Vicdan
 
Üzeyir Lokman ÇAYCI
 
Oyuncular :
Prof. Dr. Vicdan Han
Öğrenci temsilcisi Gülay
Öğrenci Mustafa
Öğrenci Fatma
Öğrenci Ayşe
Öğrenci Cemil
Öğrenci Ali
Öğrenci Hatice
Öğrenci Abbas
Öğrenci Nuran
Diğer öğrenciler
Komiser Hasan
Polis memurları
 
(Hayat Üniversitesi, Vicdan Bölümü, Birinci sınıf)
 
Üçüncü perde
 
(Bir salon, ekran, öğretmen masası, masa üzerinde kitaplar, kalemlik vs.
 
«Suç işle, Anayasa’yı ihlâl et, Emperyalizme ve AKP’li yöneticilere övgüler yağdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş ruhuna ters düşenlerin  ve Atatürk’e hakaret edenlerin yanlarında yer al! Haksızlıklara, hukuksuzluklara gözlerini yum. Onlara iyice yaklaş, onlar için ağabeyinden, ablandan, anandan, babandan, akrabalarından, dostlarından iyice uzaklaş uzaklaş ki seni terfi ettirsinler... Bu şeref pazarlamalarına öncülük yaparsan,   terörist sayılmazsın.» sözleriyle perde açılır.
 
Salon yavaş yavaş aydınlanır. Öğretmen ve öğrenciler görünür.)
Prof. Dr. Vicdan Han’ın ve öğrencilerin elbiseleri değişmiştir.
 
Prof. Dr. Vicdan Hanım :
Bugüne kadar öğrendikleriniz, ümit ediyorum ki geleceğinize ışık olacak. Daha önce «Gerek emperyalizm, gerekse kapitalizm insan unsurunu yok sayarlar. Ahlâk, vicdan, adalet gibi önemli kavramlar dışlanır.» demiştim. Amerika, son yıllarda dünyanın gelişen şartlarına uygun yeni tasarımlar ortaya koyamadığı için endüstrileşmeyi sürdüremedi ve kuralsız kapitalizme yani finans sektörüne yöneldi. Bu şekilde baskıyla, katliamlarla,  faizle, işgallerle, dünya liderliğini sürdürme peşinde. Biz neoliberalizm denilen bu kuralsız kapitalizmin kıskacı altındayız. Ülkemizde  emperyalistlerin güdümlerine giren yöneticilerin işbaşına getirilmesinde, iletişim araçlarının insanları yanıltmaları, halkın bilinçlenmemesi, İslam’ın dışına çıkan siyasetçilerin iç portrelerinin tespit edilememesi gibi etkiler söz konusu. Böyle durumlarda «ulusal çıkarlar yok» denilmesi ve milliyetçiliğin veya ulusalcılığın dışlanması vatan hainliğiyle eşdeğerdir. Bir ülkenin kalkınması, her türlü üretimi kapsayacak şekilde üretimle mümkündür. Emperyalistler tarafından güdülen ülkeler parçalanmaya, yok olmaya mahkumdurlar. Endüstriyel tasarımlarla, siyasî bilinçlenmelerle, ekonomik güçlenmelerle, kültürlü insanlarla ülkeler yücelir ve yükselirler. Faizle, dışa bağımlı, kaprisli, makam ve unvan düşkünü kindar yöneticilerle ülkeler batar. Emperyalistlerin çengellerine takılmış siyasetçiler tarafından ortaya atılan, 4+4+4 gibi 5 yaşındaki çocukları hedef alan projeler geleceğe küçük yaşta ucuz iş gücü hazırlamak için uygulamaya konulmuş emperyalist dayatmalardan biridir. Üniversitelerde eğitimin kalitesini düşürmek için tahsil sürelerini 2 yıla, üç yıla düşürmeye çalışıyorlar.Teröristlerden aldıkları desteklerle kendilerine siyasî gelecek planlama duyarsızlığına giren AKP yöneticileri Türkiye’de hem ülkemizi  savunan insanları tüketiyorlar, hem de bilimi, eğitimi, tarımı, hayvancılığı,  endüstriyi, gelişmeyi, sağlığı, güvenliği eritiyorlar. Düşünün gizli açık 120 ülkede uygulanan Millî Ekonomi Modeli’nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş’a Rusya, devlet olarak sahip çıkıyor ama, ekonomi politikaları can çekişen Türkiye’deki yöneticiler tenezzül edip de bu ekonomi modelinden istifade etmeyi akıllarından geçirmiyorlar.  Ama işçilerini, çiftçilerini yoksul bırakan AKP’li yöneticiler ülkemizdeki verimli toprakları görmezlikten gelerek Sudan’da 99 yıllığına arazi kiralıyorlar.. Emperyalistlerin talimatlarla sergilenen bu gafleti daima göz önünde bulundurmalıyız. Ve ileride hesabı sorulacak konulardan biri olarak zihinlerimizde kayıtlara geçirmeliyiz. Arkadaşlar bu bahsettiğim hususlar daima kurtuluş reçetesini dışarıda arayan vicdan yoksulu yöneticileri resimlemektedir. Söz sizin.
 
