Türk Ocakları Niğde Şubesi’nin düzenlediği Ocakbaşı Sohbeti’nin bu haftaki konuğu Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilimler ve Türkçe Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Salih Özkan oldu. “Cumhuriyet Kazanımları” konulu sohbet yoğun bir ilgi gördü.
 
Sohbet sırasında çeşitli konulara değinildi.
Atatürk’e göre; “Cumhuriyet fazilettir. Ahlaki ve fazilete müstenit bir idare olarak, faziletli ve namuskar insanlar yetiştirdiğinden, Türk Milletinin karakter ve adetlerine en uygun idare tarzıdır.
Atatürk bu sözü, hamaset olsun diye söylememiştir. Türk tarihi ve kültürünü iyi bilen Atatürk bunu bilinçli olarak söylemiştir. Zira Türk ve İslam tarihine bakıldığı zaman cumhuriyet fikrine yabancı olmadığı görülür. İslamiyet’ten önceki Türk devletlerinde Kengeş Meclisi (Kurultay) adı verilen bir meclisin varlığını biliyoruz. Bu meclis boy beyleri ve bilge kişilerden oluşup, milletin işlerini görüşür, hakana yardımcı olurlardı. Yine İslam tarihinde ilk Dört halifenin ileri gelenlerin seçimiyle iş başına geldiğini biliyoruz. Ayrıca hilafette “biat” hadisesi halifenin onayla meşruiyet kazandığının bir göstergesidir.
Ancak zamanla gerek eski Türk devletlerinde, gerekse İslami dönem Türk devletlerinde veraset sisteminin ortaya çıkmasıyla birlikte, yeni uygulamalar ortaya çıkmıştır. Bu uygulamalardan bazıları devlet ve toplum hayatı için güzel sonuçlar verirken bazıları da olumsuz sonuçlar vermiştir. Bilge Kağan’ın dediği gibi “Büyük kardeş küçük kardeş gibi yaratılmadığı, oğul babası gibi yaratılmadığı için sonradan gelen kağanlar bilgisiz kötü imişler, buyrukları da beyleri de bilgisiz kötü imişler, böylece ülkeyi yönetmişler.”
Cumhuriyetin ilanı meselesini çağın gereklerini yerine getirme olayı olarak da görmek lazımdır. Zira Cumhuriyet 20. Yüzyılın gerçeğidir. Artık bu yüzyıla gelirken insanoğlunun geliştirdiği en mütekamil yönetim anlayışı cumhuriyettir. Türk milletinin de bundan uzak kalması imkansızdı.
Osmanlını son döneminde yaşanan arayış süreci de demokrasiye dayalı bir yönetim anlayışına doğru gitmekteydi. Meşrutiyet denemeleri bunun göstergesiydi. Hatta meşrutiyetin başarısız olduğunu gören birçok aydınımız cumhuriyeti bir çare olarak savunmaya başlamışlardı. Milli Mücadele yılları ve yaşanan yoğun musibetler, Amasya Tamimi, Kongreler ve TBMM’nin açılışı gelişmeler fiilen demokrasiye dayalı yönetim anlayışını hayata geçirmiştir. 29 Ekim 1923’te de yaşanan fiili durumun adı konmuştur.   
 
Editör: TE Bilişim