Ali Rıza Yalkın'ın Cenupta Türkmen Oymakları isimli kitabının 2. cildinde  1928 yılında Üçkapılı yaylasına konar göçer olarak gelen aşiret üyelerinin ünlü ozanımız Dadaloğlu'ndan  ve onun yöreyle ilgili sözlerinden bahsedilir. Karacaoğlan gibi Dadaloğlu'da Torosları adım adım dolaşmış ömrünün büyük bir kısmını buralarda geçirmiştir. Dadaloğlu Karahacılı ismindeki Türkmen aşiretine bağlı Hocalı obası arasında doğmuş ve hayatını göçebelikle geçirmiştir. O'nun aşiretine mensup olanlar halen Özyurt ve Üçkapılı köylerinde yaşamaktadırlar. Aladağları anlattığı   şu şiiri Toros yörüklerinin ağzında türkü olup söylemiştir. 

Dumanlanır Aladağın alanı, 
Ortasında sarı çiçek sarvanı, 
Yiğit durağı da, aslan yatağı, 
Dilberleri hep de böyle ala mı? 

Pınarında bir yenice sağlık var, 
Çimeninde ıstar görmüş yağlık var, 
Kızlarında bir başkaca ağlık var, 
Irmağı da şu dağların ala mı? 

Koçyiğitler cirit oynar döleh,'te, 
Geyikleri yaylım eder salakta, 
Bir koku var toprağında, ırmakta;
Gözüm yaşı davarında kala mı? 

Dadalım der; binbir dağı gezerim, 
Aladağda bir yapılı gözerim, 
Hak vergisi şıvgalarım ezerim, 
Bağışla gör, mor sünbüllü Alamı

Ali Rıza Yalkın'a
1928 yılı içinde Üçkapılı yaylasında Karahacılı aşiretine
bağlı Ala Yusuf tarafından  Dadaloğlu'nun okur yazar ve hoca 
bir aşık olduğu söylenmiştir. Anlatılana göre
Dadaloğlu, bazen imamlık yapar ve bazen da sazını omuzlayarak şairlik edermiş. Yazarın Binboğa'da görüştüğü Cerit aşiretinden çoban Hasan, Dadaloğlu'nun asıl isminin Mustafa veya Veli olduğunu, bunu ihtiyarlardan işimiş bulunduğunu anlatmıştır. 
Kitapta Niğde'nin köyleriyle ilgili aktarılan şu aneknot dikkat çekicidir.

"Üçkapılı'da karşılaştığım Ala Yusuf diyor ki: 

Okumaşkı Niğde’yi buluşturuyor Okumaşkı Niğde’yi buluşturuyor

Maden,Zamzama, Andavallı, Şeyhli, Gavureyne köylerinden beş altı delikanlı sırf alay amacıyla Dadaloğlu'nun yanına gitmişler ve demişler ki : 
Şimdi yayladan geliyoruz. Sizin obanın konduğu alandan geçerken ölmüş bir adam cenazesi gördük, aşirete gayretin varsa cenaze meydanda kalmasın. 
Hoca (Dadaloğlu) hemen fırlamış ve delikanlılarla birlikte yaylaya çıkmış. Cenaze şurada burada 
derken gençler şaire bir köpek ölüsü göstermişler ve 
gülüşmeye başlamışlar. 
Dadaloğlu aşiretine ve kendisine yapılan bu hakareti soğukkanlıkla karşılamış ve bu köpek ölüsünün kendi aşiretinden olmayıp çevredeki bir köye 
ait olmak ihtimalini şu şekilde tespit etmiştir : 

Maden ağlarından haylı aralı, 
Zamzamalı gibi burnu karalı, 
Andavallı olsa çalar kavalı, 
Şıhlılar gibi de ağzı dualı, 
Gavureyneli dersem aklı karalı, 
Bilmem Eynerli, bilmem Yabandereli,
Öldürmüşler bu iti suçu ne idi? 

Aşık bu ince nükteyle gençlerin hakaretine gerekli olan cevabı vermiştir. 

Bu aneknottan anladığımız üzere Dadaloğlu yıllarca Üçkapılı yaylasına gelmiş gitmiş ve çevreyi çok iyi tanıyacak şekilde buralara aşina olmuştur. Onun şu türküsü Niğde'mizde hala söylenip dinlenmektedir.

"Oturmuş ak gelin taşın üstüne, 
Taramış zülfünü kaşın üstüne, 
Bir selamı geldi başım üstüne, 
Alırım kız seni, komam illere"

Mehmet Baş

Editör: TE Bilişim