Öğrenci Mustafa : 
27 Ocak 2011 tarihli Hürriyet Gazetesi’nin «Yürek yakan acı ...Havuç işçilerini TIR ezdi : 11 ölü» haberiyle kaç kişi ilgilendi. Bu haber kaç kişinin aklında kaldı? Bu tür olayları sinemize çekerek, kader diye geçiştirerek daha hangi cinayetlerin önlerini açacağız?
Şoförü, aç, yoksul, borçlu ve sorunlu bırakan, kredi çıkmazlarına iten kim? : Beceriksiz, halktan kopuk AKP iktidarı... Emperyalistler tarafından yönetilen, milliyetçiliği, vatanseverliği bu sebeple suç sayan bir iktidarla yönetilmenin faturaları bunlar!
24 Mayıs 2012 tarihli Hürriyet Gazetesi’nin 11. sayfasında yer alan habere bakın; «4 yıldır adalet bekleyen dava... Tecavüze uğradığını iddia eden bir kadın, bunu inkâr eden bir adam»
Aynı gazetenin 3. sayfasında cezaların caydırıcılıklarının kalmadığına, eğitimin çökertildiğine, dindar nesil yetiştireceğiz diyenlerin uygulamalarının sorun ürettiğine dair bir haber : «Tecavüzden yargılanırken yine tecavüz... Kız arkadaşına tecavüzden tutuksuz olarak yargılanan  Samet A., aynı kıza yine tecavüz ettiği gerekçesiyle 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.»
Aynı gazetenin 12. sayfasında da  AKP ile insan hayatının ne denli ucuzlatıldığını ve ayaklar altına alındığını belgeleyen bir başka haber : «Boşanacakları gün öldürüldü. Demet Üçer defalarca şikayette bulunmasına rağmen boşanma davasının görüleceği günü gecesi kocası tarafından öldürüldü. Geriye işlemeyen adalet, üç çocuk, gözü yaşlı ailesi kaldı.»
Bunları irdeleyecek ilim adamları ortada görünmüyor. Muhalefet partilerinin de bu gibi olayların psikolojik, ekonomik derinliklerini  dillendirdiklerini göremedik. İktidarı uyaracak ve denetleyecek tarafsız bir kurum da kalmadı.
Görüyorsunuz AKP ile yozlaştırılan adalet, hukuk,  eğitim, ekonomi ve güvenlik sistemleri problem, cinayet ve kaos üretiyor. Aileler parçalanıyor, ocaklar sönüyor.
Bu tür vicdansızlıkları AKP yöneticileri varken önlemek, vicdansızları etkisizleştirmek mümkün mü?
 
Öğrenci Fatma :
 
Türkiye’de 3 kez kâlp ameliyatı geçiren bir kahramanın terôrist diye hapishaneye atılmasını siz hangi vicdanla, hangi hukukla, hangi adaletle izah edeceksiniz?
 
