Madem ki gürlediniz, biraz da yağın bari!..
 
Dış politika ciddiyet gerektirir…

Bugünlerde yine sözde Ermeni soykırımı ile yatıp kalkıyoruz.  Sahne de her zaman olduğu gibi Fransa var… Başrolde ise Türkiye’nin AB üyeliğine karşı düşmanca bir tutum sergilemekten başka hiçbir siyasi becerisi olmayan Fransa Cumhurbaşkanı Nikolas Sarkozy…

Sarkozy, gelecek seçimlerde yeniden aday ve ülkesindeki Ermeni oylarını kapabilmek için aynı oyuna başvuruyor… Sözde Ermeni soykırımı oyununa… Ve ne ilginçtir ki 1789 Fransız ihtilâli ile dünyanın pek çok ülkesinde özgürlük meşalesi yakan Fransa,  kendi ülkesinde ifade özgürlüklerine kelepçe vuracak bir yasayı çıkartmaya çalışıyor. Bu yasaya göre “Ermeni soykırımı yapılmamıştır” diyen Fransız vatandaşlarına hapis ve para cezası getirilecek…

Tabii bizim hükümet kanadında geçmişte olduğu gibi yine kıyamet koptu… Şöyle yaparız, böyle yaparız, elçimizi çekeriz, v.s, v.s.

Ancak dış politika esip gürlemeyi değil, yumurta kapıya gelmeden ciddi ve kalıcı önlemler almayı, gerektiğinde de yaptırım uygulamayı dikkate alır. Ve sadece esip gürleyen bir Türkiye’nin dışarıda ciddiye alınmadığı da görünen bir gerçek… Tıpkı İsrail’in Gazze ambargosuna, ya da Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin Ege’de petrol aramasına yaptığımız cılız ve etkisiz itirazlar da olduğu gibi…

 Gelelim sözde Ermeni soykırım iddiasına.  İddiayı resmi olarak ilk kabul eden ülke Uruguay. (Ermenistan’a göre sözde soykırımı ilk tanıyan ülke Rusya’dır. SSCB yönetimi altında 1960'larda Erivan'a bir heykel dikilmiş ve dönemin Moskova hükümeti de bunun "soykırım"ı anma amacıyla yapıldığını söylemiş.) ve 1965 yılında çıkartılan bir yasayla 24 Nisan günü, ” Ermeni şehitleri anma günü” olarak ilan edilmiştir. Ve ardından da; Kıbrıs Rum Kesimi, Arjantin, Rusya, Kanada, Yunanistan, Lübnan, Belçika, İtalya, İsveç, Vatikan, İsviçre Slovakya, Hollanda, Polonya, Almanya, Venezüella, Litvanya, Şili, Galler(İngiltere) , Kuzey İrlanda, İskoçya, Katalunya Özerk Bölgesi ve ABD ile 42 eyaleti, sözde Ermeni soykırım iddialarını tanıma kararı almışlar.

İsveç ayrıca, Süryani, Asuri, Keldani ve Pontuslu Rumlara da soykırım uygulandığını ileri sürmüş, İsviçre ise Fransa’nın yapmak istediğini taaa 2003, 2005 ve 2007 yılında yapmış, Türk vatandaşlarını, yaşanan üç olayda, İsviçre’de yaptıkları açıklamalarda soykırımı inkar ettikleri için hapis ve para cezalarına çarptırmış.Yani soykırım inkârının suç kabul edilmesinde birincilik İsviçre’ye aittir.

Bu ülkeleri bir yana bırakalım, Avrupa Parlamentosu bugünkü Avrupa Birliği yani AB,  18 Haziran 1987'de aldığı kararla, 1915-1917 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu'nun toprakları üzerinde yaşayan Ermenilerin karşılaştığı trajik olayların Birleşmiş Milletlerin (BM) insanlığa karşı işlenen suçlarla ilgili 1948 tarihli kararı uyarınca "soykırım" tanımına uyduğunu bildirmiştir. Ve bu karara göre de Türkiye’nin AB’ ye girmesinin birinci şartı  sözde soykırımı tanımasıdır.

Anlayacağınız AB’ ye girmenin vizesi de, sözde Ermeni soykırım iddiasını kabul etmekten geçiyor. Siz istediğiniz kadar AB’nin müktesebatına uyun, isteklerini yerine getirin, hatta ve hatta Türkiye’yi birkaç parçaya bölün, ruhban okulunu açın, yetmeyecek. İlle de sözde soykırımı kabul edin diye bastıracaklar…

İlk soykırım heykelinin Erivan’da dikildiği tarih olan 1960 yılından bu güne aradan 51 yıl geçmiş ve bir arpa boyu yol alamamışız. 25 ülke ve pek çok ekonomik topluluk sözde soykırımı parlamentolarında kabul ettirmişler ve ettirmeye de devam edecekler.  Ama bizim işbaşına gelen hükümetler ne yapmış? Koca bir hiç!

Şimdiki hükümet ne yapıyor?

 Öncekilerin yaptığını…

Ceğiz, cağız…“Kendi kanlı tarihlerine baksınlar”, falan filan… Fransa kendi tarihine baksın, iyi güzel de, öncelikle Fransa’nın bizde ki yani Anadolu’da ki tarihine bakmamız gerekmez mi?  Antep, Maraş, Urfa tarihine bir bakın bakalım, bu ülkelerin üniformalarının altından hangi millet çıkıyor ve günahsız halkı katledip, samanlıklara doldurup diri diri yakıyor?

Elbette Ermeniler. Yani Osmanlı Ermenileri…

İşte dünyaya bunu anlatmak gerek; anlatabilmiş miyiz?

Hayır!

Çember daralıyor, atı alan Üsküdar’ı geçmiş, biz hâlâ Fransa’yı, elçimizi geri çekmekle tehdit ediyoruz. Elçinin cebindeki uçak bileti seri numarasına kadar gazetelerde yer alıyor. Vatandaşın gazı alınıyor, geçici oyalamalarla bu da unutturulacak ve Fransa’da sözde soykırımın inkârı suç olarak kabul edilecek. Biz de sert mesajlarımızı, kınamalarımızı arkamızda bırakıp unutacağız ve yolumuza devam edeceğiz. Ta ki yeni bir ülke sözde soykırım yasasını parlamentosuna getirinceye kadar…
Yağmasan da gürle misali söylemler dış politikada ciddiye alınmaz ve Türkiye ne kadar esip gürlese de ciddiye alınmıyor çünkü hiçbir şey yapmayacağını ya da yapamayacağını dünya âlem biliyor. Geçmişteki buna benzer örnekler de olduğu gibi…

Bir ülke ne kadar güçlü olursa olsun, iktidara gelen hükümetler bilinçli ve dirayetli bir dış politika izleyemezse o ülkenin vatandaşları işte böyle iftiralara maruz kalır. Tarih aksini söylese bile…

Fransa’ya uygulanacak ciddi diplomatik hatta ekonomik yaptırımlar caydırıcı olacaktır.

Madem gürlediniz, biraz da yağın bari…