geride kalanlar vatan topraklarına sahip çıksın..
Ruhun şad olsun Turan Hoca…