23 Nisan'da, Hakkari'de olaylara müdahale eden polis, silahıyla çocuğu dövdü. Küçük göstericinin durumu ağır. Polis ekipleri, barikat kurup, yol kapatan göstericilere müdahale etti. 14 yaşındaki çocuk, bir polis memuru tarafından dövülerek ağır yaralandı.
Bu haber 23 Nisan 2009 tarihinde yani çocuk bayramında Haber Cem’de yer aldı.
 
Tekirdağ’da yapılan AKP parti kongresi için uçakla Recep Tayyip Erdoğan’ı korumak üzere 5000’e yakın polis getirildi.
 
Dışişleri Bakanlığı koltuğunda oturan Ahmet Davudoğlu’nun yaptığı 160  seyahatten sonra havada uçak değiştiren bakan diye anıldığını biliyor musunuz?
 
23 yıllık öğretmen Cengiz Sönmez, dilekçe vermek üzere bir grup eğitimciyle gittiği Milli Eğitim Bakanlığı önünde yediği polis copu yüzünden görme yetisini kaybetti.
Bu haber de 13.08.2009 tarihinde Radikal Gazetesi’nde yer aldı.
 
17.05.2012    tarihli bir haber : Ordu’da AKP’li Belediye Başkanı Mustafa Candan 140 yıllık camiyi yıktı. AKP’li Güngören Belediyesi halkın
parasıyla alınan 5 cami arsasını sattı.
 
29.05.2012 tarihinde İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ’in «İnsan sağlığına zararı bulunmuyor» dediği biber gazı, Yalova’da 30 yaşındaki Çayan Birben’in canına mal oldu.
 
25 Şubat 2013 tarihinde dünyaya duyurulan bir haber : AKP’nin milliyetçiliği ayaklar alan siyasetiyle Türk Hava Yolları da güvenlik sıralamasında 60 ülke içerisinde 54. sırada yer aldı.
AKP’li yöneticilerin hırslarıyla, öfkeleriyle, hukuksuzluklarıyla, anayasa ihlâlleriyle yürütülen siyaset sonucunda dünyada demokrasi sıralamasında 88. ülke olduğumuzu biliyor musunuz?
Değerli büyüğüm, sevgili arkadaşlar size bir sorum olacak :   Ülkemizde bir edebiyat kitabında 1780 hata yapan bir AKP kadrosu size doğru dürüst bir anayasa yapabilirler mi? Adalette, eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, iletişimde, ziraatta, tarımda size huzur getirebilecek hizmetler sunabilirler mi? Asla!
 
Öğrenci Hatice  :
AKP yöneticileri ekonomimizi güçlendirmek ve  üretim yapmak için  borç yapmıyor; borç ödemek için borç para alıyor. Bu da kartopu gibi büyüyerek çoğalıyor.
Recep Tayyip Erdoğan kızağa çekilmiş, yürüyemeyen Piri Reis Gemisini petrol çıkaran bir gemi gibi bize duyurdu ve sondaja başlandığını ifade
etti. Gerçeği gizlemek zulümdür.
Hûd Sûresi, 113’ncü âyet : Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur (cehennemde yanarsınız). Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra (O’ndan da) yardım göremezsiniz.
Zalimlere yakınlaşmamalıyız.  Vicdansızları  alkışlamamalıyız.
Değerlerimizi, sevdiklerimizi korumak, kollamak, onlara bağlılıklarımızı kanıtlamanın yolu hukuksal ve medenî tepkilerimizle mümkündür. Sahip çıkılan, sevilen bir şey, bir değer,  bir kişi ayak altlarına düşürülmez.
 
