28 Ekim 2016 Cuma günü Türk Ocakları Niğde Şubesi’nin düzenlediği Ocakbaşı Sohbeti’nin bu haftaki konuğu Ömer Halisdemir Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Şahin oldu.
 
“Atatürk Dönemi Dış Politika ve Diplomasi” konulu sohbette, Kurtuluş Mücadelesi başlangıcından Lozan Barış Antlaşması sürecinin sonuna kadar Cumhuriyet’in kurucu kadrosu tarafından uygulanan dış politika ve diplomasi anlayışının üzerinde durulmuştur.
 
Öncelikle Atatürk dönemine ilişkin çalışma ve tartışma konularının yönelimleri, bu süreç üzerine yapılan çalışmaların genel durumu hakkında bilgi verilmiştir. Döneme ilişkin analizlerin ancak dönemin şartları dahilinde yapılabileceği, günümüz kavramlarıyla yüz yıl öncesinin değerlendirilmesinin yapılmasının hangi yanlış sonuçlara yol açabileceği konuşulmuştur. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişte devralınan dış politika ve diplomasi unsurları üzerinde durulmuş, bu geçişin de gözden kaçırılmaması hususu üzerinde durulmuştur. Atatürk ve ekibinin adeta bir SWOT analizi yaparak ülkenin mevcut durum değerlendirmesini yaptığı, iç ve dış etkenlerin izlenerek güçlü-zayıf yönlerin belirlendiği, karşılaşılacak fırsatların nasıl kullanılacağının planlandığı ve tehditlerin nasıl en aza indirgenerek bertaraf edileceğini belirlediği tespiti yapılmış, burada ciddi bir dış politika anlayışıyla ince bir diplomasinin uygulandığı anlatılmıştır. 
 
Ardından 1919-1922 sürecinin başlangıcında Osmanlı’nın ve Anadolu’nun durumu, “iç dinamikler” olarak değerlendirilmiştir. Büyük Dünya Savaşının ardından kalan tablo, ekonomik yansımalar ve toplumsal etkileri ele alınmış, savaşmaya yönelik isteği kalmamış bir halkın, nasıl olur da yeniden büyük bir mücadeleye inanarak girebildiği; kurucu kadronun özellikle iç dinamikleri nasıl yönlendirdiği ve bunu yaparken İzmir’in işgali, İstanbul’un işgali ve Sevr düzenlemesinin Anadolu unsurlarınca ele alınış etkilerinin iyi takip edildiği saptanmıştır. “Dış dinamikler” kapsamında da dönemin uluslararası durumu, Büyük Britanya, Fransa, İtalya, Yunanistan, ABD ve SSCB özelinde detaylandırılmıştır. Kurucu kadronun Batı’ya karşı Batı ve Batı’ya karşı SSCB dengelerine oynaması, böylelikle tehditleri Kurtuluş Mücadelesi’ne en az etkiyle bertaraf etmek üzere diplomasiyi nasıl uyguladığı üzerinde durulmuştur. Dönemin sistemi gereği statükoculuk ve revizyonizm arasındaki dengenin ince ayarlarla gözetildiği, gerçekçi bir durum değerlendirmesiyle Kurtuluş Savaşı sonrası diplomatik görüşmelere ilişkin ilkelerin ve kırmızı hatların belirlendiği ifade edilmiştir.
 
Son olarak, özellikle Lozan barış görüşmeleri sürecinde Ankara Hükümeti’nin izlediği ve uygulanan diplomatik yöntemlerle, dönemin masasında özellikle Venizelos ve Lord Curzon’a karşı kullanılan diplomatik dil hakkında bilgiler verilmiştir. Lozan Barış Antlaşması’nın içeriği ve yapısı değerlendirilmiş, Lozan Barış Antlaşması’nın masanın diğer tarafında oturan taraflarca 1. Dünya Savaşı’nı bitiren antlaşma olarak algılandığı ve görüşmelerin de bu yöne çekilmeye çalışıldığı, buna karşın Ankara Hükümeti’nin hem Osmanlı mirasının sorumluluğunu sahiplenerek hem de Kurtuluş Mücadelesinin cephedeki kazanımlarını diplomatik masada da elde etmek için çaba gösterdiği anlatılmıştır.
 
Konuşmanın sonunda Türkiye Cumhuriyet’in 93. Yaşının kutlanması, temennilerin dile getirilmesiyle Ocakbaşı Sohbeti programı sona ermiştir. 

 
Editör: TE Bilişim