Elhamdülillah tabi diyeceksiniz. Hatta böyle sorumu olur? Şüphen mi var? ”densizlik” diyeniniz de olacak. Kusura bakmayın, bu şekilde kızdıracak bir ifade kullanmadığım zaman, yazımdaki manaya ve verilmek istenen’e pek önem vermediğinizi düşünüyorum. Hatta biliyorum.
Nerden mi biliyorum? Böyle bir yazıyı yazma ihtiyacı duymazdım yoksa.
Müslüman kelimesi, dilimizde yer almış bir isim. Asıl kapsadığı mana, öyle üç heceli ve bir çırpıda söylenecek bir kavram değil.
Müslüman kelimesi, İslâm kelimesi dilimizde değiştirilmemiştir. Tuhaf değil mi? Dilimizdeki her Arapça ve Farsça kelime hatta Osmanlıca dediğimiz Öz Türkçe kelimeler değiştirildiği halde, ne hikmetse bu Arapça kelimeler değiştirilmemiştir.”Müslüman. İslâmTeslim olan ve Teslim (Sulh sükûn).
 Şimdi tekrar sorayım
Siz Teslim olanlardan mısınız?
Evet, duyamıyorum söylediğinizi. Mırıldanmayın anlaşılmıyor.
Neyin teslim edileceğini bilemiyorsanız, nereden bileceksiniz ki neyinizi nereye teslim edeceğinizi. Öyle ibadetle, kıbleye dönmek ile teslim olunur falan demeyin, kendinizin bile inanmadığınızdan eminim.
Ülkemizdeki din bezirgânlarının, dalâlette olan bir insanın nasıl hidayete ereceğini bilmediği bir dönemde, bizimde bunları yazmamız gerektiğini ve üzerimize de bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum.
Bakın, en büyük örnek ile önemliliğini arz edeyim.
ÂLİ İMRÂN–20: Fe in hâccûke fe kul eslemtu vechiye lillâhi ve menittebean(menittebeani), ve kul lillezîne ûtûl kitâbe vel ummiyyîne e eslemtum, fe in eslemû fe kadihtedev, ve in tevellev fe innemâ aleykel belâg(belâgu), vallâhu basîrun bil ibâd(ibâdi).
Bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa o zaman onlara de ki: "BEN VE BANA TÂBİ OLANLAR VECHİMİZİ (FİZİK VÜCUDUMUZU) ALLAH'A TESLİM ETTİK. O Kitab verilenlere ve ümmîlere: "Siz de veçhinizi (fizik vücudunuzu) (Allah'a) teslim ettiniz mi?" de. EĞER TESLİM ETTİLERSE, O TAKDİRDE, HİDAYETE ERMİŞLERDİR. Ve eğer yüz çevirirlerse, o zaman sana düşen sadece tebliğdir. Ve Allah, kullarını en iyi görendir.
Peygamberimiz S.A.V. Efendimiz ve Ashabı ilk teslimiyetlerini yerine getirmişler. Vechlerini (Fizik bedenlerini) Allah’a teslim etmişler. Teslimden önce de Hidayete ermiş olması gerekiyor ki teslimiyet gerçekleşmiş olsun.
YÛNUS–45: Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yete ârefûne beynehum, kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne).Ve o gün (Allahû Tealâ), gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar) gibi onları toplayacak (haşredecek). Birbirlerini tanıyacaklar (aralarında tanışacaklar). Allah'a mülâki olmayı (Allah'a ölmeden önce ulaşmayı) yalanlayanlar, hüsrandadır (nefslerini hüsrana düşürdüler). Ve hidayete eren kimseler olmadılar (ruhlarını ölmeden evvel Allah'a ulaştıramadılar).
Size, Hidâyete ermenin nasıl olacağı öğretilmediyse. O zaman dalâletten kutulamazsınız. Bu şartlarda ibadetlerinizin ne faydası var ki?
KEHF–105: Ulâikellezîne keferû bi âyâti rabbihim ve likâihî fe habitat a’mâluhum fe lâ nukîmu lehum yevmel kıyameti veznâ(veznen). İşte onlar, Rab'lerinin âyetlerini ve O'na mülâki olmayı (ölmeden evvel ruhun Allah'a ulaşmasını) inkâr ettiler. Böylece onların amelleri heba oldu (boşa gitti). Artık onlar için kıyâmet günü mizan tutmayız.
Kendi elleriniz ile teslim emrini anlamadığınız veya istemediğiniz için amellerinizi heba (boşa) çıkarmanız, hüsrana düşmeniz çok mu hoşunuza gidiyor?
Allah teslim olmanızı farz kılmış.
ÂLİ İMRÂN–102: Yâ eyyuhellezîne âmenûttekullâhe hakka tukâtihî ve lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn(muslimûne). Ey âmenû olanlar, Allah'a karşı “O'nun hak takvası” ile (bi hakkın takva, en üst derece takva ile) takva sahibi olun! Ve sakın siz, (Allah'a) teslim olmadan ölmeyin!
En azından bu emrine karşı geldiğiniz için Allah’a isyankâr olursunuz.
Teslim olmadan ölmemeniz için hidayet’e ermiş olmanız gerekir ki, ”hidayet ruhun ölmeden Allah’a ulaşmasıdır ( Allah’ın ulaştırmasıdır)”.“…kul inne hudâllâhi huvel hudâ De ki:…. “Muhakkak ki Allah'a ulaşmak (Allah'ın kendisine ulaştırması) işte o, hidayettir.”…(BAKARA 120)Demek ki, önce Allah’a ait olan ruhunuzu Allah’a ulaştırmayı dileyeceksiniz. Allah’ın sizin ruhunuzu kendisine ulaştırması ile hidâyete ermiş olacaksınız. Sonra fizik bedeninizi Allah’a teslim edip bir farz emri yerine getirmiş olacaksınız.
NİS–125: Ve men ahsenu dînen mimmen esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun vettebea millete ibrâhîme hanîfâ(hanîfen), vettehazallâhu ibrâhîme halîlâ(halîlen). Ve hanif olarak Hz. İbrâhîm’in dînine tâbî olmuş ve veçhini (fizik vücudunu) Allah’a teslim ederek muhsin olan kimseden, dînen daha ahsen kim vardır. Ve Allah, Hz. İbrâhîm’i dost edindi.
Fizik vücudunuzu (Veçhinizi) teslim edin ki, dinde hem Hanif dinini yaşayın, hem de fizik bedenin teslim farzını yerine getirip MUHSİNolanlardan olun. Dinde ahsen(en güzel) olan bir kimse olasınız.
Tekrar hatırlamak da fayda var sanırım. Müslüman’ım (teslim olanlardanım) diyebilmek ezbere olmuyor. Allah’ın yardımı ile mutlaka teslim olmak (eslemtu), (İslâm olmak) Hz İbrahim’in Hanif dinini yaşaya bilmemiz çok kolay.
ARTIK LÂF İLE PEYNİR GEMİSİ YÜRÜMÜYOR