Öğrenci Ali :
CHP Milletvekili İhsan Özkes’ten kurşun gibi sözler;
Biz bir kimseye dokunmayı ibadet saymıyoruz.
Kimseyi ikinci Peygamber gibi görmüyoruz.
Şükür namazı istemiyoruz ve kimseyi de Hz. Musa’ya, Hz. Eyyub’a benzetmiyoruz.
AB istedi diye hutbelerden ayeti çıkartmadık, Kelime-i Tevhitten Hz. Muhammed’i çıkartmadık.
Mayınlı araziyi 44 yıllığına İsrail’e biz vermek istemedik.
Hz. Muhammed’i terörist gösteren karikatüre destek veren Rasmussen’i Nato Genel Sekreteri biz seçmedik.
Yahudi üstün cesaret ödülünü biz almadık.
Büyük Ortadoğu Eşbaşkanı biz değiliz.
Irak’ta camileri yıkan, Müslümanların ırzına geçen, kanını akıtan, çocukları yetim koyan Amerikan askerlerine dua etmedik.
Arkadaşlar İslâm dışına çıkmış olan AKP’lilere uyarı niteliğindeki bu ifadeler 30 Mart 2012 tarihli Yeniçağ Gazetesi’nde yer aldı. Bu ifadelerle tanımlanan AKP’ye destek olmanın ne anlama geldiğini hepimiz düşünmek zorundayız.
 
Öğrenci temsilcisi Gülay : 
3 milyon kişiye Doğu Anadolu’da Barzani kimliği dağıtıldığını duydunuz mu ? Şehit 8650 mehmetciğin failleri hâla meçhul !
İncirlik’ten Amerikan savaş uçaklarınin 151 000 çıkış yaptıkları söylendi.
Nisa Sûresi, 106. Âyet’te de Cenab-ı ALLAH (C.C.) :   «Kendilerine hıyanet edenleri savunma; çünkü Allah hainliği meslek edinmiş günahkârları sevmez.» buyuruyor.
AKP yöneticileri hukuku öç alma vasıtası yaptılar.
Bugün Türk Silahlı Kuvvetlerinin çoğunluğu  komutanlarına sahip çıksalardı tek bir subaya iftira edilemez, tek bir subay tutuklanamazdı. Dinimiz zalime zalim olduğunu duyurmamızı ve ona engel olmamızı emrediyor. Peygamberimiz (S.A.) «Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır» diyor. Bir haksızlığa göz yummak yapılacak diğer haksızlıkları onaylamak demektir.
 
Öğrenci Ali :
Vicdanları olmayanların sanatla, güzelliklerle, sevgiyle, merhametle, iyi niyetle  ilişkileri olamaz. AKP yöneticileri bu özellikleriyle Türkiye’de bulunan Güzel San’atlar Galerilerinin hepsini kapattılar!
 
Öğrenci Fatma :
AKP’li yöneticilere göre millî irade onlara oy veren %49 ise, onlara oy vermeyen %51 ne?
Dinimize göre Müslümanlarla savaşmak haramdır. AKP yöneticileri bu yönde de günah denizinde yüzüyorlar!
Biliyoruz ki, mazlum insanlarla ALLAH (C.C.) arasında perde yoktur.
Amerika adına Suriye’de kardeşliğe silah çekenleri, çektirtenleri, dostluğu teröristlere katlettirenleri, Müslümanlıklarını  kirli dünyevî hesapları için feda edenleri, bütün komşularımızı düşman ilân edenleri  nasıl resimlemeliyiz?
 
Öğrenci Nuran :
Türk halkının %79’unun Suriye’ye müdahale edilmesine karşı olduğunu biliyor musunuz?
Buna rağmen, AKP yöneticileri marifetiyle ülkemize de zararları dokunan «Suriye dostları diye Suriye’ye düşman terörist  topluluklar üretildi».
Bu, Suriye’ye çoluk çocuk; yaşlı, hasta düşünmeden saldıranların %80’i Suriye’li değil. Hepsi ırz haini, hırsız, kâtil, eşkıya, terörist, din düşmanı... AKP yöneticileri bunlara maaş, silah, oturma izni, yatacak yer ve daha fazla Müslüman öldürmeleri için askerî eğitim verdiler. Suç işledikleri zaman yargılayıp sorgulamadılar.  Size soruyorum bunların vicdanla, dinle, imanla, Kur’an’la, İslâm ahlâkıyla ilişkileri var mı?
 
