Mısır’da Müslüman Kardeşler yanlısı göstericilerin sığındığı camide bir süre mahsur kalan TRT muhabiri Metin Turan, bir vasiyette bulundu ve “Bana bir şey olursa beni Gafir Mezarlığı’nda Mustafa Sabri Hazretleri’nin kabrine defnedin” dedi. Mısır güvenlik kuvvetlerinin camiyi boşaltmasından sonra Anadolu Ajansı’nın Arap muhabiri Hiba Zekeriye, Kahire’nin güneyindeki Turra cezaevinde 8 saat gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakıldı. Turan ise bu yazı yazıldığı sırada hâlâ gözaltındaydı.

Mısır’da meydana gelen olaylar hepimizi üzüyor. Bunca olay arasında Metin Turan’ın yanına gömülmek istediği “Mustafa Sabri Hazretleri”nin kim olduğu ise kaynadı gitti.

Bilinen bir Mustafa Sabri Efendi var. Başka Mustafa Sabri yok ise Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, Atatürk ve Kuvayı Milliyeciler için idam fetvası çıkaran kişidir. Metin Turan’ın, yanına gömülecek kadar sevip saygı duyduğu kişi bu ise, TRT’nin nasıl bir zihniyetle yönetildiği de açığa çıkıyor.

***

Kuvayı Milliye dönemindeki mütareke basını ile ilgili Nizamettin Biber’in bir incelemesi var:

Mütareke Basını; Mondros Mütarekesi zamanında Milli Mücadele aleyhinde yayın yapan, Ali Kemal, RefiiCevat Ulunay, Sait Molla, Mustafa Sabri Efendi, Mehmet Asım gibi gazeteci ve yazarların, milli mücadelenin verilmesine karşı olan tavırlarını ortaya koydukları basına daha sonradan verilmiş isimdir. Bu yazarlar Damat Ferit Paşa’nın İngiltere ile dostane işbirliğini savunan Hürriyet ve İtilaf Fırkası politikalarını destekler, Türk milletini Anadolu’da yaşayan sadece tarım ve hayvancılıkla uğraşan, tahsili ve bir zanaatı olmayan köylüler olarak tanımlayarak bu insanların Düvel-i Muazzama (Büyük Devletler) karşısında varlık gösteremeyeceğini bu yüzden büyük devletlerle Mondros Mütarekesi çerçevesinde sürdürülen dostane ilişkilerin doğruluğunu savunurlardı.

Mütareke Basını, Anadolu’daki Ulusal direnişi örgütleyen Mustafa Kemal karşısında bir kampanya başlatmış, ulusal direnişi karalama ve parçalama yarışındadır. Bu kampanyaya İstanbul’da“Alemdar” , “Peyam-ı Sabah”, “Türkçe İstanbul”, “Aydede”, “Ümit”, Anadolu’da ise “Ferda”, “İrşat”, “Zafer” gibi gazete ve dergiler katılmışlardı. İşte mütareke basınından birkaç manşet örneği, “İngiltere’ye olan sevgimize, Amerika’ya olan saygımız ket vurmaz”. (Türkçe İstanbul, 16.12.1918),“M. Kemal Samsun’a gidince bir takım örgütler kurmaya başlamış, (…) kışkırtıcı sözler söylemiş, Erzurum’da yaptığı kongre Anayasaya, Meşrutiyete başkaldırmadır.” (2.8.1919), 13.9.1919, “İdam! İdam! İdam! Mustafa Kemal cezasını bulacak” (Ali Kemal Peyam 25.4.1920),“Anadolu Kemalistlerden temizlenecektir.” (Alemdar 29.4.1920), “Padişaha sadakatle bağlı Anadolu halkı, Mustafa Kemal denilen şakiye haddini bildirecektir.” (20.4.1920 Peyam), “İngilizleri bekliyoruz. Türkler kendi güçleriyle adam olamaz. İngilizler elimizden tutarak bizi kurtaracak.”, “Azimli bir hükümet, ’Kuvayı Milliye’adı altına sığınan bu haydutların kafasına neden bir yumruk indirmiyor?” (21.4.1919 ve 16.3.920 Alemdar), “Yunanlılar ne kadar ebedi düşmanımız olursa olsun, bugünkü galiplerimizin bir müttefikidir, onlara karşı yapılacak hareket, İtilaf Devletleri’nin kırgınlığına sebep olur. Gafletin bu derecesi görülmüş, işitilmiş şey değildir!” (23.4.1920 Alemdar)

***

Mustafa Sabri, işte bu zihniyeti temsil ediyordu. 2007 yılında Tokat Belediyesi tarafından kurulan bir vakfa da “Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi Vakfı” adı verilmişti.

Aslında bugün Türkiye’de basının büyük bölümü ve devlet kurumlarının bazıları, Mustafa Sabri Efendi zihniyeti ile yönetiliyor.