MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısı ve akabinden yaptığı görüşmeler ülkücüler arasında büyük bir heyecan yaratmıştır. Türk milliyetçilerini, 31 Ekim’de MHP’nin yaptığı toplantıya adını veren kaygı bir araya getirmiştir. Daha açıkçası “Devletin ve milletin beka” ve bütünlüğünün somut bir biçimde tehdit altına girmesi milliyetçi ülkücü camianın bir araya gelmesini sağlamıştır. Çeşitli nedenlerle siyasetle arasına mesafe koymuş ya da kendisini siyaset dışında tutmuş olan ülkücüler MHP çatısı altında toplanma kararı almıştır.

MHP’de birlik ve toparlanma rahatsız ediyor
Türk milliyetçisi bazı isimlerin yeniden yuvalarına dönmesi başta iktidar olmak üzere malum odakları fena halde rahatsız etmiştir. Bunlardan bir kısmı, MHP’de birlik ve bütünlüğü sağlama çalışmalarını hedefinden saptırmak ve akamete uğratmak için “baraj korkusu” yüzünden bu bütünleşme girişiminin gerçekleştirildiğini iddia etmişlerdir. Diğer bir kesim ise bu bütünleşmeyi MHP’deki “eksen kayması”nın işareti olarak değerlendirmiştir. Bunlara göre MHP’nin  “ulusalcı” çizgiye kayması söz konusudur. AKP ağzıyla konuşan bu kesimin mensupları MHP’ye davet edilenlerin MHP’yi CHP çizgisine çekeceği iddiasını dillendirmişlerdir.

Ülkücülerin üzerinden oyun!
Referandumda AKP için çalışan ve AKP ile birlikte hareket ederek  “evet” oyu veren bir ekip de utanmadan kendilerini gerçek “Türk-İslam ülkücüsü” olarak ilan ederek MHP’nin “gerçek özüne dönmesi”  gerektiğinden söz ediyorlar!
Bu zat-ı muhteremlerin AKP tetikçiliğiyle ülkücülüğü fena halde karıştırdıkları anlaşılıyor.

Tarihe kayıt düşmek adına!
Bu hımbıl ekip MHP’deki toparlanmadan fena halde rahatsız olduğunu her hareketiyle belli ediyor. Gerçekte milliyetçi ülkücülerin bir araya gelmesinden, omuz omuza vermesinden, birlik ve beraberliklerini güçlendirmesinden ancak Türk ve İslam düşmanları rahatsız olur. Tabii bir de münafıklıktan ve fitneden beslenenler!!!
“Türk milleti” diyemeyen bir siyasi organizasyonun ardından gidenler kendilerine  “Türk-İslam ülkücüsü” diyemezler. Derlerse ya Türklüğün ne olduğunu ya da kendilerinin ne olmadıklarının farkında değiller, demektir. Bu cenahın referandumda övünerek verdikleri  “evet”  oyu Öcalan ile AKP iktidarı arasında  “mutabakat protokolü”  çalışmalarına büyük katkı sağlamıştır. Bu beyleri  “evet” oyları sayesinde bölücülük ve ayrımcılık mesafe üstüne mesafe kat etmektedir.
AKP’nin değirmenine su taşıyan bu kesim, bu partiye genel seçimlerde verecekleri destekle, AKP’nin seçim sonrası yapacağını ilan ettiği yeni anayasadan “Türk” kavramını çıkarmasının yoluna da karınca kararınca katkı sağlamış olacaklardır.
Ey kendisine “eski” sıfatı verilenler, iktidara sağlayacağınız destek İmralı’daki zatı bir partinin “eş başkanlığı”ndan Türkiye’nin “eş Başbakanlığına” taşıyacağının farkında mısınız? Farkındaysanız da değilseniz de size söylenecek bizim sözümüz yoktur. Biz yalnız tarihe not düşüyoruz: Unutmayan ki tarih boyunca Türklüğün sükutu aynı zamanda İslam’ın da sükutu olmuştur!