Öğrenci Abbas  :
Bugün Anadolu’da bir söz dolaşıyor : «Askerin düşmanı, düşmanın askeridir.» Bu sebeple kardeşliğe silah çekenler de, çektirtenler de, dostluğu teröristlere katlettirenler de asla vicdan sahibi ve Müslüman olamazlar. Komşusuyla kavga eden kişi insan ise  uyku yüzü görmez.
Komşularını düşmanlaştıranlar, düşmanlarını da silahlandırırlar. Emperyalistlerin istikamet verdiği siyasetçiler, ülkelerine ancak felâket taşırlar!
Elbette vicdan olmayan kişide idrak de olmaz.
 
Öğrenci temsilcisi Gülay :
Arkadaşlar inkâr edenlerle dostluk kuranların ülkelerine ve halklarına bağlılıkları söz konusu olamaz.
Mâide Sûresi, 80. âyet  : «Onlardan çoğunun, inkâr  edenlerle dostluk  ettiklerini görürsün. Nefislerinin onlar için (ahiret hayatları için) önceden  hazırladığı şey ne kötüdür : Allah onlara gazap etmiştir ve onlar azap içinde devamlı kalıcıdırlar.»
 
Öğrenci Nuran :
Hodbin, kibirli,  benden hiç kimse hesap soramaz edâsıyla yeryüzünde dolaşanlar eninde sonunda tökezleyip ayak altlarına düşerler.
Kendilerine bu şekilde çukur hazırlayanlar, asla yükseklere çıkamazlar.
Bakın İsra Sûresi’nin, 37’inci Âyetine :  «Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarda ululuk yarışına girebilirsin.»
 
Öğrenci Mustafa :
Söyle onlara «sizi diril bezinden 40  yamalı don giydirerek büyüttü babalarınız!»
 
Öğrenci Cemil :
Aile kavramını sarsan dizi filmler AKP döneminde çekildi. AKP’ye muhalefet eden 2 yazarın çıkarılması karşılığında gazetenin vergi borçları silindi.
Utanmak namustur.
AKP’lileşen kişiler ve topluluklar ne kadar hukuk dışına çıksalar da soruşturulamıyorlar! AKP’lileştirilemeyenler de AKP’lileşme mecburiyetine düşürülmek için akla gelmeyen sindirme ve yıldırma operasyonlarına tabi tutuluyorlar!
Bir kısım insanlar AKP’lilere ve yandaşlarına şirin görünmek için dostlarıyla ilişkilerini kestiler. Çıkarları uğruna onurlarını pazarlayanlara, kirli siyaset için dinlerini feda edenlere sık sık rastlar hale geldik.
AKP yöneticileri sorun ve düşman ürettikçe yandaşlar onlara övgü yağdırıyorlar.
AKP’nin kurduğu düzende 14 yaşındaki engelli kıza tecavüz edenler serbest bırakılıyor.  Bir anne iki çocuğuyla sokağa atılıyor.
Ama öbür cephede bir AKP’li bakanın 500 koruma polisi var...
 
Öğrenci temsilcisi Gülay : 
Dışa bağımlı, hoşgörüsüz ve intikamcı AKP siyaseti toplumumuzu yozlaştırıyor, bölüyor, birbirine düşürüyor... Türk Bayrağı bile tahrik unsuru sayılır hâle getirildi. Açılım safsatalarıyla terörün önü açıldı.
Amerika «parçalanmış milletleri birleştirmek için» eyalet sistemini kurdu. AKP yöneticileri ise «birbirleriyle kaynaşmış toplulukları parçalamak ve birbirlerine düşürmek için» eyalet sistemini kurmak istiyorlar. Bu sebeple teröristlerle kol kola girdiler.
Bu çok yönlü yıkımlar asla vicdanla izah edilemez.
«Bedava verilen kömürler, yiyecekler» kişiliği öldürüyor,  «yandaş iletişim araçlarıyla şartlandırmalar» düşünmeyi ve irdelemeyi yok ediyor, «yoksullaştırarak, işsizleştirerek çaresizleştirmek» duyguları söndürüyor.
İnsanlarımızı kendi içlerinde eritiyoruz.
 
