Mondros Mütarekesi ile Birinci Dünya Savaşı Osmanlı Devleti için sona ermiştir. Yenilmiştik, bugün üzerinde 10’a yakın ülkenin bulunduğu çok büyük bir coğrafyayı savaşarak kaybetmiştik. Mütareke İstanbul’da büyük bir sevinç yarattı. Fener alayları düzenlendi, hatıra pulu çıkarıldı. Bir tek kişi, Mustafa Kemal Paşa, Mondros Mütarekesi’nin Müttefiklere istediklere yere asker çıkarma hakkını veren maddeye dikkat çekerek, milleti uyandırmaya çalıştı. Ancak millet kademeli olarak uyandı. Tarık Buğra bu kademeli uyanışı Küçük Ağa adlı romanında anlatır.


Bugün televizyon ve gazetelerde Öcalan ile görüşmenin bir kısım profesyonel aydında yarattığı sevinç ve bu sevincin psikolojik operasyon teknikleri ile toplumsallaştırılma çalışması, Mondros Mütarekesi sonra düzenlenen fener alaylarına benziyor. Yaşamını Türkiye Cumhuriyeti’nin milli ve üniter yapısını yıkmaya adayan, bunun için komünist, liberal ve/veya Kürtçü olan profesyonel aydın temsilciler, köşelerinde ve televizyonlarda “tabii taviz vereceğiz. Öcalan ile anlaşmak istiyor isek, ondan bazı taleplerimiz oluyor ise bizim de vermemiz gereken tavizler var” diye halkı kulak memesi kıvamına getirmeye çalışıyorlar.


Türk milletini “Aslında Öcalan iyi bir Müslüman olacaktı ancak düzen onu bölücü yaptı” diyerek “saf yerine” koymaya çalışanlar da şimdi “Öcalan’ın istedikleri devletin yapamayacağı şeyler değil, yerel yönetimlerin demokratikleşmesi ile gerçekleştirilebilecek hususlar” diyerek, aklımızla alaya ediyorlar. Hakikaten, Öcalan zaten belediye hizmetlerinden şikayetçi olduğu için 50 bin kişinin ölmesine ve şehit olmasına neden oldu değil mi?
“Öcalan ile görüşmeler ile büyük adım atıldı, Türkiye Kürt sorununu çözecek” diyenler ile 2004 senesinde öğleden sonra saat 3’de havai fişeği atıp, AB’ye girmemizi kutlayanlar aynı kişiler.


Peki, ne olacak? PKK, Orta Doğu savaşlarından kârlı çıkan bir örgüttür. 1) 1980-1988 arasında yaşanan Irak-İran savaşı sırasında Irak ordusunun Kuzey Irak’ta denetimi yitirmesi üzerine 1983’de K. Irak’ta Lak-1 kampına KDP’nin izni ile yerleşmiştir. 2) 1990/91’de yaşanan Basra Körfezi savaşı sonrasında Irak’ın K. Irak’tan çıkarılması sonucunda bölgede yerleşmesini kesinleştirdiği gibi sağladığı kaynaklar ile yükselişe geçmiştir. 3) ABD’nin 2003’de Irak’ı işgali ile PKK terörü tekrar tırmandırma ve bugünlere gelme imkanı bulmuştur.


Bugün Orta Doğu’da PKK’nın (ayrıca Barzani’nin) daha şimdiden çok kârlı çıkacağı anlaşılan Suriye iç savaşı gerçekleşmektedir. Esad, Şam’da iktidarı kaybeder ise iç savaş bir üst aşamaya taşınacaktır. Bu aşamada ülke değişik grupların denetimindeki bölgelere ayrılacak ve savaş devam edecektir. Esad, Nüsayristan’a çekilecek ve savaşa oradan devam edecektir. El Kaide kendi etkinlik bölgesini ele geçirecek, kimyasal ve biyolojik silahlara ulaşacaklardır. Müslüman Kardeşler de Şam’da etkinlik kuracaklardır. Dürziler, Lübnan Dürzilerinin de desteği ile sınırdaki bölgelerini diğer grupların etkinliklerinden kurtarmak isteyeceklerdir. Kuzeydeki Kürt gruplar ise bir yandan Kuzey Irak ile fiilen birleşmeye çalışırken, öte yandan bölge veya önemli bir kısmı PKK’nın etkinlik alanı olacaktır. Üstelik Suriye’deki bu durum, Maliki ile arası bozuk olan Barzani’ye her an bağımsız Kürdistan’ı ilan etme ve Kuzey Suriye ile birleşmek için bir fırsat yaratabilir.


Öcalan bir an önce hapishaneden çıkmak için elinden geleni yapabilir. Ancak Kandil’dekiler daha uzun vadeli düşüneceklerdir. Yukarıda anlattığım senaryonun gerçekleşmesinin PKK için ortaya çıkaracağı fırsatları görerek, mütareke görüşmelerini uzatabildikleri kadar uzatacaklardır. Terör eylemlerini devam ettireceklerdir.


Erdoğan’ın da önünde 2014’de yerel seçimler, sonra 2015’te Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Doğrusu o da Öcalan’ın da serbest kalmasını sağlayacak bir anlaşmayı bu seçimler gerçekleşmeden kabul edemez.


Sonuç olarak; 1990’larda bir gün Diyarbakır’dan yayınlanan bir Siyaset Meydanı programına katılmıştım. Altemur Kılıç ağabey de programın katılımcılarındandı. O günlerde çok meşhur olan bir “iş adamı-siyasetçinin” anlattıklarını dinledi ve sonra adama “Allah keşke bana da sana verdiği aklı verseydi de ben de senin gibi rahat olsaydım” dedi.