Mersin’de kurulu bulunan Niğde ili ve ilçeleri Kültür ve Dayanışma Derneği farklı dönemlerde düzenlediği etkinliklerle Mersin’de bulunan Niğdelileri bir araya topluyor. Adana ve Mersin illerinde azımsanmayacak Niğdeli yaşıyor. Genelde bürokrat ya da mobilyacı, halıcı gibi mesleklerle de tanınan Niğdeliler bulundukları yerde insani ilişkileri ile sevilen dostluklar kuranda bir yönleri var.  Okulların tatil olması ile Adana ve Mersin’den Niğde iline yaylaya gidişlerde artıyor. Mayıs ayı genelde etkinlikler için en güzel aylardan biri. Mersin Niğdeliler Derneği’de 12 Mayıs 2013 tarihinde kahvaltıda hemşerilerini buluşturmak amacı ile girişimde bulundu. Saat 9.00’da Yasemin adı ile bilinen Gözne yolu üzerindeki yer için Recai Şafak 0532 676 40 80 nolu telefondan aranabilecek. Derneğin başkanlığını Özcan Demir yapıyor. Yönetimde Bahattin Uz, Özcan Altun, Muzaffer Filiz, Mevlüt Işıyel, Sevgi Pelit, Fatma Dündar, Nusret Arıkan, Naci Öztürk yer alan isimler. Mersin Niğdeliler Derneği davetiyesinde Niğdeli bakan Abidin Özmen anlatısına benim yazımla da yer verilmiş. ZEYNEL ABİDİN ÖZMEN 1934 yılında Milli Eğitim Bakanı olan Abidin Özmen 1890 yılında Niğde’de doğdu. Ziraat Bankası memurlarından Niğdeli Hasan Efendi oğludur. 1910 yılında Mülkiyeden mezun oldu. Niğde Mutassarıflığı staj sonrası Malkara Mudanya Kaymakamlıkları yaptı. Mudanya Kaymakamı iken Yunanlılarca casusluk suçu ile tutuklandı. 1923 yılına kadar esir tutuldu. Birecik, Kilis Kaymakamlıkları sonrası 1919 Muş, 1927’de Bitlis, 1931 Antalya,1933 Bursa Valiliği yaptı. 1934 Aydın Milletvekili seçildi. Milli Eğitim Bakanı oldu. Samimî, yürekli, gösterişten uzak olduğu gibi görünen ve ne ise o olan bir kişi olarak tanımlanan 1935 de Maarif vekilliğinden alınarak Birinci Umumî Müfettişliğine tayin edilen Abidin Özmen, Diyarbakır’da uzun süre vazife yaptı. Afyon Valisi iken 1950 yılında görevinden alınması üzerine Mudanya’ya yerleşti.  1920 lerde Mudanya Kaymakamlığında görevi başında Türk Kaymakamı olarak 39 yaşında casusluk suçuyla tutuklandı. Yüzbir yıl hapse mahkûm edilmişti. Rumcayı öğretmiş ve Rumca dilini çok iyi konuşur hale gelmişti. Abidin Özmen 20 Ağustos 1966 da Mudanya’da vefat etti.  Abidin Özmen için özellikle Niğde şivesi ile konuşmaları farklı fıkra tadında anılara vesile olsa da onu anlatan en önemli özelliği dürüstlüğü idi.1934 yılında Cumhuriyetin eğitim alanında büyük çaba harcadığı dönemlerdir. Başbakan İsmet İnönü ve Milli Eğitim Bakanı Niğde’li Abidin Özmen’dirRahmi Özmen anlatır. Milli Eğitim Bakanlığı binasında ve makam odasında. Abidin Özmen Milli Eğitim Bakanı ve yıl 1934- Özmen çalışmaktadır, kapı çalınır. Bakan”gir” der. Atatürk’ün yaverlerinden biri. Yanında 2 de çocuk, makama girerler. Gerekli seremoniden sonra, Yaver Bey, Bakan Abidin Özmen’e bir zarf uzatır. Özmen Bey yer gösterir ve zarfı açar. Atatürk’ten gelen bir mektuptur bu. Kısaca anlamı şöyle:
Bay Abidin Özmen 
Milli Eğitim Bakanı
Yaver Bey ile birlikte, size gönderdiğim, ortaokul mezunu iki fakir ve kimsesiz çocuğu, uygun göreceğiniz bir liseye parasız yatılı olarak kaydının yaptırıp.....,Bu bir Atatürk emridir,yerine getirilecektir. Bakan Abidin Özmen, Ortaöğretim Genel Müdürünü çağırtır.
 “ Yaver Bey’in yanında bu iki çocuğun evraklarını alınız ve bu çocukları H.P. lisesine, paralı yatılı kaydını yaptırıp, her ikisi içinde üçer yıllık, paralı yatılı makbuzlarının veli ve ödeyen hanesine Atatürk’ün ismini yazdırarak bana getiriniz”der. Bakanın emri yerine getirilmiştir. Abidin Özmen’de kısa bir mektup yazar, Yaver Bey’le Atatürk’e yollar. Anlamca şöyledir:
 “Muhterem Atam
Yaver Bey’le göndermiş bulunduğunuz iki çocuk hakkında emirlerinizi aldım. Ancak, arkasında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Reisicumhur Atatürk gibi birisinin, bulunduğu bu iki çocuğu, fakir ve kimsesiz olarak kabul etmeme, hem yasalarımız, hem de mantığımız kabul etmedi.
Bu itibarla her iki çocuğunda emirlerimiz gereği H.P lisesine paralı yatılı olarak yaptırdım. Çocukların üçer yıllık okul taksitlerine ait makbuzlar ekte takdim…”
Atatürk bu mektup üzerine, devrin başkanı büyük İnönü’ye telefon etmiş.
“Bak, senin Milli Eğitim Bakanın bana ne yaptı?” demiş ve olayı anlatmış.
Başbakan İnönü bakanı adına özür dilemiş. Atatürk: “yok” demiş, özür dileme. Çok memnun oldum. Keşke her Devlet adamı bu medenî cesarete sahip olabilse ve gösterebilse.
(Yüksek Mimar H.Rahmi Özmen’in 15 Ağustos 1985 tarihinde Vahap Okay Kolay ilan gazetesinde çıkan mektubunda yer alan anlatıdır.)