Öğrenci Cemil
AKP yöneticileri «hakkın kötüye kullanmasında», «din istismarcılığında», «dinî konularda tereddütler oluşturmada», «hukuksuzlukta», «Atatürk’e, tarihe, millî değerlere ve millî bayramlara karşıtlıkta», «vatandaşlarımıza karşı biber gazıyla, copla, polisle, iftira ve tertiplerle uygulanan şiddette», «argo sözcüklerle hitapta», «israfta, dışa bağımlılıkta, adalet, sağlık ve eğitim sistemlerini güven duyulamayacak hâle getirilmesinde, ekonomiyi yozlaştırmada»,  «milletten kopuklukta», «hakarette “şehitlere kelle yakıştırmasıyla” ”gazetecilere tasmalı gibi ifadelerle”»,  «komşu Müslüman ülkelere reva gördükleri çirkin politikalarla», «Suriye düşmanlığında», «Irak, Libya, Afganistan gibi İslâm ülkelerinde milyonlarca Müslüman’ın kanlarının dökülmesine katkıda bulunmada», «çevre katliamında», üretimi yok etmede, tüketimi körüklemekde, kapitalist sitemi ülkemizde uygulamada,  «Türk Ordusu’yla mücadelede», «stratejik hassasiyetlerden uzaklaşmada», «insanların aklıyla, umutlarıyla oynayacak biçimde gündem değiştirmede» çok ileri gittiler.
 
Öğrenci Ali  :
Teröristlerle yapılan pazarlık mağlubiyet demektir. Sorumluluğun eritildiği ve aczin yırtıldığı yerde sorunlar göbek atar. Öğretilmiş ihanetler onların zihinlerinde kabardıkça etrafa kötülük saçıyorlar öğretmenim.
 
Öğrenci Fatma :
Hepimizin Ayşe’nin, Fatma’nın, Ali’nin, Mustafa’nın haklarını bir kenara atanlara, gururlarını, ahlâklarını üç kuruşa satanlara elbette söyleyeceklerimiz var...
Kötü adamların gölgeleri düştü anaların rahimlerine.
Terörü bitireceğiz diye diye, Türkiye’yi bitiriyorlar !
 
Öğrenci temsilcisi Gülay : 
AKP yöneticilerinin tayin ettikleri Siirt Valisi Peygamberimize, kahramanlarımıza, Atatürk’e, Mehmet Akif Ersoy’a değil, Barak Obama’ya seni seviyorum diyor.
 
Öğrenci Hatice :
Emperyalizme direnenler mi ALLAH’a (C.C.) daha yakın yoksa emperyalizme kul ve köle olanlar mı?
Bazıları Türkiye sağa sola savrulurken kâlpleri Amerika Amerika diye çarpan AKP’li yöneticilere destek olup,  ihanetleri seyrediyorlar. AKP hükümetinden Türkiye’nin acilen kurtulması gerekir.
İnsanî kimlikten uzak ve vicdan sahibi olmayan insanlara genellikle sosyopat veya psikopat denilmektedir, bu tanımlamayı unutmayalım arkadaşlar!
 
(Polisler kapıyı tekmeyle açarak içeri girerler. Öğrenciler polislerin Prof. Dr. Vicdan Han’a yaklaşmalarına fırsat vermezler.
Polislerden biri «Amerikan ve AKP  menfaatlerine aykırı müfredatla eğitim veren Prof. Dr. Vicdan Han’ı tutuklamak için geldiklerini» söyler.)
 
Öğrenci temsilcisi Gülay : 
Sizin bu hareketiniz, hukuka, insan onuruna, öğrenme haklarına bir tecavüzdür. Biz öğretmenimizin tutuklanmasina asla izin vermeyeceğiz. Gidin size emir verenlere söyleyin. Biz haysiyetli ve vicdanlı  insanlar olmak için buradayız. Kâlplere ve akıllara seslenen vicdan elçileriyiz!
 
Prof. Dr. Vicdan Hanım :
(Polislere seslenir)  Bir dershaneye girmenin, bir kişiyi tutuklamanın kuralları vardır. Biz sizin gibi insanların kurallı yaşamaları ve sorumluluk duymaları için bu bölümü açtık. Üzerinde yaşadığımız ülke Amerika değil, Türkiye. Bizler Türk vatandaşıyız. İslâm ülkelerinde emperyalizmin tahribatları ve emperyalistlerin katliamları görmezlikten gelinemez. Bakıyorum son 10 yıldır  yani AKP döneminde ülkemizde  Amerika karşıtlığı terörizm olarak adlandırılmaya başlandı. Bu yüzden AKP ve Amerika karşıtlarına terörist damgası vurularak yaşlarına, yaptıkları görevlere, stratejik hassasiyetlere bakılmadan insanlarımız hukuksuz olarak tutuklandılar. Ülkemizi kuşatan aile içi şiddet, 5 yaşlarına kadar inen cinayet haberleri, sorumsuzluklar, skandallar, tarih ve doğa katliamları, bölücü ayırımcılıklar, partizanlıklar terörün nerede olduğunu bize açık açık göstermektedir. Terörü Türk Silahlı Kuvvetlerinde, Eğitim Kurumlarında değil, yazarların, gazetecilerin kafalarında değil, kurulan bozuk sistem içerisinde aramalıyız. Siz eğer Türk vatandaşıysanız, Türkiye’ye hizmet için görev yapıyorsanız Amerikan menfaatleri ve  emperyalist çıkarlar için değil, ülkemizin menfaatleri için görev yapmalısınız. Elinizde beni götürmek için bir karar var mı?
 
Polislerden biri :
Hayır. Bize hükümet yetkilileri emir verdiler. «O teröristtir, derhal tutuklayın» dediler.
 
Prof. Dr. Vicdan Hanım:
Yimpaş mağazalarından birinde iğreti konulan 100 kiloluk bir dolap 4 yaşındaki Senan’ın üzerine düşerek ölümüne sebep oldu. Milliyet Gazetesi bu haberi «skandal davada son perde» şeklinde baş manşetten duyurdu. Birbirine eklenen adaletsizliklere rağmen dava 7,5 yıl sonra zaman aşımına uğradı. Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun İnönü Üniversitesi’ndeki verdiği hizmetler bir kenara atılarak terörist damgası vurularak cezaevine konuldu. Prof. Dr. Mehmet Haberal gibi, onun da  hastalığını görmeyenlerin, onu ölüme terkedenlerin vicdanları hiç mi hiç sızlamıyor. Yazıklar olsun. Şimdi de beni aynı duruma sokmak için ilk adımı atmış bulunuyorsunuz. Zannediyorum ki benimle ilgili sahte belgeler, tertipler hazır?! Belki yandaş gazetelere de daha tutuklanmadan bilgi vermişsinizdir? Size bir konuyu daha arzedeyim : Benim oğlum Hasan da Selçuk Karakolu’nda komiser. Belki tanıyorsunuzdur? Ama her şeye rağmen sizin işinizi zorlaştırmayacağım.
 
Polislerden biri :
Evet, aynı karakolda çalışıyoruz.
 
(O sırada kapı açılır. Bir komiser koşarak içeriye girer. Prof. Dr. Vicdan Han’a yaklaşır ve ona sarılır)
Komiser Hasan :
Anneciğim seni de mi terörist diye tutuklamaya geldiler? Buna kimsenin gücü yetmeyecek! Senin ve senin gibi olanların dürüstlüklerine ve insan kimliklerine dokunanlar iflâh olmazlar. (Polislere hitaben konuşmasını sürdürür) Arkadaşlar benim insan kimliğime güveniyor musunuz?
 
Polisler :
(Hepsi birden) Elbette komiserim. Sen Cenab-ı ALLAH’ın izniyle Savcı Bey dahil, bir çoklarımızın hayatını kurtardın.
 
Komiser Hasan :
O halde güveninizi hiç değiştirmeyin. (Belinden tabancasını çıkarır. Namlusunu onlara doğru çevirir. Orada bulunan polislerin gözleri irileşir. Korku içerisine girerler)
 
Prof. Dr. Vicdan Hanım :
(Komiser Hasan yanında durmaktadır)
Belki biliyorsunuzdur. «İskandinav ülkelerinde zor durumda kalan insanlar birbirlerine Mustafa Kemal gibi düşünmeliyiz» diyorlar.
Evlâtlarım oğlum Hasan’dan hiç korkmayın. O,  arkadaşlarını koruyacak ve sevecek kadar vicdanlı bir insandır. Unvanını, yetkisini, görevini ve silahını asla güç gösterisi ya da kötülük yapmak için kullanmaz. Ben onu sizin gibi insanlar için canını feda edecek bir olgunlukta ve vicdanlı bir insan olarak yetiştirdim. Müsterih olun.
 
Komiser Hasan :
Evet, annem çok doğru söylüyor. (Tabancasını tekrar kılıfına sokar) Ben kendimi sizler, ülkem, bayrağım ve ALLAH (C.C.) için feda edebilecek bir güçte hissediyorum.
 
Prof. Dr. Vicdan Hanım :
Ben 65 yaşındayım. Vatanımı, milletimi ve insanları seviyorum. Günümüzde olup bitenleri bilmeden yapılan görev insanı hüsrana uğratır. Haksızlığa alet olarak atılan her adım insanı günaha ya da felâkete sürükler. Kanunsuz emirleri dinlemek insanı suça iter. Emperyalizme âlet olanlar işlenilen cinayetlere ortak olurlar. Madem ki beni tutuklamak için geldiniz (ellerini uzatır) vurun kelepçeyi!
 
(Öğrenciler gözyaşlarını tutamazlar... Prof. Dr. Vicdan Hanım’ın önüne geçerler )
Öğrenciler :
(Hepsi birden) Bu olamaz öğretmenim. Biz hayatımıza mâl olsa da, buna izin vermeyeceğiz
 
Polisler:
(Hepsi birden) Sevgili öğretmenim şu an önce ALLAH, sonra sizin sayenizde  biz de kanunsuz emirlere alet olmayacak bir onurluluğun ne demek olduğunu öğrendik. Size ve komiserimiz Hasan Bey’e yürekten teşekkür ediyoruz. Sizin gibi değerli insanları rahatsız ettiğimiz için özür diyoruz.
 
Prof. Dr. Vicdan Hanım :
Vatan sevgisi vicdanlı ve asil insanların vazgeçilmez ülküsüdür. Gafiller, güdümlüler, maşalar vatansever ve milliyetçi olamazlar.
Kahrolsun emperyalizm! Kahrolsun emperyalizme maşalık yapanlar! Yaşasın vatanseverler! Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti! Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti için canlarını feda edebilecek kahramanlar!
(Polisler dahil bütün öğrenciler bu sloganları tekrarlarlar)
 
Komiser Hasan :
Kahrolsun vicdansızlar,  kahrolsun emperyalizme maşalık yapanlar! Kahrolsun emperyalizme maşa olanlara destek olanlar!
(Polisler ve öğrenciler bu sloganları tekrarlarlar)
 
Öğrenci Cemil :
Haksızlık karşısında susmak yok olmak demektir. Biz bu sebeple susmayacağız öğretmenim. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti! Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti için canlarını feda edebilecek kahramanlar! Kahrolsun emperyalizm! Kahrolsun emperyalizme maşalık yapanlar
(Polisler bu sloganları tekrarlarlar)
 
(Öğrenciler ve polisler toplu halde İstiklâl Marşını okumaya başlarlar)
Perde kapanır.
 
Ankara, 01.03.2013